• ikinci dünya savaşı'nın müsebbibidir. abd'nin almanya'ya birinci dünya savaşı'ndaki tazminatlarını ödemesi için verdiği krediler kesilir, almanya'da sermaye diye bir şey kalmaz. mark, bugünün zimbabwe doları seviyesine iner. her ekonomik krizden sonra olduğu gibi halk muhafazakarlaşır ve ciddi bir milliyetçilik akımı peydah olur. gerçekten de arzın ve talebin olmadığı piyasayı canlandırmak için* bulunan tek çare kamu harcamalarının artırılmasıdır. almanya'nın harcama kalemi ise bellidir: silah.

    ne var ki almanya'nın silah sanayiine yaptığı bunca yatırım, bunca üretim diğer avrupa devletleri ve abd tarafından 1938 yılına kadar 'ne olacak canım adamlar ekonomilerini toparlamaya çalışıyor' olarak yorumlanacaktır. durum farkedildiğinde ise çok geçtir. gerçekten de alman ekonomisini canlandırmıştır bu hareket ama keşke o kadar ile kalsaydı.

    john maynard keynes, birinci dünya savaşı sonrası paris barış konferansı'nda itilaf devletleri'ni almanya'dan bu kadar yüklü, almanya ekonomisini yerle yeksan edecek bir tazminat istememeleri için ikna edememiş ve görüşmeler sonlanmadan görevini bırakırken 'almanya bunun öcünü alacaktır' demiştir. artık attı da tuttu mu, şakaysa hiç komik değil ciddiyse çok komik durumu mu oldu bilemeyeceğim, gerçekten de çok acı bir biçimde almış, dünyanın bir 50 senesini sikip atmıştır.
  • john moody: “hiç kimse, yeni bir çağda yaşadığımızın farkına varmadan, son 6 yılda iş ve finans dünyasına egemen olan manzarayı anlayamaz”
    1927

    abd başkanı herbert hoover: “biz amerikalılar tarih boyunca hiçbir halkın beceremediği bir şeyi, yoksullukla savaşı kazanmak üzereyiz”.
    6 kasım 1928

    31 aralık 1928: dow jones yılı 300 puandan kapatarak rekor kırıyor.

    irving fisher: “hisse fiyatları hep yüksek kalacakmış gibi görünen bir plato düzeyine ulaşmıştır”.
    1929 eylül

    3 eylül 1929: dow jones endeksi 381.17 seviyesine yükseliyor.

    fisher: “gerçek kağıtlar üzerinde bir enflasyon ve spekülasyon söz konusu değil. hükümet yarın piyasaya müdahale etmeyi düşünüyor”
    23 ekim 1929

    24 ekim 1929 (kara perşembe): dow jones %17 değer kaybediyor. işlem miktarı ise 12.9 milyon adet.

    abd ticaret bakanı: “küçük bir panik yaşanmıştır. bu panik, sistemin özünden değil, bazı teknik nedenlerden kaynaklanmaktadır. en geç yarın, durum düzelecek”
    24 ekim 1929

    charles mitchell(dönemin en ünlü bankeri): “hisse senedi piyasası refah fırtınasını işaret eden bir rüzgargülü gibi, piyasada hiçbir sorun yok”. mitchell önderliğindeki bankalar piyasaya müdahale etme kararı alıyor.

    new york times: “ülkenin en büyük bankalarının müdahale etme kararıyla birlikte panikten geri dönüş başlamıştır. mali çevreler bugün oldukça rahatladılar”
    26 ekim 1929

    28 ekim 1929: dow jones endeksi yüzde 13 düşüyor.

    29 ekim 1929: endeks yüzde 12 düşüyor.16. 4 milyon işlem miktarı 1969 yılına kadar kırılamayacaktır.

    winston churchill: “penceremin altında bir adam kendini beşinci kattan aşağı bıraktı ve parçalara ayrıldı; bu olay büyük bir heyecana neden oldu ve itfaiye ekibi geldi”
    1929 ekim

    sonrası malum. çöken reel sektör, tarihi bir işsizlik seviyesi ve 2. dünya savaşına gidecek yolu açan siyasi gelişmeler.

    j.k. galbraith : “böyle bir çöküş ve ekonomik kriz bugün de mümkün. özellikle devlet adamları endişelenecek bir şey yok, duruma hakimiz dedikleri zaman”

    son söz: tarihten aldığımız ders şudur; insanlar tarihten ders almıyorlar
    hegel
  • bunun bir benzeri de, 2009-2020 yılları arasında yaşanacaktır*.
  • keynesin buhrandan nasıl çıkılacağına yönelik teorisi (kimse harcama yapamıyorsa, o zaman devlet yapsın) dönemin başkanı roosevelt tarafından son derece kolay bir çözüm olarak değerlendirilmiş ve tabiri caizse aşağılanmıştır. ancak, amerika ve avrupa buhrandan aynen bu şekilde çıkmıştır, yani ikinci dünya savaşı hazırlıkları sırasında delicesine devlet harcaması yaparak.
  • 1929 başlarında borsa yükselmekte ve iyi günler hiç bitmeyecekmiş gibi görünmekteydi. bazı yorumcular bir çökmenin olacağını söyleseler de yatırımcıların çoğu optimistti. işsizlik azdı ve fiyatlar sabitti.
    sadece bir sene sonra dünya tamamen değişti. ekim 1929'da gerçekleşen çöküş new york piyasasını altüst eder. eylül 1929'da 381'lerde olan the dow* temmuz 1932'de 41'lere kadar düştü. işsizlik daha önce dünya ekonomisinin görmediği kadar arttı. 1933 itibariyle amerikada her 4 işçiden biri işsizdi. amerika ve diğer endüstrileşmiş ülkeler hala aynı binalara, fabrikalara ve içgücüne sahiptiler ama bunların çoğu boştaydı. bu 1930'lu dönemler genel olarak great depression dönemi olarak adlandırmaktadır.
    bu felaketin ardından makro ekonomi doğdu. ekonomi biliminin doğumu adam smith ve the wealth of nations ile özdeşleştirilse de makro ekonominin ekonominin bir başka kolu olarak doğumu 1936'da john maynard keynesin "the great theory of employment, interes and prices"ının basımı ile oldu. keynes'ten önce ekonomiciler ekonomiyi bir bütün olarak inceleyip para ve fiyatlar hakkında incelemeler yapmışlardı fakat makro ekonomi ve "ekonomiler neden depresyonlar yaşar? neden üretim ve istihdam zamanla azalıp artar?.." gibi soruların cevaplarını aramaya yönelik yaklaşımlar keynes'le başlar.
    makro ekonomi dışında bugünün hükümet tedbirleri ve programları hep 1930'ların tecrübelerinden doğmuştur. muhtemelen en önemli şey hükümetlerin bir daha depresyon olmaması konusunda kendilerini sorumlu kılmış olmaları.
    depresyonun ikinci mirası ise sosyal sigortalar programı oldu. bu program vergilerle kendisini destekleyen ve bundan kar etmeyi uman bireylerin dışında bütün ekonomiyi de etkilemektedir.
    üçüncü miras ise bankadaki mevduatların temin altına alınması oldu. 1930'larda binlerce banka panik içinde paralarını çekmeye çalışan yatırımcılar yüzünden kapılarını kapatmak zorunda kaldı. bugün hükümet bankalar batsa bile yatırılmış paraları karşılamaktadır. bu bir anlamda finansal istikrarı sağlayacaktır. bu istikrarın önemi ise 1990'ların sonunda (1997'de) asya'da başlayan ve sonra dünyaya yayılan ekonomik krizde daha iyi anlaşılmıştır.
  • kendisinden evvelki tüm mali sistemleri temelden sarsan büyüklükte ve dünyanın her ülkesinde hissedilen ekonomik bunalımdır. türkiye'de de cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte benimsenmeye çalışılan liberal ekomomik çalışmaların başarısız olmasında etkili olan bunalımdır. zira t.c. daha sonraki yıllarda devletçi ekonomik politika uygulamasına girişmiştir.1933 yılından itibaren 5 yıllık sanayi kalkınma planları uygulamasına geçilmiştir.

    peki bu 1929 dünya ekonomik bunalımın kökeni neredeydi? bu kadar etkili olmasının sebebi neydi?

    20. yy'ın başlarında a.b.d. maddi menfaatlere hizmet eden birçok merkez bankacılığı sistemini hayata geçirdi ve kaldırdı.o sıralarda bankacılık ve iş dünyasının önde gelen aileleri: rockefeller, morgan, warburg ve rothschild aileleriydi.1900'lü yılların başlarında bu aileler bir kez daha, yeni bir merkez bankasının kurulması için kanun çıkmasını istediler.ama biliyorlardı ki hem hükümet hem de halk, bu kurumlardan usanmıştı.bu yüzden kamuoyunu yönlendirmek için bir hadise yaratmaya ihtiyaç duydular.herkesin bir finans otoritesi olarak gördüğü j.p. morgan,güçlü nüfuzunu kullanarak, new york'ta çok ünlü bir bankanın iflas ettiği,battığı söylentilerini yaydı.bunun, diğer bankaları da etkileyecek bir histeri krizine neden olacağını biliyordu. nitekim oldu da. 1907 krizi.

    insanlar, birikimlerini kaybetme korkusuyla bütün paralarını çekmeye başladı.
    haliyle bankalar borçlarını tahsil etmek zorunda kaldı, borç alanlar ödeyebilmek için mallarını sattılar,ve sonuç olarak bir çok iflas,satış ve kargaşa meydana geldi. birkaç yıl sonra, parçaları yerlerine oturtan fredrik allen, lıfe dergisinde şunları yazdı. "morgan hisseleri kazanç sağladı... 1907 krizini hızlandırmak için onu kurnazca yönettiler."tezgahtan habersiz parlamento, "1907 krizi"hakkında ve banka kartelleriyle sıkı ilişkiler içinde bulunan ki daha sonra bir evlilikle de rockefeller ailesine katılan senatör nelson aldrich başkanlığında bir araştırma başlattı. aldrich'in komisyonu 1907 tarihindeki krizin tekrar yaşanmaması için,bir merkez bankası'nın kurulmasını önerdi.bu tam da uluslararası bankerlerin,planlarını uygulamak için ihtiyaç duydukları şeydi.1910'da, j.p. morgan'ın georgia sahili jekyll adası'ndaki konutunda bir toplantı yapıldı.burası, "federal rezerv kanunu" diye adlandırılan akdin imzalandığı yerdi. kanun bankerler tarafından yazılmıştı,hukukçular tarafından değil.görüşme hükümetten ve kamuoyundan o kadar gizliydi ki,katılan yaklaşık 10 kişi birbirlerine hitaben kullandıkları isimlerini sakladılar.akdi imzaladıktan sonra, siyasi arenadaki adamları senatör nelson aldrich'e verdiler ki o da bunu parlamentodan geçirdi.1913 yılında, bankerlerin de şiddetli desteği ile woodrow wilson başkan seçildi ve seçimlerdeki desteğin karşılığı olarak da"federal rezerv kanunu"nu imzalamayı kabul etti.noel'den iki gün önce, birçok milletvekili evlerinde aileleriyle birlikteyken,"federal rezerv kanunu" oylandı, ve wilson bunu yasa haline getirdi.

    kongre üyesi louis mcfadden da asıl gerçeği, tasarı kanunlaştıktan sonra söylemiştir: "burada bir dünya bankası sistemi kuruluyor, uluslararası bankerler tarafından kontrol edilen bir merkez.beraber hareket edip kendi ihtirasları için dünyayı köleleştiriyorlar. devlet, federal banka tarafından gasp ediliyor."

    örneğin, 1914-1919 yılları arasında federal banka piyasaya para arzını neredeyse %100 arttırdı. küçük bankalara büyük borçlar verildi. sonra 1920 yılında, federal banka büyük miktarda parayı piyasadan geri çekti, dolayısıyla kredi veren bankalar büyük miktarda borcu geri istedi, ve tıpkı 1907'deki gibi bankalara hücum,batık ve iflas yaşandı.

    federal rezerv sistemi dışında kalan 5400 rakip banka iflas etti. tekel iyice bu bir grup uluslararası bankerin eline geçti. halbuki 1920'deki kriz sadece ısınma turuydu. 1921-1929 yılları arası federal banka para arzını yine yükseltti.halka ve bankalara yine büyük borçlar verdi.o sırada borsada marj kredisi denen yeni bir kredi tipi vardı. basitçe, bir yatırımcı bir hisse senedine değerinin sadece %10'unu ödeyip ona sahip oluyordu, kalan %90'ı için broker'a borçlanılıyordu.bir başka deyişle, bir kişi $1000 dolarlık hisseyi $100 dolar ile alabiliyordu.

    bu yöntem 1920'lerde çok popülerdi. sanki herkes borsada para kazanmaya başlamıştı.ama bu kredi tipinin bir handikabı vardı.parayı her an geri isteyebilirlerdi,ve 24 saat içinde ödemek zorundaydınız. buna “marj çağrısı” denirdi ve marj çağrısı sonucunda genellikle,borca girerek aldığınız hisseyi satmak zorunda kalırdınız.ekim 1929'dan birkaç ay önce,j.d. rockefeller, bernhard barack ve diğer simsarlar sessizce borsadan çekildi,ve 24 ekim 1929'da, marj kredisi vermiş new york'lu finansçılar alelacele paralarını geri istemeye başladılar.bu borsada inanılmaz büyük bir tasfiye satışına neden oldu,çünkü herkes faizlerden korkarak marj borçlarını ödemek istiyordu. bu da bankalara akın başlattı ve sonuç olarak 16.000'in üzerinde banka iflas etti,ve aralarında anlaşan uluslararası bankerler rakip bankaları ucuza satın almakla kalmadı,aynı zamanda koca şirketleri de üç beş kuruşa satın aldılar.bu amerikan tarihindeki en büyük soygundu.ama burada bitmedi.federal banka para arzını arttırıp bu ekonomik çöküşe son vereceğine,hiçbir şey yapmadı ve insanlık tarihinin en büyük buhranına ön ayak oldu.
  • (bkz: amerika hapşırırsa dünya nezle olur)

    kriz her ne kadar abd'de başlasa da, dünya ekonomisi ikinci dünya savaşının sonuna kadar kendine gelememiştir. (komplo teorisi sevenler derneğine göre, zaten 2. dünya savaşı sırf bu bunalımdan sıyrılabilmek için başlatılmıştır). krizin avrupa için külfeti hem ekonomik, hem siyasi hem de insani açıdan ağır olmuştur.

    avusturya: yeryüzünün ensesi en kalın ailelerden biri olan rothschild ailesinin 1855 yılında kurduğu kreditanstalt bankası -ki avusturya'nın en büyük bankasıdır- kapanmıştır. 1931

    almanya: kanımca krizden en büyük darbeyi yiyen ülke olmuştur. amerika, alman markına verdiği desteği çektiği için ülkeden büyük bir sermaye kaçısı başlar. rivayet edilir ki, 6 ayda ülkeden çıkan para miktarı 1 milyar marktır. danat bank 1932'de iflas bayrağını açar. işsiz genç ordusu, umutsuzluk içinde nazi partisi saflarına katılmaya başlar.

    ingiltere: 1931 yılında ingiltere merkez bankası (boe) sterlin'in değerini yüzde 40 düşürür. george orwell ingiltere'nin durmunu özetler: "sokaktaki insanın ekmek bulma şansı, bir uçak sahibi olma şansına eşitti"

    fransa: işsiz sayısı 1931'de 400 bin iken, 1934 yılında 3 milyon 250 bine yükselmiştir. sosyal yardım kurumları insanları aç bırakmamak için çırpınmaktadır.

    brezilya: brezilyalılar artık kahvelerini satamadıkları için, kahveler tren lokomotiflerinde kömür niyetine kullanılmaya başlanmıştır.

    küba: küba'nın toplam ihracatının yüzde 80'inin oluşturan şeker ihracatı, 375 milyon dolardan 90 milyon dolara düşmüştür.

    sovyetler birliği: bak işte burası ilginç. krizden etkilenmeyen tek ülkedir.(valla tam tez konusu)

    bir de türkiye'ye etkisi var ki, o da iki kelimeyle geçiştirilemez elbet.
  • amerikan ekonomisinin 30larda yaşadığı mega buhran, bütün hisse senetlerinin bir gecede tuvalet kağıdına dönmesi, paranın alım gücünün yokolması, ambarların siloların dolup taşması, acaip arza karşılık ççoooook çok az talep oluşması sendromu, the stop of the alışveriş...
  • yaşanan küresel krizlerin en büyüğü. etkileri düşünüldüğünde gerçek anlamda eşi benzeri görülemeyecek büyüklükte olduğu anlaşılır.

    1. dünya savaşı sonrası, amerika borsasında işlem gören irili ufaklı holdingler, zorluklar nedeniyle birleşmek zorunda kalmışlar, tekelleşmeye gitmişlerdir, holding sayıları 200'e kadar düşmüştür, haliyle herhangi birinin batması demek, hepsinin büyük çaplı etkilenmesi demekti.

    ayrıca, bu krize kadar amerikan ekonomisi yaklaşık 10 yıl boyunca, sürekli büyüdü ve değer kazandı, ama bu denli sert ve ani düşüşü hiç bir ekonomist zamanında görememiş olsa gerek ki, dünya tarihinin en acı ekonomik kriz tecrübesi patlak verdi.

    amerika tarihinin en cenabet 10 yılını geçirmiş sanırım bu kriz öncesi ve sonrasında, şöyle ki; değer kazanan amerikan borsası, insanların da refah düzeylerini son derece artırmış, yatırımlar artmış. florida adeta gayrimenkul yatırım merkezi haline gelmiş, sıcak iklimi dolayısıyla insanlar, buranın gelecekte turizm cenneti olacağını düşünmüş, gelecekte aşırı değerleneceğini düşünerek bol bol yatırım yapmışlardır, fakat bu nasıl bir cenabetlikse, neredeyse 200-300 yılda bir görülebilecek bir kasırga florida'yı vurmuş, haliyle florida'daki gayrimenkullerin değeri neredeyse sıfıra inmiştir. zaten bu olay amerika'nın şansının döndüğüne işaret eder, yaklaşık 1 sene sonra da büyük buhran başlamış, etkisi 10 yıla yakın sürmüştür.

    bu krizi ilk atlatan ülke de almanya olmuştur. 1929 krizi neticesinde 1933 yılında hükümet el değiştirmiş, seçimi kazanan adolph hitler olmuştur, tabi o sırada alman ekonomisindeki mali yapının bozukluğu ve basiretsizliği nedeniyle seçilmiş, ekonomide'de başarılı olmuştur. kriz sebebiyle hemen hemen bütün dünya'da dış ticaret iflas ettiği için, almanya dış ticaret politikasında takas yolunu izlemiş, böylece dış ticaret hacmini kriz ortamında genişletebilmiştir. yatırımlarının çoğunu silahlanma üzerine kurmuş, işsizliği azaltmış ve en sonunda da 2. dünya savaşını başlatmıştır malesef.

    krizin etkileri ve doğurduğu sonuçlar ne kadar yazsak bitmez, gerek sosyal yapıda, gerek devlet yapısında, gerek ekonomik yapıda, hemen hemen her alanda derinden hissettirmiş kendini.
  • keynesin bu bunalima sundugu cozum olan talebin devlet tarafindan kamu harcamalariyla canlandirilmasi "cukur kaz doldur" ve "bos durma bosa calis" sloganlariyla da ifade edilmistir. keynes ayrica issizligin azaltilmasi icin enflasyonun goze alinmasini ve tam aksine enflasyonu dusurmek icin issizligin goze alinmasi gerektigini soylemistir. ama 1970 lerde olan stagflasyon krizinde issizlik ve enflasyonun bir arada yasanmasi keynesyen cozumleri yetersiz kilmistir.
hesabın var mı? giriş yap