• şu güne değin bilim-kurgu ile arası pek iyi olmamış benim beğendiğim kitaptır. şartlandırma amaçlı kullanılan hipnopedya ise çok akıllıca, adeta adamlar şartlandırıyor ama çalışıyor lan dedim içimden. kendime de mi yapsam acaba diye düşünmedim değil.

    şöylesi de bir alıntı yapayım; ''... fakat değer, özel talepte yatmaz. bir değerin saygınlığı ve kıymeti, ona ulaşmaya çalışan kadar,o değerin kendisinde de yatar.'' al sana değer teorisi.
  • heavy metal tarihinin en iyi geri dönüşlerden biri olarak kabul edilen iron maiden albümü ve aynı zamanda albümün 3. şarkısının adı. öğrenci halimle gidip orjinal cd sini almıştım. akabinde de 8 saatlik bir otobüs yolculuğunda sadece bu albümü dinlemiştim arka arkaya. hey gidi fakir öğrencilik yılları..
  • civilization v'ın 9 temmuz itibariyle çıkmış expansion pack'ının ismi.
  • bilim kurgu değil , toplum mühendisliği türünde yazıldığını düşündüğüm kitap. inanması güç isabet becerisi( yapay döllenme, modern eugenics, köleliklerinden mutlu köleler, bir uyuşturucu olarak turizm ve seks vs vs) bizzat planlananın gerçekleşmesinden kaynaklanıyor olmalı. önsözündeki "politik ve ekonomik özgürlük kayboldukça cinsel özgürlük telafi olarak artma( aslında bence arttırılma) eğilimindedir" ("as political and economic freedom diminishes, sexual freedom tends compensatingly to increase") tespitinin önünde saygıyla eğiliyorum, kendini pek özgür sanan modern kölelerin diyarlarında net olarak gözlemlenebilir. ayrıca kitapta çocukların erken yaşta seksle tanıştırılması konusu da avrupa'da (örneğin almanyada tepki üzerine kaldırılıp isviçrede tekrar okullara giren) akıllara ziyan cinsel eğitim kitapları( içinde ebeveynlere pedofili tadında öneriler de mevcut) ya da sex box gibi uygulamalarla , planned parenthood gibi kuruluşların çabalarıyla hayata geçmiştir geçmektedir.
  • edebi olarak çok iyi olduğu söylenemez. kurgunun da çok karışık olduğu aşikar ama kitabı bu kadar değerli yapan çağının ne kadar ötesinde olduğu. fikir ve ileri görüşlülüğünün temelinin çok iyi olduğu bu kitabı kurgulamak da oldukça zor olmuş. çünkü aldous huxley şuandan o kadar uzağa bakıyor ki o dünyayı bütün hatlarıyla görmek imkansıza yakın. bu yüzden kafası oldukça karışmış olsa gerek bizimkini de kitabı okurken fazlasıyla karıştırdı.
    huxley'nin kitapta kurguladığı ahlak yapısına dünya hiç sahip olabilir mi bilmiyorum ama devlet yapısının bu hızla o hali alabileceğini görebilmek çok zor değil.
  • biraz geç oldu biliyorum ama, sonunda okumaya başladığım aldous huxley kitabı. elimdeki kopya baya bir eski olduğu için sıkıntılar yaşıyorum ingilizcem baya iyi olmasına rağmen. ayrıca 1984'ün önce kitabının sonra filminin büyük bir hayranı olarak huxley'in kitapta çizdiği distopyayı sürekli orwell'in kafasındaki gelecek ile karşılaştırma ihtiyacı hissediyor insan, her ne kadar iki yazar çok farklı yaklaşımlarda ve tahminlerde bulunmuş olsa da.
  • aldous huxley 'in 1932 yılındaki dünyaya bakarak böyle bir ütopya yaratmasında darwin’in ateşli savunucularından oldugu söylenen ünlü biyolog thomas henry huxley’in torunu, yine ünlü biyolog sir julian huxley’in kardeşi olmasının büyük etkisi olduguna inandığım etkileyici romanı.
    cesur yeni dünyada insanlar yapay yollarla dölleniyor, şişelerden çıkarılarak doguyor ve bir kast sistemi oluşturuyorlar. her sınıf kendi özel genetik koduyla yaratılıyor ve hepsine farklı isimler veriliyor ( alpha, beta, epsilon gibi) ve herbir grubun toplumda üstlenecegi görevler en bastan belirleniyor. anne, baba, aile sevgili gibi güçlü duygularla baglanılacak; istikrarsızlık ,tutku ve ya isyan yaratacak olgular hayatlarından çıkarılıyor. hiç bir birey yaşadıgı hayata isyan etmiyor. hepsi dogukları andan itibaren onlardan beklenen görevleri yerine getirmeye hipnopedya (uykuda eğitim) yoluyla şartlandırılıyorlar.
    hastalık yok, açlık yok, savaş yok, işçiler isyan etmiyor her gün mutlulukla hizmet edip somalarını alıp (uyuşturucu etkli bir tür ilaç ) gülümseyerek evlerine dönüyorlar.
    --- spoiler ---

    kitabın özellikle son bölümündeki john 'un insanların kastlara ayrılmasına, yaslanmamasına , tanrı kavramının yok olmasına, herkesin herkese ait olmasıyla yok olan aile kavramına isyan ederken denetçi ile arasında geçen konusma bence verilmek istenen mesajı oldukça açık bir şekilde belirtiyor.

    john (kitapdaki bir diğer adıyla vahşi) :
    ben keyif aramıyorum tanrıyı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum , iyilik istiyorum, günah istiyorum!
    denetçi mustafa mond:
    aslında siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz..

    --- spoiler ---
  • hüseyin batuhan'ın "bilim ve şarlatanlık" adlı ünlü kitabında (yky, 1993) "arslan yeni dünya" olarak anılır. bir tür "arslan asker şvayk" (belki de, arslan yürekli rişar) çeşitlemesi olsa gerek : brave > cesur > arslan.
  • yeni okuduğum kitap. iyi kitap. gerçi yazar distopik evrenini kurgularken detaylar konusunda bir nineteen eighty-four kadar başarılı değil, insan türleri, fiiller, mekânlar biraz çorba oluyor kafada. okuma keyfini az da olsa azaltmıyor değil bu durum. dikkatli okumak lâzım biraz.

    demolition man'de bu kitaba bir iki gönderme var sanki. gelecekteki sisteme ayak uydurmuş, ama değişiklik özlemi içindeki "lenina huxley" karakteri, kitaptaki "lenina crowne" karakterine ve yazar aldous huxley'e açık bir gönderme. filmdeki "ilkel" karakter "john spartan" da kitaptaki vahşi john'la benzerlik göstermekte. belki daha başka atıflar da vardır gözümden kaçan.

    filmin genelinde kitabı andıran yanlar da vardı zaten. had safhada endüstriyelleşme, yapay döllenme, sanal seks, uykuda öğretim, bozulması istenmeyen sürekli huzur vs.

    edit: imlâ
  • böyle güzel bir kitaba bu kadar kötü bir film çekilmemeliydi dedirtir.
hesabın var mı? giriş yap