• pek de kısa sayılmayacak bir süredir yaptığım bir eylemdi. benden çok şey götürdü. aslında bana çok şey de kattı. bu eylem durağana geçince kattıklarının hepsini alıp gitti. başlangıçtan daha kötü bir duruma soktu beni. yapılmaz dediğiniz yapılıyor hatta hayal edemeyecekleriniz ile yüz yüze kaldıktan sonra üstüne düşündüğünüz halde konduramadıklarınız bile. farkında değilsiniz ama güveniniz cesaret veriyor. 'bunu sana ben sağladım' cesareti.

    insan güdüsel olarak güvenecek birini arıyor bence. hangi güdümüz bizi iyi olana ulaştırır ki? hangisi süreğen olarak kalıcı iyilik sağlar?hangisi ulaştırdığı yeri geçici değil de sürekli bir konfor alanı haline getirir? cevap hiçbirisi.

    t: acilen vazgeçilmesi gereken eylemdir. tecrübeyle sabit.
  • hiçbir kuruma, kuruluşa, özel veya tüzel kişiye güvenim yok. öyleki bazen kendimden bile şüphe ediyorum. bunun sebebi de toplumsal yozlaşmadır.
  • olumlu içsel çalışan model gerekliliğidir.

    içsel çalışan modeller bilinçdışı süreçlerde insanlara duyduğumuz güvenin ortaya çıkmasını sağlar. içsel çalışan modeller bizim yaşamdaki navigasyonumuzdur. rotamızı çizer, hesaplar ve bizi yönlendirir. eğer içsel çalışan modellerin oluşmasında bir aksaklık yaşadıysak ,ki bu aksaklık dediğimiz şey birincil bakıcımızla yaşadığımız yaşantılardır, rota sürekli yeniden oluşturulur.

    bakıcıyla var olan yaşantılar sonucunda bazı duygular ortaya çıkar. hani çocuk düşer, anneye-babaya bakar, anne baba sakinse ağlamaz ya, heh onu düşünün. işte burada asıl konu yaşanan olay değil, olay sonucu ortaya çıkan duygu. bebekler-çocuklar duyguyu okur, hafızaya atar. yaşanan tüm deneyimler içsel çalışan modelleri oluşturur.

    içsel çalışan modeller tamamen öznel bir alanı ifade eder. içsel çalışan modeller oluşurken bağlanma nesnesi görünür olmak zorundadır. görünmez olan, bir olup bir olmayan bağlanma nesnesi güvensizliği doğurur. takdir edersiniz ki doğum kolay bir süreç değildir (erkekler yine her yerde fikrini beyan ediyor, şaka şaka). gelişim döneminde birincil bakıcının davranışları sonucu ortaya çıkan duyguları bebek kaydeder.

    şimdi size bir kötü bir de iyi haberim var. önce kötüyü vereyim. oluşan içsel çalışan modeller yani birine güvenme ihtiyacımızın kaynağı bir ömür boyu devam eder. bebeklikte olumsuz bir içsel model oluştuysa, sıçtık. bundan sonraki süreçte de diğer insanların güvenilmez olduğunu ya da güvenmeye ihtiyacımız olmadığını sürekli tekrarlarız kendimize. yaşamda kurduğumuz tüm ilişkiler bu temel üzerinden devam eder. içsel çalışan modellerin bu nedenle değişime dirençli olduğu ifade edilir.

    iyi habere geçelim, yapılan son birkaç çalışma içsel çalışan modellerin sağlıklı bir terapi süreciyle, kurulan güvenli bağlarla değiştiğini, en azında değişime dirençli olmadığını ifade ediyor. bu demek değildir ki hiçbir şey yapmadan bunu değiştirebilirim.

    peki içsel çalışan modelleri olumlu hale getirmenin başka yolu var mı? elbette var. yaşamda her şey güven ve ilişki üzerine inşaa edilir. aslında var oluş amacımız ilişki kurmak. diğerleriyle olumlu ilişkiler kurmak bizlerin psikolojik iyi oluş düzeyinin de yükselmesine yardımcı olur. güvensiz biriysek, güvenmekte zorlanan biriysek ve tüm bunlara rağmen biri bize güven verip ilişkiye başladıysa, kaygımız ortaya çıktığında bizim içi güvenli üs haline geliyorsa işte o ilişki içsel çalışan modelimizin de değişmesine yardımcı oluyor.

    özetle; birine güvenmek iyileştiriyor.
  • belirli bir yaşanmışlıktan sonra büyük bir cesaret ister.
  • çok güvensiz insanlar güven veren birisiyle bağ kurarak güvenmeyi öğrenebilirler. ama önemli olan gerçekten güvenilir birisiyle uzun soluklu bir bağ geliştirmek. böylece kişinin zihni her tetikte hissettiğinde, güven veren öteki sayesinde kişi "ortada bir tehlike yok" şeklinde hissederek şartlanmaya başlayacak. böylece güven duymaya da başlamış olacak. zaman içinde ilişki kurduğu insanlara karşı daha yakın hissedecek çünkü zihni zaman içinde ilişkilerde tehlike hissetmeyecek.

    sağlıklı bağlar kurmak bizler için çok önemli. böyle bir sorunu olanlar bilinçli bir şekilde üzerine gidip çalışırsa ilişkileri çok daha kaliteli olur.
  • sadakat poşet bir kavram demiştim bilinmeyen bir zamanda güzel bir kadına, küçümseyerek bakıp dişlerini göstermişti bana. dışarıdan bakınca gülmüştü ama medeniyet olmasa ısırır, parçalardı beni böyle hissetmiştim.. peki ya neden sadakat poşet bir kavram demiştim. çünkü sadakatin işteş bir zeminde olduğuna inanmıyordum, hala da inanmıyorum. sadakati ancak sadakat bekleyen kişi var edebilir gibi geliyor bana. çünkü mutlak sadakat inançtır da biraz. gerçeklik olabilmesi için iki kişinin bir bütün halinde birleşmesi gerekir, bilinmezliklerin bırakın minimal kalmasını, tamamıyla ortadan kalkması gerekir. başka bir deyişle mutlak şeffaflık gerekir. peki ya mümkün müdür bu? inanırsak ne mümkün olmasın ki ahahaha.

    gelelim "birine güvenmek" kavramına. güven de tıpkı sadakat gibidir. hatta bu kavramların kesiştiği pek çok nokta da vardır. dolayısıyla benzerdir yukarıdaki anlatımla. o zaman şöyle bir sorun çıkar ortaya; bu hislere sahip olabilmek için karşıdakinden bağımsız içsel bir bir his beslemek gerekir. çünkü hissi karşıdan bir dönütle beklediğimizde bu his doğası gereği zaten güvenilir olmaktan çıkar ve bilinmezlikler sunar önümüze ve doğal olarak zıddı bir kavrama evrilir. bu durumda aslolan aslında "birine güvenmemektir" belki de. dolayısıyla böyle bir "güven" kavramına anlam yüklemek ve hayatta önemli noktaya koymak belki de kendimize verdiğimiz bir zarardır.
  • güvenmek için bahaneler arayıp buluyoruz, birtakım küçük güven kıymıklarından ahşap güven duvarları örüyoruz, kendimizi kandırıyoruz kimse bizi kandırmıyor çünkü güvenmeye ihtiyacımız var. sevgiyle güveni eşliyoruz ve sonrasında işler çok karışıyor

    birisine güvenmeden yaşamak çok zor buzda yürümek gibi ama yapacak bir şey yok insanız.
  • bırakalı çok oldu. güvendiklerim canımı yaktı. ama çok şey öğretti.
hesabın var mı? giriş yap