• bazılarının hiç yapamadığı, bazılarınınsa konuşmadan bile yapabildiği eylemdir. bu çizgide yüzsüzlük ve çekingenlik arasında bir noktada durmakta fayda vardır.

    borç istemenin bir sınırı ya da kuralı yoktur ancak borç istemek emrivaki olmamalıdır, karşınızdakini zor duruma sokmamalısınızdır. mesela, yediniz yemeği, söylediniz tatlıları, sonra "abi ya bende de para yokmuş ya ehe ehe, kusura bakma" sağlam bir köteği hakkettiğinize işaret eden bir cümledir.

    ayrıca borç isterken borç alınan miktar üzerine pazarlık yapılmaya çalışılmaz, çok ayıptır.

    -borç verebilir misin?
    -ne kadar istiyorsun?
    -ne kadar verebilirsin?
    -ee, ne biliym 10 milyon verebilirim.
    -20 veremez misin?
    (bkz: piceyyuz)

    borç istenen kişiden, borç geri ödenmeden bir daha borç istenmez. açık açık dombililiktir.

    -abi bana geçen bi yüz dolar vermiştin ya
    -ha evet acelesi yok rahatlayınca verirsin ismet
    -yok abi ben şey diycektim, ee dayıoğlu geldi geçen askerden, kumkapıda yedik onu biz, seni de aradım ama açmadın telefonu, diycem ki bi yüzlük daha atıversen.

    yüksek mebla borç aldığınız bir adamla bir daha ufak tefek şeylerin lafı edilmez, üç kuruşun hesabını yapmaktır.
    borç isterken şekilden şekle girilmediği gibi, yavşak yavşak da istenmez.
    çok özel bir durum değilse, borcu niçin istediğiniz açık edilmelidir.
    kendini unutturmayacak kadar büyük bir rakam değilse, borcu geri ödemeyi hatırlamak, borcu isteyenin görevidir. aksi lakayıtlıktır, lombaklıktır.

    bir de kankanızla dışardasınızdır, ama o kadar kılıbık bi herifsinizdir ki ondan bile borç isteyemiyosunuzdur, çok yanlıştır, paylaşmayı bilmiyorsunuz demektir.

    -abi ben eve döncem kusura bakma ya.
    -niye olum, noldu daha sabaha kadar yolu var bunu.
    -ne biliym abi, hem yorgunum, hem de para yok zaten.
    -salaksın lan sen, sktr git evine.

    borç istediğiniz insan bunun lafını etmeyecek insan olmalıdır.

    -alo ihsan?
    -buyrun benim, tanıyamadım.
    -yaa, yaaa, tanıyamazsın tabi, lan büyük adam oldun diye artislik yapıyon di mi götoğlanı, benim lan çınaraltı kıraathanesinden niyazi.
    -abi af buyur, mekanı hatırladım da seni yine çıkaramadım.
    -kıçında donun yoktu biz beslerdik lan seni it, nası unutursun?
    -abi rencide oluyorum her hafta arıyosun, kapatayım ben.

    kısaca borç istemek ciddi bir iştir, adabı vardır, yolu yordamı vardır. en iyisi açalım taksimde bir mekan, paraya para demeyelim, kimseden de borç istemeyelim.
  • çalışanın iş arkadaşlarından "rahatsızlık verecek boyutta" borç istemesi, iş akdinin işveren tarafından "geçerli nedenle" feshine olanak tanıyan bir eylem olanak yorumlanmaktadır.

    yargıtay 9. hukuk dairesinin 10.07.2006 tarihli kararı için:

    http://www.tekstilisveren.org/content/view/438/35/
  • cok deger verdigim arkadaslarim var. birlikte cok ictigimiz, mazimizin oldugu insanlar. ılk is hayatina atildim, iyi kotu bir para kazaniyorum. arkadasim cok kotu durumda oldugunu soyledi ve bir miktar borc istedi. sikma guzel kardesim canini al dedim. oglum cok sagol, valla bak hemen bir dahaki ay vercem sana merak etme vb. cumlelerden sonra o para 6 ay sonra 50 tl, 8 ay sonra 80 tl gibi rakamlarla geri odendi. bu sure zarfinda hic para istemedim ama olan yine arkadasligimiza oldu. ulan hem para aliyon, ben istemiyom ona ragmen niye aramiyorsun. disari gitcez adami ariyoz telefona cikmiyor sanki alacakliyiz. bir de benim sinir oldugum durum herkes zaten face falan kullaniyor, hem o kadar borcun var ogrenci halinle hem de o bar senin bu bar benim takiliyorsun. ınsan o parayi kendi cebinden vermis gibi hissediyor ki oyle.

    edit: imla
  • borç vermek; güvendiğiniz biri istediğinde varsa çekinmeden verdiğiniz ve geri ödemesini asla dert etmediğinizdir.

    ancak, borç istemek; kısa vadede ihtiyacınız olan tutarı isteyebileceğiniz kişilerin kasasının kapalı olduğunu gördüğünüzde içinizden evrene şu mesajı yolladığınızdır : "hani iyilik yap deniz at, o gelir seni bulur du??? "
  • bir insanı tanımanın yollarından biridir, "insan" turnusoludur.

    birini tanımanın yolları vardır birlikte seyahat etmek veya menfaati için neler yapabildiğine bakmak gibi. müşkül durumda kalıp borç istediğinizde birinin verdiği tepki de tanımak adına önemlidir.

    tanıdığınız birinden, yakın bir arkadaşınızdan borç istemek kolay değildir, ezilir insan. gururunu ve birçok şeyi çiğnemek zorunda kalarak en sonunda borç istemeye mecbur kalabilir, çok zor durumda, gerçekten çaresiz kalabilir insan.

    işte böylesi bir durumda borç isteyince karşıdaki kişinin verdiği tepkiler önemlidir. kimse böyle bir talebi karşılamak mecburiyetinde değildir elbette. ancak usturuplu bir şekilde borç istemenin bir adabı oldugu gibi, buna olumsuz da olsa bir yanıt vermenin de bir adabı vardır.

    borç istenilen insanların tepkileri genelde 3 grupta toplanabilir:

    - kimi insan, insanca kibar bir şekilde kendi durumunun da uygun olmadığını belirtir ve ilişkiniz bir ihtimal eskisi gibi devam edebilir.

    - kimi insan, insanca kibar bir şekilde kendi durumunun da uygun olmadığını belirtir ve yavaş yavaş (bazen de aniden) görüşmemeye başlar, ilginç bir soğukluk başlayabilir, ilişkiniz pek eskisi gibi olmaz.

    - kimisi de borç değil de canını istemişsiniz gibi yada ailesi ve kendisine sayıp sövmüşsünüz gibi garip bir hale bürünür. borç istediğinizde olumsuz da olsa size yanıt dahi vermez. borç istediğiniz andan itibaren selamı sabahı keser, bir daha da ne arar sorar, ne de siz ona ulaşabilirsiniz.
  • istemeden önce, isteyecek kişiyi konuyu açmasına hazırlık babında türlü türlü diyaloglara sokar.
  • bir kaç defa yapmak zorunda kaldığım ve gerçek bir arkadaş diyebileceğiniz insanların gönlünüzdeki yerini üst kademeye taşımanıza vesile olacak eylemdir. zira istediğiniz tutar da parası olmasa dahi benim verebileceğim şu kadar onu vereyim sana oluyor. ya da verilecek parası olmasa sizin adınıza kaygıya kalıyor ve o gün içerisinde arayıp ne yaptın bulabildin mi bulamadıysan bir yol bulalım gibi derdinize çare arıyor.
    en ilginç olan hadise ise eşimin ailesinin eline çok yüklü bir para geçmesi ve ayrıca da arkadaşlardan istemekten hayırlı olacaktır düşüncesiyle istenmiş ve alınan cevap:
    "parayı vadeliye yatırdık veremeyiz."
    bu cevaptan sonra hayata dair bütün inancınızı yitiriyorsunuz. hatta eşe olan sevginizi bile neredeyse... insan şunu diyebilir vadeliye yatırdık gününü beklemek lazım ama acilse hemen halledelim ya da kısa süreli başkasından bul ben günü geldiğinde destek olalım gibi bir cevap vermek olabilirdi. ama herkesi kendimiz gibi zannetmeyi bir bırakamadık ve hatta seçerek dahi hayatına soktuğun insanlardan dahi fedakarlık görememiş olmak insanın zoruna da gitmiyor değil.
    sonrasında ise içimden şunu geçirdim. esas insan olsalardı benim ne tür bir sıkıntıda olduğumu kızının ve torunlarının ihtiyaçlarını dahi son dönemde kısıtlamak ve hatta karşılayamamakta olduğumu biliyor olmaları ve ellerine havadan geçmiş, vadeliye yatırıp faizini yemekten başka bir şey yapmayacakları paradan bir kısım verip toparlanınca geri verirsin diyerek düşünceli bir davranış sergilemelerini beklemek çok toz pembe bir hayat görüşümün olduğunu anlamış oldum.
  • adam öldürmek gibi; ilk defa yapması oldukça zor olan ama daha sonra hiç acı çekmeden gerçekleştirilebilen bir eylem.

    peşin edit: hayır hiç adam öldürmedim

    peşin edit2: evet çok güzel borç isterim

    (bkz: profesyonel borç isteyici)
  • borç isteyen kişinin en sevimli halini başka türlü göremezsiniz. daha sonra o sevimli borçlunuz telefonlara çıkmaz, ailesinden biri mutlaka hasta olur. ama kurunun yanında yaşta yanmasın zamanında ödeme yapan çok nadir arkadaşlarım olmuştur.
  • cok zor bi hadise. hayatimda bi kez yaptim. yetti.

    universite ikinci siniftaydim* ve bir gun cebimde bozukluklarla toplasam bes lira vardı yaklasik. babami aradim. ben bi sey söyleyemeden; iki uc gune harçlık yatirabilecegini, harcligim yoksa az da olsa ayarlayacagini ekledi. ama ben; "bi bes liram var" diyemedim.

    o gün dusunuyorum. bes lirayla en iyi ihtimal iki gun okula nasil gidip gelirim, yol parasi, e eve gelirken yemek alsam hangini yapabilirim ki.

    amca ve dedegiller geldi aklima. sadece kan bagim var. iyice sogudum onlardan bi an. derken aklima halamin oglu geldi. emre abi askerdeyken babamlar harçlık yatırırlardı. halamlarin durumlari kötüydü o ara. destek cikmislardi bizimkiler.

    hem kac yasindaydi, işini gucu yerindeydi, esi de calisiyordu. sonra iki saat boyunca isterim/isteyemem; istesem ne derim diye dusunup durdum. aramaya karar verdim. askerlikteki babamin karsiliksiz desteginin hatrina borc verir umudum vardi. çok salaktim çünkü.

    neyse aradim ama nasil gerginim. biraz lafladiktan sonra;

    + emre abi bi sey diyecektim ben ama babamlara soyleme, ben biraz sıkıştım da, eğer size sikinti olmazsa yirmi lira borc verebilir misin? uc dort gune geri yatiririm sana, dedim midemde nasıl agri
    - hmm sey sebnemcim, ben bi yengenle konusayim, bi bakalim durumumuza ben seni ararim
    + tamam emre abi

    aramadi. ertesi gune kadar bekledim aramadi beni. mesaj da atmadi. biz sizi arayacağızcılar gibi aramadi beni hic. borc dedim lan, geri odemeli yani. o gun numarasini sildim. kendime o kadar kizdim ki, çok zor affettim kendimi.

    üc dört gün okula gitmedim, babamdan harclik gelesiye kadar yani. bi daha parasiz da kalsam, öyle takiliyordum. çünkü baskasindan bi sey istemekten daha kolaydi, paramin olmamasi. sonrasında özel ders buldum bir iki. bi daha 'bi bes lira'm olmasin diye. yetmediginde de kasiyerlik yaptim.

    kendi durumum ve parasizligimla dalga gecebildigim mertebeye ulasirken allah bana cok kiymetli dost göndermiş. öyle ki, donumun rengine kadar her bi seyimi -sadece ogrenciyken maddiyatimi anlatmazdim- bilir(di). maddi anlamda çok sıkıştığım iki dönemde de** birikmişinden ödünç verdi. ne gariptir ki, ne ben borç istedim ne de bizimkiler zamaninda ona destek oldular. kendiginden destek olmak istedi ve oldu lan.**

    dipin notu; tarihsel editlendi.
hesabın var mı? giriş yap