• uzun süredir bu kadar başarısız bir isim görmemiştim, şayet anlatılanlar da doğruysa umarım zamanın ötesine giderler.
  • öncelikle linç edilmeye çalışılan mekan değil. onu baştan belirteyim, fakat ileri sürülen düşünceler gayet mantıklı olduğu için cevap vermek gerek.

    şunu belirterek başlayayım, ne ben ne ressam gizli kişileriz. ressamın kim olduğunu olayın tarafları zaten biliyor da, beni bulmak da pek zor olmayacaktır. hala "nickler arkasına saklanan korkaklar" laflarına inanmıyorsunuz değil mi? hem de sözlük'te, hem de kaç kişinin kapısına polis gitmişken?

    ressamın hikayesine inanmamak da olası ayrıca. zira mahkemeye gidilse de benzeri bir şey olacak. hakim, "hani kanıt, hani sözleşme" diyecek. zaten bunu bilen işyeri sahibi de, mahkemeye gidilirse, "ben ressama on bin lira verdim ama hala benden para koparmaya çalışıyor" derim diye tehdit ediyor, ki anlaşılan para on bin liranın da altında. burada devreye, ressamla işyeri sahibini tanıştıran ve tüm süreci bilen, ve işin kötüsü arada da kalan kişinin tanıklığı giriyor. gel gör ki, yalnızca o tanıklığa dayanarak dava açmak mümkün değilmiş pek, ve fakat işyeri sahibi "beni karalıyorlar, ticari itibarımı zedeliyorlar" diye dava açarsa, en azından bir dayanağımız var. tabii, o tanığı sözlük'e çağırmak pek mümkün olmadığından, burada okuyanları tam olarak tatmin etmek mümkün değil.

    sadece şunu düşünebilirsiniz. sırf tecrübesizliğinden bu duruma düşmüş bir kadın ressam, başına bela almak pahasına, en azından sesini çıkarmaya çalışıyor, parayı geçtim en azından bana yapılan bilinsin diyor ve sözlük'te yazan bir arkadaşından konuyu açmasını rica ediyor (kadın diye özellikle belirtmem, ah canım kızceğize neler yapmışlar sempatisi kovalamak değil, bir arkadaşın da belirttiği gibi bu memlekette camı çerçeveyi indirme olasılığınız olmadığı sürece haksızlığa uğramanın vakayı adiyeden olmasıdır). tekrar söylüyorum, bir insan başına bela almak pahasına neden bu işlere girer? bence parasını almak istediğinde "ruh hastası" denerek mekandan yollanması yeterli bir sebeptir.
  • konu ile ilgili millet kanıt diye tutturmuş. ressamın kanıtı yokmuş!

    ulan orada 24 metrekarelik resim varmış işte bundan öte kanıt mı olur? ne yani ressam duvarına resim yapmadığı bir mekandan "bu resmi ben yaptım" diye para mı istiyormuş, onu mu anladınız? sizin için tek kanıt sözleşme midir nedir yani? memlekette her iş yazılı sözleşme ile mi yapılır? temel hukuk bilgim beni yanıltmıyorsa sözleşme sözlü de olur. mekan "resim yap" demiş, ressam da "şu kadar liraya yaparım" demiş, mekan da kabul etmiş. tamam işte sözleşme doğmuştur. başka bir şeye gerek yok.

    ihtilaf oldu. ressam "ben yaptım" diyor, mekan da "sen yapmadın" demiyor. yani o resmi o ressamın yaptığını mekan da kabul ediyor. sorun şu; mekan para ödemiyor, "ödedim" diye iddia ediyor.

    peki makbuz nedir bilir misin canım kardeşim? madem kanıt kanıt diye sayıklıyorsun sen kanıtla parayı ödediğini? koskoca mekan olmuşsun, para ödenince makbuz gibi bir şey alman gerektiğini, ya da bankadan ödemişsen bu işin bir dekontu kaydı kuydu olduğunu bilmez misin? sen yaptığın ödemelere makbuz almayıp paraları elaleme saçar mısın hep böyle? sen göster madem parayı ödediğinin kanıtını? diyeceksin ki "makbuz vermedi". e sen basiretsiz tüccar mısın ki makbuz almadan para ödüyorsun? kanıt kanıt, al sana kanıt. hani makbuz? nerede ödediğin paranın belgesi?
  • kendileri şuradalar da gibi biraz ama bilemedim tam; bkz.
  • sahibine şu şözleri söyleceğim mekan. “yarın hakkın divanına varınca,süleyman’dan hakkın alır karınca.”
  • aynı zamanda şöyle insanların mekanı, hakkaten gidilmezmiş: http://i.imgur.com/gfmvz.png

    açıklama: başlığın ilk entry'sini twitter'da paylaştıktan sonra gelen mention.
  • benim için gitmeden bitmiş mekandır. fukarayız lan biz!
  • insanların şaşırtmayan bir biçimde savunmaya geçtikleri mekan.

    "ressamın kanıtı yok, belki beleşe yaparım dedi de sonra çamura yattı, hep tüccarları karalıyor bu entel sürüsü :(" ve benzeri pek çok savunma, insanımızın tüccarı vasıflı kişiden üstün gördüğünü (kendi vasıfsızlığıyla tüccara yakın olduğu için?) gerçeğini ispatlamıştır.

    lakin ticaret bu dostlar, şimdi deli gibi olası emek hırsızlarını savunmanız, bir gün kitabına uydurup paranıza çökebilecekleri gerçeğini değiştirmiyor.

    edit: yazım hatası.
  • benzeri başıma geldi. "kalbur üstü"," entellektüel", şehrin "ileri geleni", meslek odası başkanı tarafından yapılmıştı bana da aynısı... ve adam böyle göründüğü için sözleşme yapmamış, sadece el sıkışmıştım. sanki sözleşme yaparsam ayıp olur gibi gelmişti. kalite belgelendirme için eğitimler verildi, dokümanlar hazırlandı, yazıldı, çizildi, son aşamaya gelindi. ödemenin yarısı peşin, yarısı belgelendirme sonrasıydı. o kalan yarısı "ben vazgeçtim" sözü ile buharlaştı. ama yapılan iş orada kaldı. bu kadar kolay oldu her şey. bu eğitim maliyetidir. sözleşmesiz olmaz.
  • vay aq sonunda yine; "çok fakirdiler, dükkanı elleriyle yapmışlardı zaten onlarca kişiye ekmek kapısı oldular "a bağlandı ya durum işte ben bu tadı seviyorum.
hesabın var mı? giriş yap