• tüm müzik teorisi cehaletimin bana verdiği cürete dayanarak üzerinde ahkam keseceğim karşılaştırma.

    mozart şekerleme gibidir, requiem gibi ağır kasvetli eserleri olsa da aklınıza mozart denince gelen parçalar genelde neşeli eserlerdir. üst üste atıp yersiniz. her zaman size iyi hissettirir. melodileri beyninize işlenir, ıslıkla çalarsınız.

    beethoven romantik dönemin habercisidir. onda mozart'ta olmayan dram ve iç çelişkiler vardır. eserlerini dinlemesi biraz daha zordur, ama sizi alıp götürdüğü yerler çok daha çeşitlidir. beethoven'ı severseniz, ardından brahms, schubert, dvorák'ı da seversiniz.
  • eğer müzisyen olmasalardı, mozart bilim adamı olurdu beethoven ise filozof.
  • beethoven ile alakalı şöyle bir düzeltme yapalım; kendisi romantik dönem bestecisi değildir, 1. viyana ekolünün üç büyük bestecisinden biridir (haydn, mozart, beethoven). fakat romantik dönemin kapılarını aralamıştır. dolayısıyla klasik dönem ve romantik dönem arasındaki köprü besteci görevi görmektedir.

    beethoven öyle büyük bir ustadır ki yalnızca tek bir motiften koskoca bir senfoni inşa edebilir. yazdığı her notanın anlamı vardır. yazdığı müzikleri usta bir terzi gibi ince ince dokuyarak oluşturur. fazla tek bir nota duyamazsınız, her bir notanın gideceği bir yer ve bir nedeni vardır. klasik formlarda bir devrime imza atmıştır ki sadece form alanında yaptığı yenilikleri anlatmaya kalksanız bile sayfalarca sürer. bu yönüyle kendinden sonra gelen bestecilere ışık tutmuştur. beethoven için enstruman imkanları değil, "salt müzik"in gereksinimleri ön planda olmuştur. öyle ki piyano sonatlarında kimi zaman yaylı dörtlü, kimi zaman orkestra tınısı duyabilirsiniz, özellikle iyi yorumcularda bunu farkedersiniz (wilhelm backhaus). fakat kendisi gençlik dönemlerinde mozart değil, haydn etkisinde bir bestecidir.

    mozart'a gelince, öyle büyük bir dehadır ki müziği kafasında olduğu gibi aktarır, el yazılarında silgi izine çok sık rastlanmaz. onun için besteleme süreci kafasında başlar ve biter, geriye sadece kafasındakileri notaya dökmek kalır. 5 yaşında beste yapmaya başlayan bir besteciden bahsediyoruz sonuçta... kısacık hayatında harika çocuk olarak tanıtılıp, sürekli turnelere çıkarak, devamlı eser siparişi aldığı için beethoven gibi eserlerinin üzerinde düşünmek gibi geniş bir vakti olmamıştır. fakat ona rağmen devrim niteliğinde müzikler yazar. özellikle operaları, aryaları ile şarkı söyleme geleneğini üst boyutlara taşımıştır. onun için ana enstruman insan sesi ve onun imkanlarıdır. süslü melodilerinde insan sesinden ilham almıştır. mozart da bu yönüyle birçok besteciye ilham kaynağı olmuştur. örneğin: chopin'in noktürnlerinde kesinlikle mozart etkisi duyarsınız; tıpkı mozart müziği gibi sade, içten ve şarkı söyleyen... buna hiç şüphe yoktur ki eğer 10 yıl bile fazla yaşasaydı şu an klasik müzikte bambaşka olgulardan söz ediyor da olabilirdik, bunu son eserlerinden requiem'i baz alarak söylüyorum.

    kişisel tercihimi beethoven'dan yana kullanıyorum ki kendisi hakkında daha çok şey yazmamdan bellidir sanırım. ama kesinlikle biri diğerinden daha iyidir diye bir durum söz konusu olamaz. iki bestecinin de eserleri müzik tarihinde dünya yaşamı sona erinceye kadar seslendirilmeye devam edecektir...
  • mozart klasik dönemi temsil ederken beethoven romantik dönemin temsilcisidir.

    enstrümantal açıdan bakarken örnek vermek gerekirse mozart klarneti zaman zaman kullanırken bu çalgı beethoven için standarttır.

    çalışma şekli olarak bakarsak mozart pek çok opera yazmış iken beethoven'a ait bir opera vardır.
  • kıt müzik bilgimle bu ikili arasında karşılaştırma yapmam biraz abes belki ama an itibarıyla art arda kulaklarıma sirayet eden tınıların sahiplerine dair birkaç söz söylemem gerek.

    bu başlıktaki entry'lerin tamamını okudum, çoğunda mozart'ın klasik, beethoven'ın ise romantik döneme ait sanatçılar oldukları belirtilmiş. haklılar. yani aynı standartlar altında değerlendirilemezler belki ama duyduklarımdan yola çıkarak konuşacak olursam, beethoven'ın bana daha çok dokunduğunu, mozart'ın ise oyunu kurallarına göre oynadığını ve tüm çılgınlığına rağmen mükemmelliyetçiliğinden ödün vermediğini bana hissettirdiğini söyleyebilirim.

    birgunolursun isimli kullanıcı, beethoven'ı dostoyevski'ye, tolstoy'u mozart'a benzetmiş. 19.yy rus edebiyatını çok seven biri olarak bu benzetmeye ben de katılıyorum.. gerçi yaş ve zaman konusuna girecek olursak tolstoy, mozart'ın aksine çok ama çok uzun süreler boyunca eserler verdi ve kendisinden önce gelen puşkin, dostoyevski, gogol ve hatta kavgalı olduğu turgenyev gibi isimlerden daha çok beslenebildi. ancak ruha dokunmaya, romantikliğe ve gerçeklik arasında gidip gelmeye, psikolojik derinlik barındırmaya bakacak olursak beethoven ve dostoyevski arasında benzerlik olduğunu söyleyebilirim. hakeza dostoyevski'nin edebi anlamda mükemmel tasarlanmış cümleleri yok, duyguları ve psikolojik tahlilleri var. fakat tolstoy, edebi anlamda gerçek bir üstat. tıpkı mozart'ın müzik dehası olması gibi.

    velhasıl, beethoven kalbe dokunurken, mozart zihne dokunuyor sanki. mozart'ın eserleri parlak bir hava altında çılgınca akan bir şelale iken, beethoven'ın eserleri günbatımında sakinliğinden ödün vermeye bir göle benziyor.
  • her zaman beethoven diyeceğim bir kıyaslamadır bu.

    sebebini çok basit anlatacağım, beethoven olmasaydı mozart'ın zirve yaptırdığı klasik dönemin sonlanamayacağını düşünüyorum. "ne zaman aklıma bir tema gelse mozart'ın bir yapıtında var olduğunu görüyorum ve vazgeçiyorum" diyen bir insanın düştüğü zor durumu anlayabiliyorsunuz umarım. en ufak örnek beethoven'ın tek operasının olması mesela..ve o operanın ne kadar dahice olduğunu ve yeni bir müzik için çığır açmayı başardığını. bir düşünün neden..
  • beethoven klasik dönemden romantik döneme geçişte son kale olduğundan senfonileri, sonatları, konçertoları çok daha görkemli ve derindir ancak mozart' ın da büyük bir deha olduğu unutulmamalıdır. kişisel tercihimi beethoven' dan yana kullanıyorum.
  • mozart bi muzik dehasiydi. genc yasta öldü.
    beethoven belki mozart kadar yetenekli degildi ama daha caliskandi. sekizinci senfoni korkusu vardi. yedinci senfoniden sonra dokuzu yazdi, sonra sekize gecti. sekizi bitiremeden öldü. sagir bi halde 9.senfoni gibi bi saheseri yazdi. ama bunu zaten bilmeyenimiz kalmadi.
  • mozart priz, beethoven ise lambadır. lakin elektrik bach'dır
hesabın var mı? giriş yap