• bıçakla kesilecek en küçük dilim ekmeği de ikiye bölebilecek makinelerin yapıldığı dönem.
  • adam smith'in bahsettigi gorunmez elin pandik atmasi sonucu olusmus krizdir. hoover, serbest ekonominin krizi baslattigi gibi bitirecegine inanmistir ama yanilmistir.f. roosevelt'in onculugunde devletin serbest piyasa ekonomisine el atmasiyla krizden cikilmistir.
  • lüks düşünecek zamanlar değildi:
    http://i.imgur.com/qrwlj.jpg
  • büyük buhran gelişmiş ülkelerde başlayıp gelişmekte olan ülkelere yayılan beynelmilel bir olaydır. sanayileşmiş ülkelerin talebinin azalması ve dünya üzerindeki pazarlarda hammadde fiyatlarının düşmesi amerika, afrika ve asya'da pek çok ülkenin ekonomisini çökertmiştir. bu ekonomik çökme beraberinde siyasal iktidarsızlığı da getirmiştir. demokrasinin bu karmaşayla baş edememesi diktatör olarak adlandırılan liderlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. örneğin en fazla bilinen diktatörlerden olan hitler'in gücünün artmasının arkasında yine bu ekonomik kaos vardır. sanayileşmiş ülkeler bu ithalata engel koyarak çok ciddi bir politika hatası yapmışardı, çünkü asıl amaçları vatandaşlara iş istihdamı sağlamak olduğu halde dolaylı yoldan işsizliğin artmasına sebep oldular. bütün ülkeler aynı hatalı yola başvurunca da ülkeler arasındaki ekonomik bağlar koptu ve işsizlik tavan yaptı.

    büyük buhran makroekonominin ortaya çıkmasındaki en büyük etkendir. bu olgunun ilk mantıklı açıklamasını yapan kişi keynes'tir. keynes; bu kaosun oluşmasının en önemli faktörü olarak yatırımcıların güvenindeki devamsızlığı öngörmüştür. bir kuşak sonra da friedman ve schwartz amerika'da uygulanan daraltıcı politikayı açıklamışlardır. friedman 1930'larda olan banka iflaslarını önleyemeyen para politikalarının felaket niteliğinde bir çöküntüye dönüşmesinin nedeni olduğunu söylemiştir.

    bir diğer açıklama da son dönemlerde temin'den gelmiştir. temin; birinci dünya savaşı'nın ertelenmiş sonucu olarak görür büyük buhranı. çünkü savaş tazminatları avrupa'daki çoğu ülkeyi ekonomik açıdan güçsüz bırakmıştı. bu da buhranın olmasında büyük bir etkendi.

    büyük buhranla ilgili bir çok açıklama yapılmış olmasına rağmen kabul görülen net bir açıklama yoktur.

    türkiye'nin büyük buhrandaki ekonomik durumuna bakacak olursak da; kurtuluş savaşı'ndan sonra türkiye milli geliri hızlı bir şekilde artmıştır. bu artışta yarı yarıya bir oranla tarımın etkisi vardır. bu sırada buhranla birlikte gözlemlenen deflasyon, nominal milli gelirde azalışa yol açmış gibi görünse de gerçekte bir azalma olmamış, aksine artış sürmüştür. bunun nedeni ise türkiye ekonomisinin sanayiden çok daha fazla tarıma dayanıyor olmasıdır.

    not: d k a'ya teşekkürler.
  • ikinci dünya savaşı'nın müsebbibidir. abd'nin almanya'ya birinci dünya savaşı'ndaki tazminatlarını ödemesi için verdiği krediler kesilir, almanya'da sermaye diye bir şey kalmaz. mark, bugünün zimbabwe doları seviyesine iner. her ekonomik krizden sonra olduğu gibi halk muhafazakarlaşır ve ciddi bir milliyetçilik akımı peydah olur. gerçekten de arzın ve talebin olmadığı piyasayı canlandırmak için* bulunan tek çare kamu harcamalarının artırılmasıdır. almanya'nın harcama kalemi ise bellidir: silah.

    ne var ki almanya'nın silah sanayiine yaptığı bunca yatırım, bunca üretim diğer avrupa devletleri ve abd tarafından 1938 yılına kadar 'ne olacak canım adamlar ekonomilerini toparlamaya çalışıyor' olarak yorumlanacaktır. durum farkedildiğinde ise çok geçtir. gerçekten de alman ekonomisini canlandırmıştır bu hareket ama keşke o kadar ile kalsaydı.

    john maynard keynes, birinci dünya savaşı sonrası paris barış konferansı'nda itilaf devletleri'ni almanya'dan bu kadar yüklü, almanya ekonomisini yerle yeksan edecek bir tazminat istememeleri için ikna edememiş ve görüşmeler sonlanmadan görevini bırakırken 'almanya bunun öcünü alacaktır' demiştir. artık attı da tuttu mu, şakaysa hiç komik değil ciddiyse çok komik durumu mu oldu bilemeyeceğim, gerçekten de çok acı bir biçimde almış, dünyanın bir 50 senesini sikip atmıştır.
  • 1920'lerin sonunda başlayan uzun süre devam eden ve sadece amerikanın değil dolaylı yollarla bütün dünyanın derinden etkilendiği ekonomik krizdir. aslında 20'li yılların başında amerika ekonomisiyle, sosyal hayatıyla ve edebiyatıyla büyük değişim ve gelişim yaşamıştır. hatta bu dönem "kükreyen yirmiler" olarak anılır. bu dönemde insanlar gazete okuma alışkanlığı kazandı ve the new york times dönemin en prestijli gazetesi oldu. henry ford seri üretime geçerek bir yıl içinde, ülkedeki araba sayısını 1 milyondan yaklaşık 30 milyona çıkardı. aslında bu gelişmelere bakıldığında harika bir dönem gibi gözüküyor amerika için. ama gidişat olumlu gibi gözüksede ülke ekonomisinin temelleri çok sakat bir zemin üzerinde oturtulmuştu. en sonunda çöktü ve kriz meydana geldi. sebepleri ise;

    -gelir dağılımının adaletsizliği,
    -büyük şirketlerin mali durumlarındaki dengesizlik,
    -dış ödemeler dengesizliği,

    olarak gruplandırılabilir. detaylara indikçe çoğaltılabilir bile. bu gibi nedenlerden dolayı kara perşembe olarak anılan 24 ekim 1924'de borsa dibe vurdu. bu süreçte 5000 civarı banka battı, insanların mal varlığı yok oldu. şu fotoğrafta insanların hayatta kalabilmek için en değersiz eşyalarını bile satmaya çalıştığı görülebilir.

    http://imgim.com/1789incil4310076.jpg

    sonuçları sadece ekonomik değil, psikolojik anlamda da çok büyük yıkım yaratmıştır.
  • kendi ruhsal durumum için kullandığım, bu aralar ağzımdan düşürmediğim tanımlama. üstelik benim buhranım hem ekonomik, hem de ruhsal.

    (bkz: great great depression)
  • kendisinden evvelki tüm mali sistemleri temelden sarsan büyüklükte ve dünyanın her ülkesinde hissedilen ekonomik bunalımdır. türkiye'de de cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte benimsenmeye çalışılan liberal ekomomik çalışmaların başarısız olmasında etkili olan bunalımdır. zira t.c. daha sonraki yıllarda devletçi ekonomik politika uygulamasına girişmiştir.1933 yılından itibaren 5 yıllık sanayi kalkınma planları uygulamasına geçilmiştir.

    peki bu 1929 dünya ekonomik bunalımın kökeni neredeydi? bu kadar etkili olmasının sebebi neydi?

    20. yy'ın başlarında a.b.d. maddi menfaatlere hizmet eden birçok merkez bankacılığı sistemini hayata geçirdi ve kaldırdı.o sıralarda bankacılık ve iş dünyasının önde gelen aileleri: rockefeller, morgan, warburg ve rothschild aileleriydi.1900'lü yılların başlarında bu aileler bir kez daha, yeni bir merkez bankasının kurulması için kanun çıkmasını istediler.ama biliyorlardı ki hem hükümet hem de halk, bu kurumlardan usanmıştı.bu yüzden kamuoyunu yönlendirmek için bir hadise yaratmaya ihtiyaç duydular.herkesin bir finans otoritesi olarak gördüğü j.p. morgan,güçlü nüfuzunu kullanarak, new york'ta çok ünlü bir bankanın iflas ettiği,battığı söylentilerini yaydı.bunun, diğer bankaları da etkileyecek bir histeri krizine neden olacağını biliyordu. nitekim oldu da. 1907 krizi.

    insanlar, birikimlerini kaybetme korkusuyla bütün paralarını çekmeye başladı.
    haliyle bankalar borçlarını tahsil etmek zorunda kaldı, borç alanlar ödeyebilmek için mallarını sattılar,ve sonuç olarak bir çok iflas,satış ve kargaşa meydana geldi. birkaç yıl sonra, parçaları yerlerine oturtan fredrik allen, lıfe dergisinde şunları yazdı. "morgan hisseleri kazanç sağladı... 1907 krizini hızlandırmak için onu kurnazca yönettiler."tezgahtan habersiz parlamento, "1907 krizi"hakkında ve banka kartelleriyle sıkı ilişkiler içinde bulunan ki daha sonra bir evlilikle de rockefeller ailesine katılan senatör nelson aldrich başkanlığında bir araştırma başlattı. aldrich'in komisyonu 1907 tarihindeki krizin tekrar yaşanmaması için,bir merkez bankası'nın kurulmasını önerdi.bu tam da uluslararası bankerlerin,planlarını uygulamak için ihtiyaç duydukları şeydi.1910'da, j.p. morgan'ın georgia sahili jekyll adası'ndaki konutunda bir toplantı yapıldı.burası, "federal rezerv kanunu" diye adlandırılan akdin imzalandığı yerdi. kanun bankerler tarafından yazılmıştı,hukukçular tarafından değil.görüşme hükümetten ve kamuoyundan o kadar gizliydi ki,katılan yaklaşık 10 kişi birbirlerine hitaben kullandıkları isimlerini sakladılar.akdi imzaladıktan sonra, siyasi arenadaki adamları senatör nelson aldrich'e verdiler ki o da bunu parlamentodan geçirdi.1913 yılında, bankerlerin de şiddetli desteği ile woodrow wilson başkan seçildi ve seçimlerdeki desteğin karşılığı olarak da"federal rezerv kanunu"nu imzalamayı kabul etti.noel'den iki gün önce, birçok milletvekili evlerinde aileleriyle birlikteyken,"federal rezerv kanunu" oylandı, ve wilson bunu yasa haline getirdi.

    kongre üyesi louis mcfadden da asıl gerçeği, tasarı kanunlaştıktan sonra söylemiştir: "burada bir dünya bankası sistemi kuruluyor, uluslararası bankerler tarafından kontrol edilen bir merkez.beraber hareket edip kendi ihtirasları için dünyayı köleleştiriyorlar. devlet, federal banka tarafından gasp ediliyor."

    örneğin, 1914-1919 yılları arasında federal banka piyasaya para arzını neredeyse %100 arttırdı. küçük bankalara büyük borçlar verildi. sonra 1920 yılında, federal banka büyük miktarda parayı piyasadan geri çekti, dolayısıyla kredi veren bankalar büyük miktarda borcu geri istedi, ve tıpkı 1907'deki gibi bankalara hücum,batık ve iflas yaşandı.

    federal rezerv sistemi dışında kalan 5400 rakip banka iflas etti. tekel iyice bu bir grup uluslararası bankerin eline geçti. halbuki 1920'deki kriz sadece ısınma turuydu. 1921-1929 yılları arası federal banka para arzını yine yükseltti.halka ve bankalara yine büyük borçlar verdi.o sırada borsada marj kredisi denen yeni bir kredi tipi vardı. basitçe, bir yatırımcı bir hisse senedine değerinin sadece %10'unu ödeyip ona sahip oluyordu, kalan %90'ı için broker'a borçlanılıyordu.bir başka deyişle, bir kişi $1000 dolarlık hisseyi $100 dolar ile alabiliyordu.

    bu yöntem 1920'lerde çok popülerdi. sanki herkes borsada para kazanmaya başlamıştı.ama bu kredi tipinin bir handikabı vardı.parayı her an geri isteyebilirlerdi,ve 24 saat içinde ödemek zorundaydınız. buna “marj çağrısı” denirdi ve marj çağrısı sonucunda genellikle,borca girerek aldığınız hisseyi satmak zorunda kalırdınız.ekim 1929'dan birkaç ay önce,j.d. rockefeller, bernhard barack ve diğer simsarlar sessizce borsadan çekildi,ve 24 ekim 1929'da, marj kredisi vermiş new york'lu finansçılar alelacele paralarını geri istemeye başladılar.bu borsada inanılmaz büyük bir tasfiye satışına neden oldu,çünkü herkes faizlerden korkarak marj borçlarını ödemek istiyordu. bu da bankalara akın başlattı ve sonuç olarak 16.000'in üzerinde banka iflas etti,ve aralarında anlaşan uluslararası bankerler rakip bankaları ucuza satın almakla kalmadı,aynı zamanda koca şirketleri de üç beş kuruşa satın aldılar.bu amerikan tarihindeki en büyük soygundu.ama burada bitmedi.federal banka para arzını arttırıp bu ekonomik çöküşe son vereceğine,hiçbir şey yapmadı ve insanlık tarihinin en büyük buhranına ön ayak oldu.
  • yaşanan küresel krizlerin en büyüğü. etkileri düşünüldüğünde gerçek anlamda eşi benzeri görülemeyecek büyüklükte olduğu anlaşılır.

    1. dünya savaşı sonrası, amerika borsasında işlem gören irili ufaklı holdingler, zorluklar nedeniyle birleşmek zorunda kalmışlar, tekelleşmeye gitmişlerdir, holding sayıları 200'e kadar düşmüştür, haliyle herhangi birinin batması demek, hepsinin büyük çaplı etkilenmesi demekti.

    ayrıca, bu krize kadar amerikan ekonomisi yaklaşık 10 yıl boyunca, sürekli büyüdü ve değer kazandı, ama bu denli sert ve ani düşüşü hiç bir ekonomist zamanında görememiş olsa gerek ki, dünya tarihinin en acı ekonomik kriz tecrübesi patlak verdi.

    amerika tarihinin en cenabet 10 yılını geçirmiş sanırım bu kriz öncesi ve sonrasında, şöyle ki; değer kazanan amerikan borsası, insanların da refah düzeylerini son derece artırmış, yatırımlar artmış. florida adeta gayrimenkul yatırım merkezi haline gelmiş, sıcak iklimi dolayısıyla insanlar, buranın gelecekte turizm cenneti olacağını düşünmüş, gelecekte aşırı değerleneceğini düşünerek bol bol yatırım yapmışlardır, fakat bu nasıl bir cenabetlikse, neredeyse 200-300 yılda bir görülebilecek bir kasırga florida'yı vurmuş, haliyle florida'daki gayrimenkullerin değeri neredeyse sıfıra inmiştir. zaten bu olay amerika'nın şansının döndüğüne işaret eder, yaklaşık 1 sene sonra da büyük buhran başlamış, etkisi 10 yıla yakın sürmüştür.

    bu krizi ilk atlatan ülke de almanya olmuştur. 1929 krizi neticesinde 1933 yılında hükümet el değiştirmiş, seçimi kazanan adolph hitler olmuştur, tabi o sırada alman ekonomisindeki mali yapının bozukluğu ve basiretsizliği nedeniyle seçilmiş, ekonomide'de başarılı olmuştur. kriz sebebiyle hemen hemen bütün dünya'da dış ticaret iflas ettiği için, almanya dış ticaret politikasında takas yolunu izlemiş, böylece dış ticaret hacmini kriz ortamında genişletebilmiştir. yatırımlarının çoğunu silahlanma üzerine kurmuş, işsizliği azaltmış ve en sonunda da 2. dünya savaşını başlatmıştır malesef.

    krizin etkileri ve doğurduğu sonuçlar ne kadar yazsak bitmez, gerek sosyal yapıda, gerek devlet yapısında, gerek ekonomik yapıda, hemen hemen her alanda derinden hissettirmiş kendini.
  • bu süreçte türkiye, krizin etkilerini en aza indirebilmek için anlaşmalı ülkeler arasında ithalat ve ihracat işlemlerinin döviz kullanılmaksızın mahsup ve takas yoluyla gerçekleştirilebilmesine imkan tanıyan kliring sistemini uygulamıştır. böylece ithalat ihracata bağlanmış ve ihracat teşvik edilmiştir. bu dönemde türk hükümeti, olabildiğince çok sayıda ülke ile kliring ve takas anlaşması yapmaya çalışmış ve türkiye ile ticaret ve ödeme anlaşması yapan ülkelerden ithalata öncelik tanımıştır. ayrıca ihraç mallarının standardizasyonu da bu dönemde önem kazanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap