• kalkıp çay koymaya üşendiğimden demlediğim her çayın ilk fincanından sonrasını hoşaf eden bana, gecenin bir yarısı kıçımı kaldırıp, çikolata eriterek, kakao vs. bilimum malzemeyle sıcak çikolata hazırlatmış içine de o yakıcı tadı versin diye tarifteki gibi pul biber attırmış filmdir. (oh içim kıyıldı yazarken, nefessiz kaldım, cümleyi kurarken kontrolü kaybetsem trafik kazasından beter olurdu)

    (bkz: dünyanın en uzun cümlesi)
  • yaklaşık 7 sene önce vcd şeklinde geçmişti elime. oturup izleyeyim dedim de 2. cd'den bambaşka bir şey çıkmıştı. üzülmüştüm acayip merak etmiştim. bir hafta önce nerden geldiyse aklıma buldum filmi, bu akşam tamamladım görevi. ve tek kelimeyle süper bir film. içeriğine orasına burasına çok girmeden kısaca söylemek gerekirse yaşamayı anlatan bir film. zevk almayı, iyi olmanın hiçbir şeyin tekelinde değil sadece kendimizde olduğunu. daha bir sürü ders var içinde masalsı bir anlatım gibi ama gerçekler.

    ve ayrıca acılı çikolota tadını merak eder oldum. gece gece araştımasını yapıyorum ( bulursam editlerim:d). biliyorsanız da insanlık namına şe ediverin bi zahmet. :)
  • johnny deppin bildiğin çingen olduğu, buna rağmen adamın hayvani seksapelitesinin mikron zedelenmediğinin ispatı olan, pamuk helva tadında çok romantik film. ayrıca naçizane fikrim: izleyicinin yanında sevdicek ve çikolata bulundurması şükela etki yaratacakdır.
  • yanında sevdicek ve çikolata dahi olsa güzel, ama eksik bir filmdir. izlediğin vakit boşa geçmiş denecek kadar kötü değil, vaay be dedirtecek kadar da güzel değil yani. eh.

    yobaz,mutsuz kasaba tiplemeleri ve hayat dolu ama zorluklarla karşılaşan insan çelişkisi klasiği. johnny depp insan olmadığı için yoruma lüzum yok yalnız bence mimikleri ve tavrıyla en güzel oynayan luc rolündeki ufaklıktı.

    bence filmin en güzel repliği ise -belki de aynı şey benim de dikkatimi çektiği içindir-, küçük kızın annesine "neden senin de ayakkabıların diğer annelerinki gibi siyah değil?" deyişiydi.
  • resmen stv dizisi tadı yakalanmış film. hani o dalga geçtiğimiz aşırı mesaj kaygılı stv dizileri varya; al işte buda onun aynısı.

    --- spoiler ---

    bunlar ana-kız bir kasabaya geliyorlar. çikolata üreterek milletin kalbini çalıyorlar, kasabanın biricikleri oluyorlar. ama o belediye başkanı yok mu şerefsiiz nalett nemruut bir herif. hani iktidar ya, hani yönetici ya kötü olmak zorunda. bunlara ters gidiyor. en son tabi belediye başkanı da dize getiriliyor. kasabayı terkederken ana-kız kırmızı kırmızı giymişler; biz anarşistiz, düzene uymayız, koyun değiliz hakkımızı savunuruz ama doğru söyleyeni de dokuz köyden kovuyorlar azizim görüyorsunuz işte eziliyoruz biz ühühühü edalarında bir bakış atılıp yeni kasabaların anasını ağlatmak üzere yola çıkıyorlar.

    --- spoiler ---

    seviyesine güldüğüm filmlerden biriydi sadece. izlemekle 1-2 saati çöpe atmış olursunuz o derece.
  • "bilmemek degil ogrenmemek ayip"; izledik sonunda... johnny depp'in niye hatunlar bildim bileli hastasi daha iyi anladim. adamin bunca karizmatik rolumsu filmlerinden sonra icgudusel hastalaniliyor zaten. gideri var cokca yani; olur.
    filme gelince; guzel. tahmin edilebilir ilerliyor biraz ve cok daha guzellerini de gorduk bu tarz filmlerin ama ortalamanin da cok ustunde bi film; o da dogru. sonlari da "hayat sevince guzel"li aysecik filmini cagristirdi bana.
    --- spoiler ---
    bi an bekledim tum kasaba halki meydanda aysecik/vianne icin sarki soylecekler. onun yerine hep birlikte -temaya uygun bir sekilde- cikolata yaptilar. o da olur.
    --- spoiler ---
  • ne zaman libertango dinlesem koca bir dilim çikolatalı pasta yemiş gibi hissediyorum kendimi. o yüzden filmi izledikten sonra libertango dinleme ihtiyacı duydum. tanrı'nın yarattığı kullar içinde kadınlığı ve erkekliği temsil etmesi gereken iki kişinin başrolde oluşu, cülyet binoş'un benleri-al yanakları-insanın içini en az melih gökçek kadar ısıtan gülümsemesi, kakaonun binbir forma bürünmüş hali, güzel müzikler, lost'tan alışık olduğumuz sasılık derecesindeki sarışın ablamızın biraz daha gençlik dönemleri, sonra jülyet binoş'un al yanakları... sonrası iyilik güzellik.

    bim'e gidip acilen kakao ihtiva eden abur cubur almalıyım.
  • şirin mi şirin bir moon-kana şarkısı. kana'nın ağzını büze büze söylemesi nedeniyle kulağa fransızca'dan çok farklı bir dildeymiş gibi gelen sözleri de şöyle:

    une fraise. de l'amour. un signal.
    regarde! regarde! tu entends? ici.
    une pêche. une etoile. un plan.
    regarde! regarde! tu entends? ici.

    essuie la table. mets la table. mets-le dans l'assiette. ton coeur.
    je me répète sans cesse. aujourd'hui. qu'est-ce que nous regardons? nos larmes.
    servez-vous. servez-vous. ici. ici. ici.

    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. sans doute.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. toujours.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. après tout.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. non. jamais.

    un melon. un rêve. un labyrinthe.
    regarde! regarde! tu entends. ici.
    du lait. maintenant. résolution.
    regarde! regarde! tu entends? ici.

    essuie la table. mets la table. mets-le dans l'assiette. ton coeur.
    même si tous les jours fondent. demain. je ne vais nulle part. moi même.
    servez-vous. servez-vous. ici. ici. ici.

    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. sans doute.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. toujours.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. après tout.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. non. jamais.

    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. sans doute.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. toujours.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. après tout.
    chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. chocolat. non. jamais.
  • fransızların şokola dediği şey. hatta bi de lö derler.

    lakin benim beynime çaklıt diye kodlanmış...

    ki fransızca kursunda elime verilen metinde karşıma çıkan çikolatayı bildiğin çaklıt diye okudum.
    ardından hoca "pardon?" dedi güzel aksanıyla.
    ben "çaklıt bıdı bıdı..."
    "çaklıt? kes köse çaklıt?" diye sordu hoca
    "çaklıt!" dedim.
    "şokola!" dedi,
    "çaklıt!" dedim...
    "hayır şokola!" dedi..

    işin güzel yanı bir kaç gün sonra yine karşıma çıkınca çaklıt dedim.

    allah senin belanı vere kelime!'!!
hesabın var mı? giriş yap