ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kardeşlere yapılmış anlamsız eziyetler
-
bana yapılanları anlatayım:
+ 3-4 yaşlarındayken, gazoz ile gelen ablanın çiş diyerek zorla içirmesi.
+ yüksek bir duvardan kafa aşağı ablaca düşürülmek.
+ ailenin, japonluk derecesinde çekik gözlü tek ferdi olduğumdan, seni japonya'dan getirttik diyerek ablaca ağlatılmak.
+ yüklüğe çıkarıp üzerime yorganları yığmak.
ygs'ye gireceklere tavsiyeler
-
girmeden bi google 'a 2013 ygs soruları diye sorun, ne olur ne olmaz, belki bulursunuz. yolunuz açık olsun.
couchsurfing
-
bu oluşum hakkında uzun uzadıya bir sürü şey yazabilirim ama okunabilirlik adına kısa ve öz tutacağım.
ankara'daki evimde 50'den fazla insan ağırladım. birçoğuna evin tek anahtarını verdim. veriyorum anahtarı. akşam işten çıkmadan önce arıyorum, evde buluşuyoruz. çok şükür bir yedek yaptırdım da şimdi onu veriyorum. daha da fazlası, birkaç kez ben evde değilken ağırladım. üstelik ben evde değilken misafirlerim değişti ve yüzünü hiç görmediğim misafirlerim oldu. anahtarı kapının önüne bırakıp gidiyorum. girip kalıyorlar. çıkınca da yerine bırakıyorlar. evde naçizane tv'si, laptopu, telefonu vs. duruyor tabi. her misafirime de aynı şeyi söylüyorum. "ev senin, istediğin gibi kullan".
bana sürekli aynı şeyi soruyorlar: "nasıl güveniyorsun ?" referans sisteminden falan bahsetmeyeceğim. ben şunu diyorum. atıyorum brezilya'dan, fransa'dan, rusya'dan kalkıp gelen bir insanın neden hırsızlık gibi bir amacı olsun ? hatta o adamın isteyeceği en son şey yabancı bir ülkede başının derde girmesi. daha da önemlisi ben ön kabul olarak "özünde herkes kötüdür" yerine "özünde herkes iyidir"i benimsiyorum. en azından böyle kabul etmek beni daha mutlu bir insan yapıyor.
bir cümle, temizlik mevzu ile ilgili. sırf buna takıntılı olduğu için bu tecrübeden mahrum kalan insanlara sadece acıyor ve üzülüyorum. başka sözüm yok.
şu an ben işteyim. evimde ise misafirlerim var. eve gittiğimde her şeyin çalınmış, evin dağılmış olduğunu görsem hiç tereddüt etmeden ertesi gün tekrar misafir kabul ederim.
hayat böyle daha güzel.
pipi
-
ağa'nın oğlu kız beğenecekmiş. el değmemiş saf kız arıyormuş. tüm kızları sırayla odasına alıp şalvarını indiriyor, akabinde soruyormuş:
delikanlı - bu ne?
1. kız - s.k
d - sıradakiii
2. - s.k
d - sıradakiii
...
nihayet
n. kız - pipi
d - zevcem budur, nikah hazırlıkları başlasın.
gerdek gecesi gelmiş çatmış, odaya girilmiş.
delikanlı indirmiş şalvarı, heybetine güvendiği aletinin ismini sormuş.
d - bu ne?
kız - pipi
d - ne !?
k - pipi
d - ne pipisi yaw, evlendik artık. s.k bu !
k- o-hoo sen s.k görmemişsin...
(bkz: sozlukte fıkra anlatmak)
çal keke çal
-
ekşi sözlük versiyonu tarafımdan yapılmıştır.
ekşi sözlükte bir gün geziyordum,
ssg çağırdı.
debauchee buraya gel.
buyur hocam.
dedi çıkar kalem.
belimden klavyeyi çıkardım.
dedi çıkar defter,
mahkeme kağıtlarını çıkardım
dedi çıkar harita,
işte güzelim orda senin benim karmamda bıraktığım 3-5 tane z.ö var ya
işte onları çıkardım.
ssg dedi bunlar ney?
hocam 3-5 şakirt yarası
sanki sanırsınız ki trollun allah'ı
ama bilmezsiniz ki o 3-5 karma yarası,
gök yeleli bozkurtun hatırası
çal kanzuk çaalll
2 ayda öğrenci dövebilen kıvama gelmiş öğretmen
-
benim.
yıllarca kolejde çalıştım.öğrencilerle arkadaş gibi de oldum hep,çoğuyla hala görüşürüm zaten yaşlarımız çok yakın.bir yerlerde buluştuğumuzda öğrenci -öğretmen olduğumuz anlaşılmaz. yani sizin bahsettiğiniz o 'evde bekleyen,dershanede üç kuruş maaşla sürünen, idealist,arkadaş tipte' vs öğretmen de benim aynı zamanda. ayrıca belirtmek isterim ki alan sınavım sayesinde atanabildim. çünkü ben diğer alanlarda pek bir şey bilmiyorum.
şimdi geldiğim okulda ise can güvenliği olmayan bir kadın öğretmenim. gözlerini korkutmak için ufak çapta fiziksel müdahalede bulunuyorum arada ,fazlasını yapmam, yapamam da zaten tehditler havalarda uçuşuyor ,evime tek başıma yürüyemiyorum,kadın olmanın utanılacak bir şey olduğu bir yerdeyim. ki büyük bir şehrin büyük bir ilçesindeyim. ama bu "büyük"lükler insanların kafalarındaki örümcek ağlarının yanında maalesef hiç kalıyor.
korku içindeyim,ayaklarım geri geri gidiyor. sınıfta" bana bugün napıcaklar acaba ?" düşüncesiyle dakikaları saatmiş gibi yaşıyorum.bu sadece bir kısmı tabii.
biliyorum sizin için hayaller "ölü ozanlar derneği, her çocuk özeldir,koro"filmleri tadında.hayatlar için (bkz: ben)
bir yıldan fazla süre sonra edit: bütün yıl boyunca emek verdim o öğrencilerime. dövdüm de sövdüm de ... ama sevgilerini kazanmayı başardım en sonunda. artık beni benimsemişler, sahiplenmişlerdi.sonra koruyup kollamaya başladılar. doğumgünümde 1'er lira toplayıp pasta alıp bana sürpriz yaptılar. hediyeler aldılar,utanıp veremeyip başka arkadaşlarıyla yolladılar. sene sonu geldiğinda artık evladım olmuşlardı çoktan.şimdi başka bir ile ggeldim,çocuklarımı özler oldum. nereden nereye işte. verdiğim tüm emekleri hatta daha fazlasını hak etmişler bilememişim.
eskişehir'deki çorap satan çocuk
-
başlık ne kadar düzgün oldu bilemedim ama izleyenlere çok şey anlatabilecek videonun kahramanı olan güzel kardeşimiz, kocaman kalpli mert !
http://alkislarlayasiyorum.com/…le-satis-yapan-mert
26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı
-
bakın müptezeller,
bizim için stres yükü çok yüksek bir maç olmasına rağmen,
ilk 15 dakikada ads'nin kaptanı 2 defa ve totalde 5-6 dk yattı. hiçbir oyuncumuz gidip kuduz köpek gibi saldırmadı, tam aksine gidip cocukla ilgilendiler, geçmiş olsun dediler.
ikinci yarı gs kontraya çıkarken balotelli kendini topsuz alanda yere bıraktı diye kaan aldı topu taca attı. oyuncularımız gidip balotelli'yle ilgilendiler.
hiçbir oyuncumuz adana tribünlerine el kol etmedi, yerde yatan rakip oyuncuyu gidip sarsmadı.
kimse bizi sevmiyor, diyorsunuz ya, iste biraz sebeplerini bilin, anlayın, idrak edin diye yazıyorum bunları.
galatasaray
-
şunu anlayamıyorum.
manchester united 5 atar dedi bazıları, olmadı.
2 maçta gol atamadık. sıfır çeker dedi bazıları, olmadı.
cluj'dan braga'dan umutlandı bazıları, olmadı.
manu'yu yendik, "çoluk çocukla geldiler" dedi bazıları.
drogba'ya, sneijder'e "hepsi birden oynamaz" dedi bazıları, olmadı.
schalke çakar dedi bazıları, olmadı.
1-0 oldu, fark olur dedi bazıları, olmadı.
malaga'yı çekip elesek ballı, psg'yi çekip elesek "e ibrahimovic" yok denilecekti.
bu takım, şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid ile oynayacak arkadaş. real orada 4 tane atsa ne farkeder? sen dün adı sanı duyulmayan takıma karşı, (maalesef o teknik direktörünün sayesinde) son dakikalarda 8 defans, 1 salih, 1 kuyt taktiğiyle kıçından solurken, biz bugün "real madrid'i eleyebiliriz lan belki" gibi bir histeyiz.
işte bu hisleri, alışkanlıkları, insana kazandıran şeydir "galatasaray"..
hayat felsefesi yapılabilecek en güzel söz
-
"konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin."
demiş dalai lama. ne güzel demiş.
türk halkının en büyük ortak zevki
-
bekarları "niye evlenmiyorsun", evlileri "niye çocuğun yok" diye sıkıştırmak. evet türk halkı bunlardan sapıkça bir zevk alıyor!
beş kelimelik hikayeyle ağlat güldür ve şaşırt
-
düşünsene mustafa kemal samsun'dan geliyor