• şarkının son cümlesi ağlamak için yeterli neden teşkil ediyor ...
    "şarkılarda düşünmek seni bana getirmez ki...."
  • bu sabah yagmur var istanbulda
    gozlerim dolu dolu oluyor bilinmezlige
    anne sozu dinler gibi masum
    agladim bu sabah

    gunler dayanilmaz oldu
    senden uzak olunca
    martilar mahsun oldu
    onlar bile agladilar

    sarkilarda dusunmek seni bana getirmez ki..
  • kaç yaşındayım tam hatırlamıyorum ama hatırladığım en eski anımdır, dolayısıyla 4 veya 5 yaşında olduğumu tahmin ediyorum;

    müstakil evimizin soba yanan odasında babam küçük aynanın karşısında, sobanın üstündeki güğümden aldığı sıcak suyla sakal traşı oluyor. ben uyanmışım, annem kahvaltı hazırlıyor. tam anlamıyla mutluluk. hava yağmurlu, ve babamın büyük pillerle çalışan küçük radyosunda bu şarkı çalıyor. schaub lorenz siyah beyaz televizyonumuz var mı yok mu hatırlamıyorum. ama ne zaman havamda olsam o tablo geliyor aklıma.

    o zamandan bu zamana değişmeyen 2 şey var, biri babamın kullandığı traş bıçağı, hala aynı şekilde üretiliyor ve satılıyor, ikincisi bu şarkı. şarkıyı ne zaman dinlesem benzer hisler. çocukluk, mutluluk, huzur, özlem, hüzün.
  • istanbul'dan uzaksanız, bu şarkının melodisini dinlemeye başladığınız an düğüm düğüm olur boğazınız, içinizde anlatılamayan bir boşluk, bir hüzün perdesi oluverir aniden, yüreğinizin gizli odacıkları açılır birden çok özlediğinizi hatırlayıverirsiniz, hatıralar bir film şeridi gibi geçerken hafızanızdan, çoşkun bir duygu seli yaşatır size, iki damla yaş eşliğinde...
  • 2009 yılının ikinci ayının son günlerinde, sizler adına utanarak yazıyorum ki, bu parçanın "ele güne karşı yapayalnız" albümündeki solosu, tıpkı "güllerin içinden"deki sololar gibi, bir perdesiz gitar solosudur bas gitar değil, dolayısıyla o soloyu atan özkan uğur değil erkan oğur'dur (kuşkusuz bu durum özkan uğur'un parçadaki eşsiz bas eşliğinin değerini düşürmez). ah, bir de dinlemeyi öğrenseniz...

    ayrıca

    (bkz: bu sabah yağmur ve istanbul'da)

    *

    yıllar sonra gelen zorunlu ekleme : müziği plaklardan, kasetlerden dinleyerek değil de "youtube"daki klipleri izleyerek öğrenmeye çalışan gençlik için daha açık, daha anlaşılır yazmam gerektiğini görüyorum. bak güzel kardeşim, "bu sabah yağmur var istanbul'da" ile "güllerin içinden" adlı parçaların stüdyo kayıtlarındaki, yani "ele güne karşı yapayalnız" albümündeki sololarını erkan oğur perdesiz gitarla çalmıştır. gelgelelim erkan oğur, mazhar fuat özkan'ın verdiği her konsere yetişemeyeceği için, parçalar sahnede çalınırken söz konusu soloları özkan uğur perdesiz bas gitarıyla atar. anladikos?
  • şarkılarda düşünmek; seni, bana getirmez ki..

    sırf şu dize bile mfö'nün varlık sebebi olabilir.
    deler, yakar, yıkar geçer.
  • ne vakit sabahları yağmur yağsa bu şarkıyı açıyorum. acayip mutlu da olsam, üzüntüden geberiyor bile olsam bu şarkıyı açıyorum. sözleri bazen hiçbir anlam ifade etmiyor. bazen de oha aynı ben diyerek şaşırıyorum. şarkıyı dinleyecek fırsatım olmayınca ve etrafımda da kimse yoksa bağıra çağıra söylüyorum. birileri varsa yanımda içimden söylüyorum. tatile giderken de güneye giderken'i dinliyorum zaten. of ya. resmen hayat bana güzel bence.
  • "gunler dayanilmaz oldu senden uzak olunca"dan daha iyi bir dize var midir ki ozlemi bu kadar sade, bu kadar guzel anlatsin?
  • yağmurlu istanbul sabahlarında, bütün beyin özürlü dj'ler sözleşmiş gibi bu şarkıyı çaldıkları için (bkz: mal bulmuş mağrıbi), insan yağmurdan da, şehirden de, mfö'den de tiksinir. tabii bunda şarkının en ufak bir suçu yoktur.
  • ankaradaki ilk senelerinde yagmurlu gunlerde istanbulu anmak ve biraz olsun istanbul ozlemlerini gidermek icin iki istanbullunun ankaray duraklarinda bagira cagira soyledikleri sarkidir bu, buram buram huzun kokar
hesabın var mı? giriş yap