• film 70'lerin reading, ingiltere'sinde geçiyor. prudential şirketinde kapıdan kapıya dolaşarak insanları sigortalamaya çalışan 20li yaşlardaki 3 gencin hikayesi anlatılıyor. ricky gervais, filmi "the office meets mad men" olarak lanse ediyor. biz de gervais-merchant işbirliğinden kötü bir şey çıkmaz diyor ve merakla çıkış tarihini bekliyoruz. ayrıca filmde oynayanlar arasında ralph fiennes, matthew goode ve emily watson da olacakmış.

    filmin orijinal adı "the man from the pru" olacakmış ilk başta. vakti zamanında prudential'da kapı kapı gezen sigorta satıcıları için kullanılan bir deyişmiş bu. ancak senaryonun son halini okuyan prudential yöneticileri, senaryodan pek memnun kalmamışlar ve şirket isminin bir kısmının da olsa filmin isminde kullanılmasını yasaklamışlar. gervais ve ekibi de 70'lerde prudential'ın merkez ofisinin yer aldığı cemetery junction'da karar kılmış en son.
  • total film dergisi film için "saturday night fever meets trainspotting" gibi iddialı bir tanımlama kullanmış. trailer dan ne kadar parlak bir film olduğunu sezememekle beraber, gervais & merchant ortak yapımları hakkında elimizde olan bilgilere güvenerek, izlenmesi gereken filmler listelerine eklenebilir diye düşünüyorum. ricky gervais yanında ralph fiennes ve matthew goode filmi ekstra çekici kılacaktır muhakkak.
  • --- spoiler ---

    bende hedeflediği etkiyi uyandıramadı şeklinde başlayabilirim, o son trene yetişip uzak diyarlara yelken açma sahnesi, vermek istediği heyecanı veremiyor, bir eksiklik, olmamışlık var, o kadar ki ben bu gitme fikrinden sıkılıp vazgeçeceklerini bile düşündüm.

    lakin, filmde hoşuma giden birkaç ayrıntı var; kahramanımız freddie taylor'ın ufak ayrıntıları sessizce gözlemlediği sahneler oldukça gerçekçi ve bir o kadar da iç burkan türden. mutsuz ve umutsuz anne, hayatını sigorta işine verip bir cam kaseyle ödüllendirilen adamın içler acısı hali vs. oldukça güzel betimlenmişti.

    --- spoiler ---
  • into the wild'ın tür ve kalite olarak olmasa bile verdiği mesaj bakımından kardeşi diyebiliriz bu filme. yönetmeni ricky gervais olduğu için bünyede merak uyandırdığı kesin fakat filmin türünün komedi olmadığını üzerine basarak söylemek lazım.

    ayrıca slade ve david bowie gibi glam rock'un iki babasının filme katkılarını da unutmamak lazım.
  • --- spoiler ---

    aile ilişkilerini; zengin patron baba, fakir işçi baba, orta halli emekli baba ve ailelerine davranışlarını irdeleyen, zamanın da akıp geçtiğini hatırlatan film.

    --- spoiler ---

    o değil de ingilizler soundtrack seçiminde pek bir başarılı. diğer örnekleri için;

    (bkz: lock stock and two smoking barrels)
    (bkz: cashback)
  • --- spoiler ---

    yukarda yazılanları okudunuz (badiler okumamış olabilir), filmin hikayesi malum. erkeklerin kadınların başarı güdülerini bastırmalarını sağlayıp onları silik bireyler haline getirmesi filmimizin konusu. bunun farkına esas oğlan varır ve esas kızımızı uyarır. bu uyarıyı yaparken de kızın annesini örnek gösterir ve anne de bu konuşmaya kulak misafiri olup esas oğlanı destekler ve çoğunluğun gücüyle evimizin babasına karşı çıkarlar ve o ailede düzen değişir.

    --- spoiler ---

    iyi de azizim, bu film konu itibariyle 70'lerin ingiltere'sinde geçmiyor mu? dile kolay kırk yıl. neden dünyanın birçok yerinde kadınlar hala sindiriliyor? neden hala kız çocukları öldürülüyor, kimliksiz bırakılıyor, onikisinde nikahsız evlendiriliyor? filmde işlenen konu bunların yanında sinek vızıltısı. bunlar olup bitiyor da şanslı bizler neden sessiz tepkisiz kalıyoruz? her şanslı kadın sadece bir tane kız çocuğunun kaderini değiştirmeye çalışsa, dünyada çok şey değişecek. ben bunun farkına 2005 yılında kardeşini seç e katılarak vardım. topu topu sadece bir tane minicik bir meleğe yardım edebiliyorum ama sonuçta elimden geleni yapıyorum. siz de yapın ve burada gereksiz başlık açmalarınızdan* ve geyiğim sensin benim kaderim temalı entrylerinizden görüldüğü üzere hayatın anlamını arama çabalarınıza son verin. yok olum bi bok işte. bu kadar. hepsi bu.

    özel günümde filan da değilim. (bkz: özel günümdeyim)
  • iyi vakit geçirten, ortalama üstü kalitedeki komedi/drama. yine de insan the office, extras gibi işlere imza atmış gervais'den daha üst düzey işler bekliyor. filmin en güzel yanı r. gervais ve annesi rolündeki aktrisin atışmalarıydı diye düşünüyorum. tom hughes da ingiltere'nin hollywood'a yeni armağanı olabilir.
  • geçmişiyle kavgalı insanların gelecek kaygıları... tatlı film olduğunu, soundtrack'inden şerbet fışkırdığını belirtir, sms'imi verip köşeme çekilirim: size çay servisi yapan güzel kadınlara teşekkür etmekten imtina etmeyin (öpücük opsionel). yoksa ilk trenle evden kaçabilirler.
  • --- spoiler ---
    "freddie, stop listening to music made by poofs. stick on some elton john."
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap