• hollywood'taki tacizci halkasının patır patır ortaya döküldüğü şu günlerde içeri doğru sıçışını çok net hayal edebildiğim yönetmen.
  • adi cocuk tacizi konusunda ayukka cikan yonetmen.
  • gambitle ne alıp veremediğini anlayamadığım film yönetmeni şahıs.
  • hakkında açılan taciz davalarındaki suçları kabul edip mağdurlarla anlaşmaya başlayan yönetmen. bir daha büyük prodüksiyonları alamayacaktır. sapık herif.
  • tek kelime etmeden film setlerini bırakıp gitme gibi bir huyu varmış
  • bohemian rhapsody filminin yönetmenliğinden, çekimlerin bitmesine iki hafta kala kovulmuştur.

    https://www.hollywoodreporter.com/…et-chaos-1063977
  • (bkz: amy berg)'in post-production'da olan hollywood'da çocuk istismarı belgeseli çıktığında kendisiyle ilgili tecavüz iddiası da biraz aydınlanacak olan yönetmen.
  • 1965 yılında doğan ve kendisini evlat edinen yahudi bir aile tarafından büyütülen; süper kahraman sinemasına yaptığı büyük katkıyla her zaman severek anacağım isim. yabancılaşma ve dışlanma temalarını sıkça kullandığı filmleriyle genç yaşında kendisine iyi bir isim yapmış yönetmenlerden. hiç saklamadığı eşcinsel kimliği yüzünden karşılaştığı engelleri aşıp, bu “farklılığını” avantaja çevirebilmesi de onu parmakla gösterilecek biri yapıyor. aynı zamanda disleksi hastası, yani en basit tanımıyla öğrenme güçlüğü çeken biri olan yönetmen; azınlık olmanın, dışlanmanın ne demek olduğunu çok iyi özümsemesi ve çok iyi analiz ederek filmlerine yansıtmasıyla dikkat çekiyor.

    new york ve los angeles’ta sinema okullarında eğitim aldıktan sonra 1988 yılında, çocukluk arkadaşı ethan hawke’ın da oyuncu kadrosunda bulunduğu kısa filmiyle yönetmenlik kariyerine başlayan singer’ın ilk uzun metrajlı filmi 1993 tarihli “public access”. mükemmel bir uyum ve barış içinde yaşayan insanların barındığı bir amerikan kasabasında sorunun önce “ne”, sonra da “kim” olduğunu sorgulayan bir televizyoncunun yarattığı karmaşayı anlatan 250 bin dolar bütçeli film, vizyona girdiği tarihlerde ilgi çekmese de; singer’ın sonradan kazandığı şöhreti sayesinde geri dönüp izlenen başarılı bir ilk film.

    bryan singer’ın adını genç dahi yönetmenler arasına yazdıran film 1995 yılında gelen “the usual suspects” (olağan şüpheliler) oldu. on yılı aşkın yaşına rağmen hala imdb’nin en iyi filmleri listesinde üst sıralara tutunmayı başaran ve en iyi yardımcı erkek oyuncu ile en iyi senaryo oscar ödülleriyle taçlandırılan; “gerçek her zaman baktığınız son yerdedir” cümlesiyle tanıtılan filmde suç dahisi keyser söze’nin kim olduğunu bulmak için seyirci de filmdeki karakterler kadar uğraşıyor ve ipuçlarını çözmeye çalışırken muhteşem senaryo ve oyunculuklar eşliğinde filmin tadını çıkarıyordu.

    bryan singer’ın sör ianmckellen ile ilk işbirliği olan üçüncü filmi “apt pupil” 1998 yılında vizyona girdi. nazi olduğundan şüphelendiği komşusuna şantaj yapan bir gencin hikayesini anlatan film, bir stephen king uyarlamasıydı.

    sinemada çizgi roman uyarlamamalarının hükümdarlığını başlatan ve marvel’ın yıllar yılı uzak kaldığı sinemada da başarılı olabilecek karakterlere sahip olduğunu gözler önüne seren “x-men” serisi 2000 yılında vizyona giren ilk filmle başladı. zaten hali hazırda alt metninde eşcinsel okumalar yatan ve toplumsal analizlerinin gücüyle diğer marvel çizgi romanlarından ayrılan x-men için singer biçilmiş kaftandı. çocukluğundaki dışlanmışlığı ve kimlik bunalımını okuduğu çizgi romanlardaki karakterler ile özdeşleşerek atlatmaya çalışan bryan singer için en büyük sığınağın genetik “problem”leri yüzünden, doğuştan gelen bir “şanssızlık” ile mutant olan insanların toplumdan dışlanmaları üzerine yaşadıkları ve kimisinin kötülüğe ve intikam güdüsüne kendini teslim ederken; kimisinin kendilerini dışlayan topluma yine de, sırf yapabildikleri için, yardım etme ve entegre olma çabalarını konu alan bir çizgi roman serisinin olması şaşırtıcı olmasa gerek. iflah olmaz bir trekkie * olan bryan singer’ın bir hayalini gerçekleştirerek “özel yetenekliler okulu”nun başına patrick stewart’ı* getirmesi ve sör ianmckellen’a fikir ayrılıkları yüzünden charles xavier ile karşı karşıya gelen magneto rolünü vermesi ile şekillenen kadroda iki deneyimli ingiliz oyuncuya eşlik eden isimler de günümüzün en popüler oyuncuları arasında sayılabilirler: wolverine rolüyle yıldızlaşan hugh jackman, halle berry, james marsden, anna paquin ve famke janssen. 2003 yılında vizyona giren ve özellikle arka planındaki “dias irae”* ile etkisi zirve yapan açılış sekansıyla akıllara kazınan devam filmi “x2” ile en iyi çizgi roman uyarlamalarından birine imza atan singer, üçlemeyi tamamlayacağı son film için geri dönmeyince birçok hayran büyük tepki göstermişti. joss whedon’ın 2005 yılında yazdığı “astonishing x-men” çizgi roman serisindeki mutantlığın tedavisinin bulunması hikayesi üzerine kurgulanmış film bryan singer tarafından çekilseydi nasıl olurdu, merak etmemek elde değil. zira brett ratner’ın yönettiği “x-men: the last stand” serinin düşüşe geçtiği film olarak akıllara kazınmış durumda. sonrasında gelen “x-men origins: wolverine” filmini çekmek için de yapımcı şirket fox ile anlaşamayan singer’ın seriye dönüşü 2011 tarihli x-men: first class (x-men: birinci sınıf) ile oldu. x-men serisine itibarını iade eden filmin, singer’ın seriye yapımcı olarak geri geldiği ve hikayesinde büyük katkıları bulunduğu film olması bir tesadüf değil elbette.

    fakat bryan singer’ın x-men ile mükemmel uyuşan kimyası superman ile aynı sonuca ulaşamadı ve x3’ü yönetmek yerine warner bros. için “superman returns” (superman dönüyor, 2006) filmini yöneten singer’ın büyük bir hayal kırıklığı yaratmasına yol açtı. çocukluğunda superman çizgi romanlarını okumamasına rağmen ikisinin de aileleri olmadığı için clark kent ile kendini özdeşleştirdiğini, onun tüm olağanüstü gücüne rağmen dünyamızda bir mülteci olmasının çok ilgi çekici olduğunu ve projeyi bu yüzden kabul ettiğini söyleyen singer, j.j. abrams’ın yazdığı yeni orijin hikayesini reddederek richard donner’ın superman serisine devam etmeyi tercih etti. singer, ilk iki x-men filminde sağladığı büyük başarı sayesinde çıtayı çok yükseltse ve problemli karakterleri anlamakta hiç güçlük çekmese de; her şeyiyle mükemmel superman’i de aynı çizgiye çekmeye çalışınca (örneğin x-ray ışınlarını lois’i evde dikizlemek için kullanan yapayalnız bir superman gösterince) formül tutmadı ve çizgi roman uyarlamamalarının hollywood’un en çok iş yapan filmleri olduğu bir dönemde, büyük umutlarla vizyona girmesine ve singer’ı kevin spacey ile yeniden bir araya getirmesiyle de ilgi çekmesine rağmen, çizgi romanın hayranlarını mutlu edemedi ve gişede beklenen başarıyı yakalayamadı. oyuncu seçimleriyle daha en baştan büyük tepki çeken film, bir seri haline getirilmedi ve singer’ın superman macerası tek filmde son buldu.

    ikinci dünya savaşı’nda hitler’e suikast düzenlemeyi planlayan alman generallerin hikayesini anlatan “valkyrie” (operasyon valkyrie, 2008), çizgi roman dünyasından uzaklaşan singer’ın köklerine döndüğü bir film oldu ve başarılı bir gişe elde etti.

    televizyonla da arası iyi olan bryan singer, yürütücü yapımcısı olduğu “house, m.d.” dizisinin iki bölümünü yönetti. ingiliz asıllı diziden uyarlanan televizyon filmi “football wives”ı da çeken singer, benicio del toro’lu magnum gold reklamlarının da yapımcılığını üstlendi. bryan singer’ın yapım şirketi “bad hat harry productions”, adını yönetmenin en sevdiği film olan “jaws”tan alıyor.

    yöntemen, yazar ve yapımcı olarak birçok farklı işte başarıya ulaşmış ve geniş bir hayran kitlesine sahip bryan singer, herhangi bir filmle anıldığında derhal heyecan uyandıran bir isim olarak kariyerine son hızla devam ediyor. x-men days of future past ile tekrar ekibin başına geçişine sevinmeyen yoktur sanırım.
  • battlestar galactica'nın 2011'de bitmesi beklenen filmini çekecek insan. kariyerine şöyle bir bakınca insanın çocuğunuz zeki ama çalışmıyor diyesi geliyor. kendini bir verse ne filmler yapacak halbuse.
hesabın var mı? giriş yap