hesabın var mı? giriş yap

  • dede ve baba mesleği kasaplık olduğu için bu konuya ucundan değinmek istedim.

    kuzu eti kokar mı?
    kısmen evet, kokabilir. hatta sırf kokuyor diye kuzu eti tüketmeyen ülkeler var.

    hangi kuzunun eti kokar?
    özellikle temmuz, ağustos aylarında kuzu eti hafif bir koku verir. bu koku başta karaman kuzusu olmak üzere büyük kuyruklu kuzularda yoğunken, kısa kuyruklu yayla kuzusunda yok denecek kadar azdır.

    bunun dışında ben kışın yedim kokuyordu derseniz bilin ki kuzu değil koyun eti yemişsinizdir.

    ayrıca demeden edemeyeceğim. kaliteli kuzu etine kekik başta olmak üzere asla baharat atılmaz. etin lezzetini kaçırmış olursunuz. tavsiyem mangalda kalem pirzola olarak tüketmeniz yönündedir.

    dipnot: kısa kuyruklu kuzuların yağı, et içerisine daha dengeli yayıldığı için çok daha lezzetlidir.

    edit: kendimi daha fazla yazmamak için zor tutuyorum.* kuzu eti tencere, tava eti değildir. kebap, pirzola etidir. lütfen mutfakta kuzu etinden yemek yapmaya kalkmayınız. ete yazık etmiş olursunuz.

  • 15 temmuz 2003 tarihinde başlanan ve 5 ocak 2017 (bugün) açılacak olan ulaşım hattıdır. (kaynak1, kaynak2, kaynak3)

    13,5 yıldan bahsediyoruz dikkat ederseniz.

    13,5 yıl önce çocuğuna hamile keçiörenli bir ana bugün onu ortaokula gönderiyor.
    13,5 yıl önce keçiörenli bir ortaokul öğrencisi bugün iş güç sahibi.
    13,5 yıl önce ankara'nın nüfusu 4 milyondu, bugün en az 5 milyon.
    13,5 yıl önce facebook henüz kurulmamıştı.
    13,5 yıl önce ilk iphone'un piyasaya sürülmesine 4 yıl vardı.
    13,5 yıl önce ramazan ayı kasım ayına denk geliyordu.
    13,5 yıl önce melih gökçek ankara büyükşehir belediye başkanıydı ve 55 yaşındaydı, bugün kendisi hala ankara büyükşehir belediye başkanı ama 68 yaşında.

    nasa'nın kurulmasından sonra (1958) neil armstrong'un ay'a ayak basması (1969) 11 yıl sürmüş, ama keçiören metrosunun başlamasıyla bir ankaralı'nın o metroya ayak basması arasında 13,5 yıl var.

    "bu, insanlık için küçük bir adım olabilir ancak bir ankaralı için büyük bir adım."

  • türk insanı cimri değil. fırsat bulduğunda çoğunluk şekilde yemeye içmeye çok düşkünüz.

    yunan esnafının ve kapıda vize sonucu gidenlerin son durum hakkında verdiği bilgiye göre, türkler çok mutlu. yemiş, içmiş, harcamışlar. sefaları olsun.

    özellikle yiyecek ve içecek ama genel olarak hizmet sektöründe türkiye'de gerçekte var olmayan bir enflasyon yansıtıldı. geçen sene yaptığım aktivitelerin birçoğu bu sene 3-4 katı fiyatlarda. bu bir tabak tavuk yemeğinden, kalıcı oje hizmetine kadar böyle.

    böyle bir enflasyon yok. bu esnafın kendini garantiye alma ve kazıklama refleksi. özellikle tatil yörelerinde sadece otel rezervasyon fiyatlarına bakarsanız ve bu fiyatları yunanistan, italya, ispanya gibi turizmde rekabet edebildiğimiz ülkeler ile kaeşılaştırırsanız devasa saçmalığı göreceksiniz.

    türk lirası kazanıp euro kazanıyormuş gibi harcanıyor bu ülkede. yunan esnafının zengin olmasını şu an için destekliyorum. umarım bu sene tatil destinasyonu tamamen yunan'a kayar da bizim esnafımız ekstrem fiyat politikasını ve düşük kalite hizmetini gözden geçirir.

  • buyrun bu da yeni bir haber.

    başka bir minibüsçü, başka bir genç kız, yine yoldan ayrılan bir dolmuş ve minibüsçünün inmek isteyen kıza söylediği cümle..

    sonuçta kız minibüsten inmeyi başarmış. yani tecavüze uğramamış, yaralanmamış, ölmemiş. ve bunlar başına gelmediği için mahkeme bu minibüsçüyü tutuksuz yargılanmak üzere bırakmış.

    kızın isyanı çok haklı değil mi?
    "şikayetçi oldum ve olay mahkemeye taşındı. ama tutuklanmadı bile. tutuklanması için illa benim ölmem mi gerekiyordu."

    unutulmaması için
    #özgecanyasası

  • rezalet mi? bu ülkenin şartlarında nezakettir olsa olsa! ama bizim içi kokuşmuş insanlarımız nezaketi rezalet olarak algılar, yorumlar. o kadar da kötü niyetliyizdir zira.

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!