• christoph waltz hem nefret ettiginiz, hem de izlemekten muthis keyif aldiginiz bir karakter yaratmis (gerci adamin her rolu icin kullanilabilir bu)
  • demet akalin izlese

    --- spoiler ---

    "bu ne bicim film, tek bir odada geciyor. parami geri verin"

    --- spoiler ---

    diye 10. dakikasinda cikacagi film.
  • başıma bir şey gelmeyecekse komedi değil bariz gerilim filmi olarak nitelendirmek istediğim film.

    --- spoiler ---

    elbette diyaloglar eğlenceli, insanı güldürüyor falan ama, bütün bir film boyunca o evden çıkamama hali resmen gerilim yaratıyor izleyicide. film tam bir burjuva kabusu bence. sürekli cep telefonuyla konuşan avukat baba, mükemmel tablo çizmeye çalışan borsacı anne bir yanda, "çocuğumuzu diyalog, sevgi ve barış içinde büyütürüz" diyen new age kafalı anne ile diğerlerinin yanında biraz kaba saba, taşralı kalan bana diğer yanda.

    abartıyor diyebilirsiniz ama michael haneke tadı falan aldım ben.

    asansörün içine adımını atıp geri dönüyor adam yahu.

    --- spoiler ---
  • "oyunculuk nedir, nasıl yapılır?" sorusu için örnek gösterilebilecek bir filmdir. bir başkası için bkz. the sunset limited.

    sıradan karakterleri, son derece gösterişsiz bir ortamda, gayet basit makyaj ve kostüm eşliğinde harika işleyen dört oyuncu izlemek çok keyifliydi. dahası sosyal roller, insanların sürekli taktığı maskeler -ki bunlar arasında en çok önem addedilen ebeveynlik önemli yer tutuyor- ve evlilik içi çatışmalar üzerine de düşündürücü bir yapıt olduğunu eklemek lazım.

    son olarak: jodie foster!

    not: yazar, filmin uyarlandığı tiyatro oyununu okumamış ya da her hangi bir sahnelenişini izlememiştir. yalnızca 2011 yapımı film üzerinden yorum yapmıştır.
  • polanski'den olmamis bir woody allen filmi diyorum. fikir, tur ve bicim olarak gayet hossa da genel olarak senaryoda ciddi bir inandiricilik problemi var. misafir ciftin gitmekten vazgecme nedenleri, ciftlerin birbirlerine sallamalari, iki kadeh viskiyle ucusa gecmeleri gibi bir dolu detay ben kurguyum diye fisildiyor. bunlari isitmeyebilirim diyorsaniz eglenceli, ama her halukarda degisik, ve ilgiye deger.
  • vahşet tanrısı'nı istanbul devlet tiyatrosu'ndan izlemiştim ilk, çok beğenmiştim ve zerrin tekindor harika bir oyunculuk sergiliyordu. tabi tüm kurgu bir tiyatro oyununa göre yazıldığından ve polanski bunu aynen alıp filme aktarmak istediğinden eğreti durmuş. tiyatronun üzerine hiçbir ilave yapmaması yanında, film olarak da zayıf kalmış, sadece 3-4 oyuncu performansı üzerinden kotarmaya çalışılan bir iş olmuş.
  • yarısında çıktığım...

    şaka şaka. yarısında uyuyakalmıştım gecenin üçünde izleyince. ama bugün bitirdim.

    yazılan tüm entryleri okudum da, sosyo-psikolojik çıkarımların hepsi yapılmış. bana da şunu demek kalıyor: be hey kate winslet, hiç mi utanmadın canım el emeği göz nuru scotch'ı kusup kusup içerken? leonardo'yu da salda bi götlük yer açıp almadın yanına, adam nova scotia açıklarında denizin dibinde yatıyor şimdi. yazıklar olsun sana. jodie foster, bekle kızım sana da laflarım var; adamlara bir puro keyfi yaptırmadın seni duyarlı, suçlu damarı atmış şehirli idealist.

    neyse biraz rahatladım şimdi. bence olmuş bir filmdir.
  • şöyle söyleyeyim, zamanında vahşet tanrısı'nı izledim. bu filmi de rastgele dvd'ler arasından alıp izlemeye koyuldum, tabi ana konunun ne olduğunu bilmiyordum. daha önce vahşet tanrısı'nı izlemiş olmama rağmen, bir an bile sıkılmadım. hatta zaman zaman vahşet tanrısı'na güldüğümden daha bile çok güldüm.

    oyunculuklar zaten şahane; bir oyuncuyu diğerlerinden daha fazla yüceltemem kesinlikle. şiir gibi akıp gidiyor film.
  • fevkalade sıkıcı film. "açtım bi kere izleyim bari" diye sonuna kadar izledim ama o 1 saat 15 dakikanın nası geçtiğini ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

    sanırım filmin tek başarısı izleyiciyi atmosfere sokmak.
    filmi izlerken iç sesim kate winslet'e dönüştü ve sürekli ; " hayır alan asasönserden geri dönme alan, kapa o lanet olası telefonu alan, sikicem artık gidelim alan, çoluk çocuğun madarsı olduk alan" seklinde christoph waltz'e veryansın ediyordu.
    hatta o kadar o ortama girdim ve oradan daraldım ki, bi ara filmin içindeki odanın penceresinden dışarı baktım " hava da bugün sanki kapalı mı ne " dedim içimden.
    öyle böyle değil.
  • son yıllarda sanal alem denen şu sikko dünyada gördüğün en mantıklı adana demirlilerden olabilir, birkaç mesaj sonra diğerleri gibi bana ana avrat sövebilir

    tanım : başlangıç olarak beni şaşırtmış bir adanademirli yazar
hesabın var mı? giriş yap