• siz berberde adam gibi traşınızı olup, içerdeki futbol muhabbetini dinlerken, içeri saçları uzun ile kısa arasında bir adam ağzında sakız ile zincir kolyeli bi adam girer, "mustafa naber işler nasıl" diyip, eli jöleye daldırır ve tek hareketle ellerini saçlarına daldırıp, saçlarını geriye yatırır ve olay mahalinden "manita ile buluşcam ben kaçtım" diyip, aynı hızla uzaklaşır.

    dünyanın en antipatik adamıdır o.
  • yaba gibi elleriyle bir kilo jöleyi kafasına boca eden adamdır kendisi. bunu yaparken abidik gubidik konuşup, gereksiz yere gülerek dikkati başka yerlere çekmeye çalışır. bir de kendisini berberin çok yakını olarak düşündüğünden sizin aynanızdan o iğrenç saçına bakmaya yeltenir. o zaman daha da antipatik olur.

    saçları dökülesi pezevenk seni.
  • nedendir bilinmez berberler bu adamlara tepki vermezler.
  • (bkz: altan çamlı)
  • arada bir yanlarında yeni bi müşteri getirir ve o müşteriyi kazandırma yavşaklığıyla dükkana girince berberi göstererekten ; " işte bu da ortadoğu ve balkanların en işini bilen imajmeykırı " gibi yağcı bir tanıtım yapar.. sırf bu müşteri kazandırma özelliğindendir ki berber asla "lan bitirdin jöleyi git başka kapıya.." demez, diyemez. ve bu adamlarda bir ömür jöleye 10 para vermeden her lazım olduğunda saçlarını jöleleyebilirler.
  • bu adamlarin ayirt edici özelliklerinden bir tanesi kic ceplerine dikey olarak sokulmus kücük taraklardir. bu taraklar tuttugu takimin rengindedir genelde. bir de bunlar berbere genelde kafalarinda bir ton jöleyle gelirler zaten, ayna karsinda saclarindaki tek bir noktaya odaklanip oraya sekil vermeye calisirlar bir saat. cikarken de, yürümeye devam ederken gözler masanin üstündeki gazetelere bir süre sabitlenir, bir de ellerini avustururlar.
  • berber bu adama 'yanlar uzamış alalım istersen' dediğinde ise koşarak ortamdan uzaklaşır nedense. cebinden para çıkcak diye ödü kopar. pis beleşçi.
  • bir tanesi vardı ki yıllar geçmesine rağmen unutamamışım. (en son lise 3'te berbere gitmiş biri olaraktan) adam jölesini sürdü, kurutma makinesiyle saçlarına şekil verdi. saçlara şekil verirken sabri*'ye küfür etti ve "hadeğ eyvallah" deyip ayrıldı işi bitince. bu bir ileri aşaması olsa gerek bu türün.
  • herşey çok güzel olacak'ta cem yılmaz'ın canlandırdığı tipleme direkt bu adamdır. aynı o tipleme gibi berbere jöle sürmek için giren abi de; ipe sapa gelmez, dikiş tutturamaz, doğuştan kaybedendir ama hep proje adamıdır, hep heyecanlıdır, son dakikalarda gol atacaklarına inanan takımın tek oyuncusudur, altıncı ayakta kuponu yatandır. apaçidir bildiğin apaçi.
  • gora'da cem yılmaz'ın canlandırdığı arif karakterinin kapadokya'da bir kaya kilisesinde rehberlik(!) yaptığı japon turist grubuyla girdiği tartışmadan sonra dışarı çıktığında gariban midyecinin tezgahındaki limonu eline sıkıp saçını düzeltmesinden farklı değildir. (o sırada midyeci satış yapacağını zannederken; arif, genine işlemiş olan pişkinlikle uzaklaşır, midyecinin bakışlarına aldırmadan.)

    (bkz: bu tiplerin hepsi aynı)
    (bkz: saça limon sıkmak)
hesabın var mı? giriş yap