• yılmaz özdil'in bugün hakkında yazdığı yazı ile işyerinde salya sümük gözyaşı dökmeme sebep olmuş bir efsanedir.

    yemişim kupayı, yemişim başarıyı... adam gibi adam, muhteşem bir insan milli takımımızın başında. isterse sonuncu olsunlar, bana bu güzel adamın milli takımımın başında olması yeter.

    --- alıntı ---

    bogdan tanjeviç mesala...
    ulusumuzu gururlandıran basketbol milli takımımızın başantrenörü.
    kolon kanseri.
    *
    63 yaşında, geçen sene teşhis kondu, kemoterapi görüyor, sekiz seans görmesi gerekiyordu, 10 gün önce son seansı vardı, erteledi, “bu ülke bana güvendi, borcum var, bu ülke benim sorumluluğum, altı senedir çabalıyoruz, şimdi vazgeçmek, bırakıp gitmek olmazdı” diyor.
    *
    doktoru almış onu karşısına, basketbol diliyle anlatmış, “dört faulle oynuyorsun, üstelik, sahadaki iki hakem de satın alınmış, seni oyundan atmak için fırsat kolluyor, beş faulle hayattan ihraç olman an meselesi, karar senin” demiş...
    bizi tercih etmiş. kendini ertelemiş.
    *
    ilaçlar yüzünden bazen yürüyecek enerjisi bile olmuyor ama, "sadece basketbol değil bu” diyor, “türkiye için bayrak meselesi... şahsi konuları düşünecek vakit değil, gidemezdim."

    --- alıntı ---

    http://www.hurriyet.com.tr/…89762.asp?&hid=15690700

    uzun ve mutluluk dolu ömürler diliyorum sana hocam. iyi ki varsın.
  • zaten ununu elemiş eleğini asmış, para ve kariyere ihtiyacı sıfıra inmişken, üstelik canıyla uğraşıyor olmasına rağmen, 6 yıldır kendi projesine yatırım yapan ülkeyi yalnız bırakmayan, spor ahlakını hiçe sayıp "yatan" (ve ne mutlu ki belasını bulan !!) yunan takımının üstüne yürüyen, 6 yıldır ilk defa tribünden kendisine özel tezahürat yapılınca ayağa kalkıp saygıyla seyircinin önünde eğilen,

    velhasıl kelam;

    sporun bu kadar "profesyonelleşmediği", ahlak, disiplin ve vakarla yapıldığı zamanların değerlerine sadık kalmakta ısrarla direnen, tüm bu hasletleri nedeniyle nasıl koçluk yaptığından bağımsız olarak milli takımın başında olmasından gurur duyduğum yaşayan spor efsanesi, başlı başına bir basketbol ekolü...

    hayatında son kez koçluk yaptığı şu dünya şampiyonasından kupayla ayrılması hem onun olağanüstü kariyerine yakışan bir final, hem de unutulmaz bir spor hikayesi olur...

    hayali bile güzel, ah bir olsa...
  • koç sen o son hücumu çizdin ya, nasıl değdi beklediğimize bunca yıl. helal olsun.
  • neden hastalandığı belli olan koç. meğer eldeki kadroyu düzgün bir hale sokmak için neler çekiyormuş adam gidince anladık. bıraktığı takım ilk yarı sonunda 2 tane faul hakkı varken son 3.5 saniyede turnike yiyor, maç sonunda son 12 saniyede 1 sayı gerideyken point guardı cengaverlik yapıp 3 lük deniyor.
  • insan dunya kupasinda finale cikardigi takimini turnuvaya cok iyi hazirlamis basarili bir antrenor olabilir de, agzindan da durustluk akiyormus bu adamin, ben biraz once fiba'nin resmi sitesinde bunu gordum.

    “you think the last four seconds were down to tactics, it was nothing except luck. our thoughts were simply on getting the basket. we were lucky tonight, they played better than us. it was a miracle drive. this was the toughest game for us.”

    meali: son dort saniyede herseyin taktige bagli oldugunu dusunursunuz ama sanstan baska hic bir sey degildi. sadece potaya gitmeyi dusunduk. bu aksam sansliydik, bizden daha iyi oynadilar. son saniyedeki mucize bir hucumdu. bu bizim icin en zor mac oldu.

    http://turkey2010.fiba.com/…7/sid/4728/article.html

    simdi cikip da soyle birseyler soyleyemezmiydi tanjevic? "sahada muthis mucadele ettik, kazanmayi daha cok istedik ve bunu da becerecek olgunlugu gosterdik, oyuncularimi kutluyorum" bastan sona dogru olurdu soyledikleri, pek de hakli olurdu boyle konussaydi. ama adam cikip sansliydik, bizden daha iyi basketbol oynadilar diyebiliyor...

    cok zamandir sevmezdim de bu turnuvada bu kadar iyi bir takim yarattigi icin sevmeye baslamistim.

    bu demecinden sonra hastasi oldum.
  • şimdi işler iyi gidince bir anda göklere çıkarılan koç. aslında asıl bu başarılar onun ne kadar inatçı ve ne kadar gerçeklerden kopuk olduğunu, geçmiş eleştirilerin haklılığını ispatlıyor. bu takımın böyle oynama kapasitesi varken neden 2005 veya 2007'de 2 galibiyet-8 yenilgi ile kuyruğunu bacağının arasına sıkıştırıp döndü onu sorgulamak lazım.

    tanjeviç'i eleştirenler adamın boyunu, kişiliğini, kıyafetlerini vs eleştirmiyor ki. tercihlerini eleştiriyor. oyuncuları oynamaya hazır olmadıkları mevkilerde oynatmasını (ersankerem gönlüm'ü 3 yapacağım diyordu), garip rotasyonlarını (ilk beş başlattığı adamları 6 dakika oynatıp bir daha sahaya sürmemesini), kadro tercihlerini ve rakibe karşı hazırlanmak yerine kendi oyununu oynatmakta sonuna kadar diretip bariz avantajları kullanmamasını, kritik anlarda çözüm üretmemesini eleştiriyor. o tercihler değişince neler oldu alın bakın.

    şimdi bakalım. bu inatlarından dönmüş tanjeviç.
    1.ersan 4 numara oynuyor. sinan güler pg oynamıyor. oğuz 4 numara kullanılmıyor. ömer aşık en çok süre alan uzun. hatırlayın bunların hep tersini yapıyordu.
    2."aynı işi yapacak genç varken neden 29-30 yaşında adam alayım" diyordu. 2006 ve 2007'de bu nedenle almadığı, hakan demirel'i tercih ettiği kerem tunçeri'yi affetti. ömer onan kadroda. bekir 32 yaşında ilk kez milli takımda.
    3.rakibe hazırlanıyor. kısasız litvanya'ya baskı yaptı. şutu olmayan rubio'yu bırakıp diğer 5 oyuncuyla 4 kişiyi savundu. savunması zayıf rakip kısaların sürekli üstüne gitmesini istiyor kısaların.
    4.rotasyon normale döndü. barış hersek'le başlamıyor maçlara.

    onu eleştirenler için "türkiye'de bulunmaktan nasibini alıyor" demek kolay. eleştirenlerin ne kadar haklı olduğunun ispatıdır bu turnuva.
  • 12 dev adam'a yaptırttığı savunmayı vücuduna yaptırırsa - ki isterse yaptırır - o kodumun kanser hücreleri götün götün kaçacaktır kendisinden.

    büyüksün hoca. çok büyüksün.
  • istifası kabul edilmiş. hizmetleri için teşekkür edelim. şimdi milli takımda yeni bir dönem başlıyor. artık yeni koça hoşgeldin deme zamanı. büyük ihtimal turgay demirel'in uzun araştırmaları sonucu milli takımın başına hem türkiye hem de dünya basketbolunu yakından tanıyan bir isim getirilecek. (bkz: bogdan tanjevic)
  • litvanya, ispanya, yunanistan, slovenya, sırbistan, rusya, fransa gibi her ne kadar bazıları şu anda formda olmasa da çok üst düzey takımların arasında (bakın sadece avrupa takımlarını saydım dikkat ederseniz) her şampiyonada yarı final veya final göremediği için eleştiriyor sanırım bazı ulemalarımız şimdi de. tüm ülke yerin dibine sokarken ısrarla oynattığı semih erden, ömer aşık, ender arslan, oğuz savaş gibi oyuncuları bugün oynatıp hepsinden verim alan adam da maykıl cansın'dı zaten amk. adamın bir sistemi var beğen beğenme, tıkır tıkır çalışıyor, başarısız olduğu zamanlar da tabi ki oldu. ama bu takım 2006'da japonya'da, 2009'da polonya'da kesinlikle kötü oynamadı. geçen yıl kerem gönlüm olsaydı yunanistan'ı yenerdik ve muhtemelen yine yarı final görürdük. hepsini geçtim, bu adamın milli takıma kazandırdığı kazanma azmini, o ruhu başka kimse veremedi bugüne kadar.

    senelerdir milli takımın başında ve al işte bugün dünya şampiyonasında finaldeyiz. daha ne istiyorsun da hala yerme çabası içindesin? yarın kupayı alsa, "yæa abi geçen sene çeyrek finale bile kalamadık" mı diyeceksin? abi rica ediyorum şu günde bile bilmiş bilmiş konuşmayın, adamın asabını bozmayın. 12 dev adamın oynadığı oyunu düşün; ersanları, semihleri, enginleri, oğuzları, ömerleri, düşün; bu oyunun, bu şampiyonanın, bu galibiyetlerin ülkede basketbola, spora olan ilgiyi nasıl artıracağını düşün; ne bileyim beyaz gölge'yi falan düşün; sen domalansın büyük düşün.
  • yarın sözleşmeyi imzalayarak resmen görevine başlayacak koç, umutluyum çok.

    edit: kafamı sikeyim :)

    2010 sonrası ikinci edit: tanjevic kardeşimsin :)

    ve yıllardan 2013: çare ataman!
hesabın var mı? giriş yap