• ya ben sizin değer yargılarınızı sikeyim. kim sana otorite olduğunu söyledi? ahlak diyor, toplum diyor, sanat diyor. bak bahsettiklerinin hepsi bir arada paylaştığın videoda.
  • boğaziçi üniversitesi'nin, birkaç gündür de gördüğümüz gibi, sıçışlarda olduğunu gösteren video.
  • artık ben de daha sert üslupla yazacağım, o prim yapıyor çünkü, ondan anlıyorsunuz. aynı boku zümrüt apartmanı isimli kitaptan bir pasajı çekip onun için de yapmıştınız siz. önce bir grup aktroll ya da kendini duyarlı zannedip de daha kavramlardan bile bihaber olan bir kadın(genelde kadın oluyor ama erkek de yapabilir) bu pedofilidir, bu sapıklıktır vs. diye başlıyor. buraya kadar çok problem değil ama benim açımdan asıl sorun, atılan bu yemi ya da cahilce yapılan bir yorumu görüp de direkt üzerine atlayan kitle ortaya çıkınca başlıyor. bu kitleye ne desem, bu kitleyi nasıl tanımlasam bilemiyorum. modern olduğunu zanneden ama genlerine işlemiş örf ve adetlerin de izlerini her cümlesinde sonuna kadar belli eden, ne tam doğulu ne tam batılı(tam türkiye gibi yani) bir kitle bu. ilber ortaylı'nın tabiriyle kasabalılar. örf ve adetler kötü şeylerdir demiyorum. ama senin etkisi altında kaldığın örf ve adetler eril bakış açılarının, muhafazakar ve ayrımcı bir din anlayışının ürünü. dolayısıyla modern dünya ideasıyla çelişiyor. biz mesela, kadın ve erkek arasında mutlak bir eşitlik hayal ediyoruz, kanunlarımızı buna göre şekillendiriyoruz. dolayısıyla da senin savunduğun örf ve adetlerle çatışıyoruz. bizim muhafazakar tayfa ile aramızdaki genel sorunun çıkış noktası bu. ama dediğim gibi sorunum onlarla değil, onlar söyler, ciddiye almayız biter gider. ama onların söylediğinin üzerine atlayan arada kalmış kitle ile ilgili derdim var benim.

    zümrüt apartmanı isimli kitaptaki pasajın edebiyat olup olmadığını, bu paylaşılan görüntünün sanat olup olmadığını elbette ki tartışabiliriz. ama bunu tartışabilmek için öncelikle bu ürünlerin içeriğinin tamamına bir bakmamız gerekir ama bu da yetmez. kitabı sonuna kadar okusak ya da şu ana tartışma konusu olan bu gösteriyi sonuna kadar izlesek dahi o kitap ya da gösterinin içerisindeki unsurların tamamı olmasa bile, en azından büyük kısmı hakkında bilgi birikimimiz olması gerekir ki onu yorumlayabilelim. aksi halde durum şuna döner;

    2001 a space odyssey çok boş bir film, hiçbir şey anlamadım. babam ve oğlum ise çok güzeldi, çok ağladım. bu durumda çağan ırmak kubrick'ten daha büyük bir sanatçı.

    yaptığınız tam olarak bu işte sevgili kasabalılar. kendi öznel değerlerinizi genel geçer bir şey zannediyorsunuz dahası o öznel değerlerinizi oluştururken de değer atfettiğiniz şeyin geçmişi, mevcut hali, geleceği hakkında hiçbir bilginiz olmuyor sıklıkla. daha acı olan ise bilgi edinmek için çabanız da olmuyor. hayatında toplasan 20 tane roman okumamış bir kadın, anneliğin kutsallığı algısına sırtını dayayarak bir kitabın yarım sayfasından yola çıkıp o kitabın yazarını pedofili(ki onun adı pedofildir, pedofili hastalığın adıdır) ilan edebiliyor. buradaki sözlük yazarları da 12 saniyelik bir görüntüden bir gösterinin sanat olmadığı sonucunu çıkartabiliyorlar. zaten boğaziçi de amerika'nın bir oyunu değil mi? zaten sizin değer yargınızla örtüşmeyen her şey amerikan oyunu, batı safsatası vs. vs. ne farkın var şimdi senin o eleştirdiğin erdoğan'dan? o adam da tüm ülkeyi kendi değer yargıları doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyor, sen de aynı şeyi arzuluyorsun. senin bakış açın, muhafazakar cenahın bakış açısından biraz daha geniş sadece; ancak o bakış açısının dışında kalan bir şey gördüğünde verdiğin tepki, o eleştirdiğin muhafazakar tayfa ile aynı. ben bunun farkına var istiyorum. yoksa derdim bu sanattır, değildir tartışması yapmak değil. çünkü onu yapabilecek bilgi birikimimiz yok.

    sonsuz bir özgürlüğü savunmuyorum. ancak bir kavram üzerine tartışabilmek için o kavram hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. eğer bilgin yoksa sus da demiyorum bak, ama biraz daha usturuplu konuş en azından, anlamak için kendine bir şans ver.

    bu bir sanat mıdır, değil midir bilmiyorum. zaten sahne sanatlarından pek haz etmeyen biri olarak da böyle bir gösteriyi ben zaten seyretmem. ancak bunun üzerine fikir yürütürken yargılarınızı savurmadan önce en azından bu gösterinin tamamını bir izlemeyi deneyin. sonra yine eleştirin, eyvallah da en azından eleştirdiğiniz şey hakkında bir bilginiz olmuş olur.
  • iğrenç olay. şunu savunana insan diyemem.
  • dinlemeden bilmeden yargılamak evet evet türklerin yaptığı en iyi şey
  • drag queen leri türkiye kaldiramaz sevgili bogazici,..
  • bana göre sıkıcı ve saçma görüntüler. ama ne rezalet var ortada, ne de ahlaki değerlere saygısızlık.

    ayrıca sevsinler sizin islami ahlaki değerlerinizi, ahlaksız adamlar.
  • normal olay. şuna laf edene insan diyemem.
  • olaydan bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken süreç.

    bir zamanlar sanat ile zanaat arasında pek bir ayrım görülmezdi. bir şeyin güzel olabilmesi için iyilik ve doğruluk ölçütünü de sağlaması istenirdi. yani bireysel ve toplumsal anlamda işlevsellik arayışı daha hâkim bir tema olarak beliriyordu.

    daha yakın zamanlarda eşitsizlik temeli üzerinden yükselen bir sanat anlayışı gelişti. işlevsellik teması hala sabitti, ama artık sanatçının muhtelif fon kaynaklarının himayesine girerek bu temayı gerçekleştirmesi söz konusuydu.

    şimdilerde ise zanaat sınai ve teknolojik bir devrimler süreci geçirdiği için sanatın bağımsız bir noktaya geldiğini görmek mümkün. bireylerin ve toplumun ufkunda sıçrama yaratacak avangart bir sanat anlayışı hala varlığını koruyor.

    mesele de aslında bu anda ve gelecekte ne olacağı sorusuyla başlıyor. acaba kendimize en uzak, en yakın veya en tuhaf gelene mi karşı bir güzellik yargısı üretiriz? daha açık bir ifadeyle, neyi taklit edeceğiz? belki de herhangi bir şeyi taklit etmemek de gerekebilir...

    en nihayetinde bugün taklitten usandığı için cephe gerisine sızan ani patlamalı performatif bir sanat anlayışı gelişiyor. herkesin yapabileceği bir şeyi farklı bir zaman ve mekânda ifa etme iradesine sanat denmeye başlandı. bu olay da değinilen sürecin bir parçası sadece...

    dolayısıyla herhangi bir emek biçimi gerektirmeyen, tarihsiz, derinliksiz ve amaçsız performans örneklerini eleştirebiliriz. yine de şayet bu örneklerle birlikte yaşamsal bir düzey bulabilen bütünlüklü bir sanat anlayışı geliştiremezsek sonucun değişmeyeceği açık.
  • yine başkalarının yaşamına bilmediği kültüre, bilmediği sanatlara dil atma çabası, yine zırvalık.büyüyün artık kabare dediğimiz şey yüz yıllık bir durum değil senin dinin yokken de vardı diğer dinler yokken de.buna laf atacak kadar bilgisiz ve yoz olmayın.
hesabın var mı? giriş yap