• günümüzde din ile eşanlamlı olduğu ısrarla bazı çevrelerce empoze edilen düşünce disiplini. mormonlar, yehova şahitleri, evanjelistler gibi grupların evrim teorisi üzerinde yaptıkları bazı "akıl yürütme" denemeleri bunun güncel örneklerindendir.
  • bilimin branşlarına, disiplinler arası kollara, tekniğe veya teknolojiye evrilen yolda... aslında bilimin çıkış noktasını hatırlatan günümüzün bilgi birikiminden bağımsız ele alınmasını sağlayan bir yaklaşımdır.

    1954 mayıs ayı herhangi bir gün - pozantı yakınları (alpu)

    dağda dolaşmanın bu kadar zor olacağını bilmezdim, tahmin ettiğim huzur veren doğa, temiz hava ve sıkıntısız bir hayattı ancak şimdi ter, baharın getirdiği envayi çeşit böcek ve sürekli kaşınan bir derinin aslında şehir sıkıntısında daha kötü olduğunu düşünerek 2 köylü ve arkadaşlarım ile birlikte yürüyüşüme devam ediyorum. tepenin zirvesine yakın köyden aşağı doğru eğim ile yürümemiz dikkatimi çekti halbuki gitmemiz gereken hancılar mevkisi ters taraftaydı.

    bedi: dayı hancılar mevkiine gitmek için şu taraftan gitmemiz gerekmez mi?
    kılavuz: yok oğlum aşağı taraftan ineceğiz.

    hancılar bulunduğumuz tepenin arkasıydı tepenin zirvesine daha yakındık, haritadan baktığım kadarıyla tepeyi aşıp aşağı doğru yürüyüp karınca dağın eteklerinden ulaşmamız daha kestirme olacaktı, tepe bu tepe idi kuzey batıdaki dağ ise kesinlikle karınca dağıydı sabah sabah yönümü karıştırmamın imkanı yoktu ancak kılavuz bizi bariz aşağıya doğru götürüyordu tahminlerime göre yol baya uzayacaktı. acaba tepenin öbür tarafında yürümemizi engelleyici haritada çizilmemiş bir şey mi vardı? biraz mesleki merak ile kılavuza sordum.
    bedi:dayı şu yönden tepenin arkasına geçsek ya aşağı doğru yürüsek daha kestirme olmaz mı?
    kılavuz:olmaz.
    bedi: niye tepenin ardında gitmemizi engelleyecek bir şey mi var.
    kılavuz:oranın daha kestirme olacağını biliyon ama tepenin arkasını bilmiyon.
    bedi:haritadan baktım bana yolu uzatıyoruz gibi geldi acaba haritada çizilmeyen dere uçurum gibi bir şey var mı diye merak ettim.
    kılavuz:yok bir şey yok.
    bedi:niye tepenin etrafını dolaşıyoruz o zaman dayı.
    kılavuz:mühendis bey neyin büyük, küçük, kolay, zor veya kestirme olduğunu bilmek için hem her yeri hem de her şeyi bilmek gerek.

    her şey çok iddalı idi hiçbir adem oğlu her şeyi bilemezdi ama dayı ile felsefi bir tartışma anlamsızdı daha somut şeylerden bahsetmek için yine lafa girdim.

    bedi:bu gittiğimiz yol daha kestirme öyle mi?
    kılavuz:(tepesi atmış gibi bana döndü şapkayı yukarı kaldırdı.) bak mühendis eskiden büyüklerimiz ormana gidip çam kesmek için tepeyi aşar dağın yükseklerinden daha geçilebilir bir yerden dağın arkasına inerlermiş, hatta oraya katırlar için yalak bile yapmışlar hala durur bizim bildiğimiz kadar en kestirme yol orası imiş zamanında, sonra bir gün gavurlar gelmiş ve dağı delmişler trenler eşeklerden daha hızlı dağın arkasının da arkasına ulaşır o yüzden şimdilik bildiğimiz en kestirme yol tren tüneli… tünele gireceğiz ucu hancılar mevkiinin az aşağısına çıkıyor böylece karınca dağının eteklerine tırmanmak veya çevresini dönmek durumunda kalmıyacaz.

    o an adamın yüzüne baktım kendimi rahatsız hissetmiştim evet orada tren yolu vardı, tünel vardı ama ben tünelden geçmeyi akıl edememiştim. beni rahatsız hissettiren o değildi. tünele girene kadar bu rahatsızlık hali devam etti.

    tünele girdiğimizde yavaş yavaş yürümeye başladık. az ışıkta tünelin duvarındaki taşlara bakarak ilerlerken dizilimleri, büyüklükleri yansımaları ve sıralamaları beni başka diyarlara götürmüştü, dağlarda böyle idi sıralamaları dizilimleri ve evrende buna benzerdi. bu sıra iki kelime aklımda sürekli yankılanıyordu, “neyin büyük, küçük, kolay, zor veya kestirme olduğunu bilmek için her yeri ve her şeyi bilmek gerek” ve “şimdilik bildiğimiz en kestirme yol tren tüneli” bir an şimşekler çaktı kafamda ve rahatsızlığımın nedenini anladım.

    adamın bütün cümleleri akademide bana öğretilmek istenen bir gerçeği yansıtıyordu ama hayat bu, bir ormancı bunu babasının hatıralarından çıkartıp yüzüme vurmuştu. en kestirme yolu bilmek için deneyim lazım diye düşünürsün ama adam gelir dağı deler ve duvarlara taşları dizer yeni bir kestirme yol açar veya keşfeder. yol coğrafya demek ancak coğrafya dünya demek, dünya doğa, doğa ise fen bilimleri demek fen ise matematiği temel alan yaşamın yansıması, matematik felsefe ile paralel, müzik ile kardeş… neyin en büyük, en küçük, en kolay veya en zor olduğunu bilmek imkansız çünkü hiç kimse her şeyi bilemez ancak “şimdilik bildiğimiz en kestirme yol tren tüneli”
  • (bkz: din felsefesi)
  • yıllardır ara ara, ama sürekli şu çerçevede mesajlar gelir: "üniversite bitirdim, hatta yüksek lisans yaptım, ama ne mantık biliyorum, ne bilimsel yöntem, ne bilim felsefesi. hatta bu konularda hiçbir fikrim yok. güvenilir türkçe kaynak da bulamıyorum. ne okuyayım?"

    bu durumdaki insanlara yardımcı olabilecek birkaç kitap:

    (1) okasha, samir. 2002. philosophy of science: a very short introduction. oxford: oxford university press.

    - oxford university press'in "very short introductions" serisinden gayet kısa bir başlangıç kitabı.

    (2) marsh, david; gerry stoker (ed.). 2010. theory and methods in political science [third edition]. new york: palgrave macmillan.

    - çok yazarlı bir çalışma. siyaset bilimi alanındaki temel yaklaşımları ve bu yaklaşımların ontolojik ve epistemolojik temellerini inceleyen gayet iyi yazılmış bölümleri var.

    (3) kellstedt, paul; guy whitten. 2013. the fundamentals of political science research [second edition]. cambridge: cambridge university press.

    - kantitatif metodolojiyi izah eden en iyi kitaplardan biri.

    (4) george alexander l.; andrew bennett. 2005. case studies and theory development in the social sciences. cambridge, massachusetts: belfer center studies in ınternational security.

    - kalitatif metodolojiyi izah eden önemli bir kitap.

    (5) copi, irving m.; carl cohen; kenneth mcmahon. 2010. introduction to logic [14th edition]. pearson.

    - temel mantık bilgisi edinmek için okunabilecek kitaplardan biri.

    not: bu kitaplar daha çok siyaset bilimi tandanslı olsa da, bilgiden ve bilgi üretiminden kast edilenin ne olduğu konusunda epey bir fikir verir. bunların üzerine, designing social inquiry ve ona cevaben yazılan rethinking social inquiry gibi yöntem konusundaki tartışmalar hakkında bi fikir verebilecek kitaplar da okunabilir.

    [sıklıkla sorulduğu için, en azından ingilizce bilenlere yardımcı olabilecek birkaç önemli eser yazmak istedim. ancak, formal bir eğitim almadan bu konularda ne kadar otodidakt olunabilir, emin değilim. yine de, bu konulara ilgi duyan ve en azından bir parça aşina olan insanların (şayet iyi derecede ingilizce biliyorlarsa) bu eserleri tercihen birkaç kez karşılaştırmalı olarak okumaları ve içeriği hazmetmeleri durumunda epey sağlam bir alt yapı edinebileceklerini söyleyebilirim.]

    tema:
    (bkz: bilim felsefesi /@derinsular)
  • spekülatif felsefeye karşı analitik felsefeyi tercih ederim. dil analizi ve eleştiri yoluyla sorunları çözmeyi tercih eder. bilim felsefesi her zaman sağlam adımlarla ilerler.
  • celal şengör'ün "birbirini yalanlayan inançlarla bilim yapılabilir mi" isimli konferansında "platon, aristoteles, gazali, francis bacon, rené descartes, isaac newton, immanuel kant, david hume, albert einstein, karl popper" gibi bi sıralamayla özet geçtiği konudur.
  • ülkemizde bilimin gelismemesinde ana nedendir cunku cagimizin bilim adamlari oncelikle bu isin felsefi yönüyle baslarlar bizde de cok mukemmel zekalar tabiki de var ama bunlari sistematik olarak kullanamamaktayiz isin felsefesine hakim değiliz tabi ben cok kaba baktim olaya ama felsefe şart ne de olsa
  • bilim konusunu inceleyen felsefe dalı.
    siyasi görüşü tartışılır ama bu işte en iyilerden biri kuşkusuz karl popperdır.
  • sevgili kurtuluş dinçer hocamdan aldığım ve bu nedenle de acayip derecede sevdiğim dersin adıdır(öncelikle). (sonralıkla) felsefede sorulan "nedir" sorusunun "bilim nedir?" kısmıyla ilgilenen disiplindir. bilimin neliğini sorgularken de birtakım akımları (pozitivizm, antipozitivizm gibi) birbirleriyle ilişkileri ve birbirlerinin kuramlarına karşı çıktıkları noktaları ele alarak anlatılabilecek olan alanlardan biridir. ayrıca aristoteles'in ereksellik anlayışından galileo'nun nedensellik anlayışına nasıl geçildiğini, 17.yüzyılda bilimin hangi yönde geliştiğini, thomas kuhn'u, feyerabend'i, william dray'i, karl popper'ı, viyana çevresini başlıklar halinde incelemek mümkündür.
    yukarıdaki girdilere de baktım birçok kaynak gösterilmiş. alexander koyre nin bilim tarihi yazıları isimli eserini göremedim lakin onu da şu an yazıyorum. okuması büyük bir haz verir insana emin olabilirsiniz. e hocamız da çevirmiş, güzel bir üslupla da harmanlamış ki tadından yenmez. okunur... okuyunuz...
hesabın var mı? giriş yap