• big lebowski hayranlarının kendilerine taktıkları lakap.

    (bkz: lebowski fest)
  • gayet ise yarar entryler giriyor.
  • bir yazar.
  • "amerika'dan türkiye'ye kim ekonomi uçmak ister o ayrı"

    riçiriç parodi hesabı falan heralde.
  • (bkz: #54772568)
    dilerim hayatı bir gün "ciddi anlamda" tepetaklak olur ve karşısına sadece kendi gibi "yardımseverler" çıkar.
  • su entry'sinde #54786456 "ki sahiden, neden ekonomi ucuyosunuz ki?" diyerek aklima bir animi getirmis yazar.

    senelerden 2009 yazi yuksek lisans ogrencisiyim, turkiye'de birkac haftalik yaz tatilinden sonra abd'ye geri donuyorum. sansim yaver gidiyor ve havayolu sirketi (lufthansa) biletimi bedavaya ekonomiden business'a degistiriyor (zannedersem ekonomi sinifina fazladan bilet satmislar ve yer kalmamis). cok seviniyorum tabi hayatimda o zamana kadar hic business ucamamisim, merak ediyorum nasil birsey oldugunu.

    neyse efendim, ucaga fakir ekonomi yolcularindan once biniyorum tabi ki*. sonra o da ne, hostes ben soylemeden ismimi biliyor. "hosgeldiniz mr urkutursunvakvaklari" diyor ve ceketimi cikariyor. vay anasini diyorum daha bineli 5 dakika oldu, simdiden fakir ekonomi sinifindakilerle ucmak ezik geliyor. sonra koltuga oturuyorum ve o da ne, koltugun devasa bir kumandasi var. sirf koltugu ayarlamak icin 10'dan fazla dugme, 8-9 farkli masaj programi var. saskinliktan beyin amciklamasi geciriyorum tabi, neyse ki imdadima yan koltukta oturan adam geliyor. bak "bu boyle yapilir, su soyle yapilir" diyor. muhabbet ediyoruz biraz, finansciymis kendisi ve calistigi sirket calisanlarini okyanus asiri ucuslarda hep business ucuruyormus. sonra da hicbir art niyet olmadan soyle bir cumle kurdu: "dostum bu 11 saatlik yolculuk baska turlu nasil cekilir, insanlar ekonomi sinifinda nasil bu kadar yolu sikis tepis gidiyorlar?". ben de "valla ben normalde hep ekonomi ucuyorum, bu ucusta sansima business'a degistirdiler ve bu ilk ucusum" dedim. adam da biraz pot kirdigini fark edip kem kum "aaa oyle mi ne guzel" dedi ve yolculugun sonuna kadar bir daha konusmadi. yolculugun kalaninda da hayatimdaki ilk ve tek business ucusun tadini cikarttim.

    simdi diyeceksiniz ki niye bu kadar yazdin, sonuc nedir? sonuc su, bu dunyada herkesin gelir durumu ayni degil ve kimse agzindan cikan her lafta bu dunya uzerindeki en fakir adam simdi kendini kotu hisseder mi diye dusunmuyor, bence dusunmemeli de zaten. facebook'ta interrail resimlerinizi paylastiginizda sizin gelir seviyenize gore gayet normal olan bu tatili baskalari gordugunde ic gecirebiliyor. turkiye'de orta gelirli bir insanin hayati achiever'in hayatina kiyasla elbette daha boktandir ama unutmayin ki az gelismis bir afrika ulkesinde orta gelirli bir insanin hayati da turkiye'deki orta gelirli bir insanin hayatina gore cok daha boktandir.

    neyse laf cok uzadi, entrylerinden anlasiliyor ki achiever maddi durumu epeyce iyi birisi. lakin maddi durumunu insanlarin gozune gozune sokma amaciyla entry mi yaziyor bunu bilemeyiz, cunku o hayata pek cogunuzdan farkli bir pencereden bakiyor. onun hassasiyetlerinin sizin hassasiyetlerinizden farkli olmasi gayet dogal. tipki somali'de ic savasin gobeginde yokluk icinde dogmus bir cocugun hasassiyetlerinin sizden farkli olmasi gibi. benim tavsiyem mi, yukarida bir arkadasin entry'sinden bahsettigi gibi achiever hayata nasil bir pencereden bakiyor ona odaklanin ve bundan bir sekilde ogrenecek birseyler cikarmaya bakin.
  • bu yazar hakkında birkaç kelam etmek istiyorum. bu yazarla harvard hakkında yazdığı bi entry üzerine kendisine mesaj atarak, sözlük vesilesi ile tanıştım. yalan yok, ben her ne kadar çok dert etmesem de böyle iyi okullarda okumuş, iyi yerlerde çalışan adamların egolu adamlar olduğunu düşünür, böyle insanlarla muhattap olmak istemediğimden yaklaşmaya çekinirdim. ama achiever başta olmak üzere, tanıştığım diğer insanlar da beni o kadar utandırdılar ki nasıl bir hata etmişim çok iyi anlıyorum.

    o kadar yoğun olmasına rağmen, yazdığım alakalı alakasız tüm sorularımı yanıtladı. buradan zor oluyor deyip, telefonunu verdi benimle ve telefonda konuştu. yetmedi istanbulda bulunduğu limitli zamanda bana zaman ayırdı ve birer kahve içtik. bir kez olsun yeter arkadaş, böyle saçma sorularla gelme bana demedi. özetle söylemek gerekirse, bu adam sözlükteki herkes için bir fırsat, sorun, yazın ve tanışın bir şekilde.

    ikinci olarak değinmek istediğim bir nokta ise kendisi üzerine yapılan birkaç ufak eleştiri. kendini beğenmişliğinden, varlığını insanların gözüne sokmasından falan bahsedilmiş. ben de hiç öyle bi algı oluşmamıştı zaten tanımadan önce de ama tanıdıktan sonra kendisini size diyebilirim ki gerçekten ama gerçekten çok alçak gönüllü birisi. hemen hemen tüm rankinglerde 1.liği paylaşan iki okulda, harvard ve stanford'da eğitim görmüş ve dünyanın en prestijli birkaç şirketinden birinde çalışıyor ama ya abi ben harvard'a başvurmicam, olmaz zaten dediğimde her seferinde beni aksine ikna etmek için uğraşan, profilimin aslında uygun olduğunu ve bana inandığını söyleyen birini buldum ben karşımda. benim bile inanmakta güçlük çektiğim hayallerimi anlattığımda, zor ama güzel hayaller şöyle şöyle yaparsan daha iyi olabilir gibi önerilerde bulunup gayet ciddi dinledi beni her seferinde. bir kere bile olmaz bence, yapamazsın ya da yapılamaz demedi.

    biri çıkıp diyebilir ne abartıyorsun lan işte adam bikaç soruna cevap vermiş, bi kahve içmiş, on dakika telefonda konuşmuş diye. herkes için kıymetli olmayabilir ama benim için en kıymetli şeyi olan zamanını ayırması, benim hayallerimi benimle paylaşması ve kendisine güzel haberi verdiğimde bununla çok mutlu olması benim için çok ama çok önemli. bir kez de buradan yazmak istedim kendisine olan minnetimi.
  • ne kadar kar yağdığını penceresinden central park'a bakarak anlayabilen, kauai'yi st. regis'deki bir odadan çekilmiş fotoğrafla tanımlamaya çalışan bir arkadaşımız.

    ali ağaoğlu achiever seviyesinde gösteriş yapsaydı eminim insanlara bu kadar antipatik gelmezdi. ama maalesef okumuşla okumamış insanın farkı hemen belli oluyor.
  • abi hani ilginç, özel ya da türkçede karşılığı olmayan ingilizce kelimeleri türkçe yazarken kullanırsında, abartıp "starbucks'ın ilk store'u" gibi bir şey yazdığında taşşak malzemesi olursun millete.

    -mavi sky çok güzel shine'ıyordu
    -tall building'ler breath'imi cut'ıyordu
    -catch i run each teen
hesabın var mı? giriş yap