• özellikle son zamanlarda paralimpik oyunları dolayısıyla sık sık hikayelerine tanık olduğum insanlar. facebook, kolu ve bacağı çeşitli sebeplerle olmayan ama sörf yapabilen, yüzebilen, 120 kilogramlık halteri kaldırabilen bu sporcuların hikayeleriyle dolu. post'ların genel yapısı "sizi ne engelliyor?", "mazeretiniz nedir?", "örnek alınmalı" gibi başlıklar taşıyor.

    geçenlerde tedtalks'da bedensel engelli stella young'ın konuşmasına denk geldim. konuşmanın içeriğinden bir başlık alınmış, "i'm not your inspiration, thank you very much". bu bu tarz paylaşımlarla ilgili ve engellilerin hayatlarıyla ilgili bakış açımı oldukça değiştirdi. zihin açılması gibi bir şey.

    şöyle diyor mesela stella young; "sosyal medyada şu tarz resimler görmüşsünüzdür: "hayatta tek engel kötü yaklaşımdır.", "özrünüz kabul edilmiyor." ya da "vazgeçmeden önce, dene!" bilirsiniz işte, elleri olmayan kızın ağzında kalem tutarak resim çizdiğini görmüşsünüzdür. karbon fiber protez bacaklarla koşan çocuğu görmüş olabilirsiniz. biz bu resimleri ilham pornosu olarak adlandırıyoruz. porno terimini bilinçli kullanıyorum çünkü bu fotoğraflar bir grup insanı diğer bir grubun çıkarı için nesneleştiriyor. bizim durumumuzda, engelli insanları engelsiz insanların çıkarı için nesneleştiriyoruz. fotoğrafların amacı sizlere ilham vermek, sizleri motive etmek; böylece fotoğraflara baktığımızda şöyle düşüneceğiz: "yaşamım ne kadar kötü olursa olsun daha kötü olabilirdi. bu kişi ben olabilirdim."

    ve şöyle devam ediyor: "evet engelli bir insan olarak hayatın bazı zorlukları var. bazı şeylerin üstesinden geliyoruz. ancak üstesinden geldiğimiz şeyler sizlerin düşündüğü şeyler değil. onlar vücudumuzla ilgili olan şeyler değil. bilerek "engelli insanlar" ifadesini sık sık kullanıyorum çünkü engelliliğin toplumsal modeli olan ve bize şunu söylen şeye inanıyorum: bizleri engelli kılan şey bedenlerimiz ve hastalıklarımızdan ziyade daha çok toplumun kendisi."

    mutlaka seyredin
  • bizim iş yerinde de var bu dertten muzdarip arkadaşlardan... çocuğun belden aşağısı tutmuyor, çay ocağına koymuşlar, çocuk o haliyle koridorda ayak sesi duyar duymaz koltuğundan kalkmaya başlıyor ki, koridordaki adam çay ocağına gelene kadar anca ayağa kalkabilecek ve o geldiğinde çayı hazır olacak... bu çocuğun alnını öpesim geliyor işte...

    sapasağlam olduğu halde kafa sike sike iş yapan ya da tek gözüm az görüyor, ben zaten engelli kadrosundayım, beni çok çalıştırmasınlar yeaa diye onu bile kullanmaya çalışan götlere inat sikini bile öperim ben bu çocuğun ama neyse...

    sözün kısası engel bedende değildir... hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır... engel kişiliktedir, düşüncededir, karakterdedir... bana kalsa ben bu çay ocağındaki arkadaşı sırf bu davranışından ötürü alırım, ülkenin başına başbakan diye oturturum...
  • sabır katsayılarının engelli olmayan insanlara göre katbekat fazla olduğunu düşündüğüm kişiler. koluma bakıyorum aha orda. uç tarafında elim ve parmaklarım var. bacaklarıma bakıyorum onlar da aynılar. kıçıma başıma herbir yerime baktım, işlevlerini sürdürüyorlar. içlerinden birini feda etmem gerekse hangisini verirdim diye düşündüm. bulamadım.
  • yaşama amaçları her birey gibi arzu olan insanlar. senin gibi benim gibi. neden vergilerde ulaşımda faturalarda onlara taviz verildiğine gelirsek senin bu ülkede her sektörde iş bulma imkanın varken bu insanlar sadece şirketlerin uyguladığı belli sayılarda işe girebiliyor. anlamak için önce at gözlüklerini indirip onların dünyasına girmek var. benim kardeşim 29 yaşında. zihinsel ve bedensel engelli. yetmezmiş gibi epilepsi hastası. kullanması gereken ilaçlar, altı bezlendiği için bunların giderleri derken aylık 500-600 lirayı aşıyor. tabi biz kıt kanaat geçinen bir aileyiz bizden daha kötü olanlar var. şimdi bu insanlara yardım etmeyecekse devlet büyüklerimiz kime etsin.
  • dün akşam bi üst geçitte hızlı hızlı yürürken hayatın çok acımasız bi gerçeğiyle karşılaşmama vesile olan insan. acımasız gerçek dediğim küçük bir detay, daha büyük problemlerin yanında bir hiç; ama ben daha önce hiç bu açıdan bakmamıştım olaya.
    hızlı hızlı yürüyordum; çünkü hava çok soğuk, çok rüzgarlıydı. herkes böyle yapmaz mı: tipide, yağmurda, fırtınada bir yerden bir yere yürüyen kim varsa adımlarını hızlandırır. ama bedensel engelli aynı tempoda devam etmek zorunda. ne kadar üşürse üşüsün, nasıl yürüyebiliyorsa öyle yürümeye devam etmek zorunda. ben ve onlarca kişi koştura koştura geçerken yanından o yavaş yavaş ilerlemek zo-run-da.
    çarpıcı bir tespit sayılmayacağını biliyorum ama beni çarptı. hem o adam, hem de bir gün onun yerinde olabileceğim gerçeği.
  • (bkz: #8474994)
  • kas erimesinden dolayı tek koltuk değnekli yaşamaya mahkum 28 yaşında bir kişinin, 30 yaşına gelince hayata mola vermek istediğini söylemesine sebep olan hal.*
  • gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki sürekli pozitif insanlar.bardağın her zaman dolu tarafını görüyorlar.çok iyimserler.uzun süre arkadaş olarak kalındığında engelli olan kendiniz gibi hissediyorsunuz.
  • hala özürlü denerek sinir katsayımı artıran insancıklarla aynı toplumda yaşadığımızı gösteren insanlar....
  • son 3 gününü, bedensel engelli bir insanla , istanbul turu yaparak geçirmiş bir turist rehberi olarak edindiğim utanç verici tecrübe, yürüme engelli insanlara bu şehirde yaşama hakkı vermediğimiz, "otur evinde sokağa çıkma" zihniyetinde olduğumuz. ayrıca bu durumun vahametini daha önce farketmemiş olduğum için kendimden de utandım.
hesabın var mı? giriş yap