• law and order'larin aksine, new york'ta cekilmeyen dizi. farki anlamak icin dis cekimlere biraz dikkat etmek yeterli. aralara bol kusbakisi manhattan goruntuleri yerlestirilse de, sokakta gecen sahnelerde arka planlarda hep binalari, kapilari goruyoruz ki bunlari sette olusturmak isten degil. buna karsi, law and order'in dis sahnelerinde arkada tum sokak gorunur, hatta sahnenin nerede cektigini dikkatli new yorklular anlayabilir bile.
  • her bölümünde hunharca kulak temizleme çubuğu tüketilen dizi.
  • saplantı olabilecek derecede muhteşem ve sürükleyici bir dizi, bir yerden sonra bir tanesi yetmez oluyor csi-miami ve kanıt peşinde $eklinde 3 doz olarak alınma mecburiyeti doğuyor, daha ilerleyen safhalarda ise seyreden ki$i kendini git gide mac taylor olarak görmeye başlıyor ve "bi yerlerde bi olay çıksa da çözüversem" moduna giriyor. misal ben sırf bu diziler sayesinde eve gelen gazetelerin eksik eklerinin esrarını çözmüş akabinde ise i$i ilerletip kur$un kalem ucundan parmak izi alma tozu yapmı$tım bu sayede devamlı benim üstüme kalan "di$ macununu ortadan sıkma" suçunun gerçek sahibini ortaya çıkarabilecektim, ama gerek maymun i$tahlı olduğumdan gerekse de parmak izi database'ine sahip olmadığımdan elimde bulunan üstün "adli tıp" yetenekleri körelmeye yüz tutmuştur. biri elimden tutsaydı da "al root ahanda bu kana sıkılınca mora dönüşen sıvı" diye bana o mucizevi spreyden vermiş olsaydı $u an türkiye'de faili meçhul olay kalmazdı.büyük kayıptır bu.
  • amerikan yayinindan yaklasik 3 hafta sonra turkiyede gosterilen dizi.. sezon finalinde isledigi konu ile gozumden dusmus, amerikan hukumeti gudumlu bir dizi oldugunu ispatlamis dizidir.. ulen oyle de cok seviyorum ha..

    son bolumu anlatmam gerekirse bölüm icinde gelisen olaylardan dolayi basroldeki oyuncu gary sinise(dedektif mac taylor) devamli geri donusler yaparak gecmisini hatirlar.. hatirladigi olan cok mesaj kaygilidir. tam olarak 3 hafta oldugu icin dizinin yayinlanma tarihi sunu belirtmek isterim; bu bölümün amerikada yayinlanis tarihinde israil ordusu lubnana girmisti.. hatirladigi olay ise 1983 yilinda 23 ekim günü 220 amerikan deniz piyadesinin 18 amerikan leventinin 3 tane de erin vefat ettigi olaydir. 241 tane askerin öldügü bu olayin kor gozume parmagim seklinde anlatilmasinin yegane nedeni kanimca "bakin eger mudahale edersek lubnana yine vatan evlatlarimiz sehit olur. bizimkiler ölecegine lübnanli cocuklar ölsün daha iyi degil mi ey amerikalilar" demektir..

    ama holivudun bu sekilde kullanilmasi bir ilk degil tabiki. fakat cok serefsizce cok adice.. beyaz perdenin ve hatta gri camin boyle amaclar ugruna kullanilmasi, olan seylerin abartilmasi, olmayan seylerin istekleri dogrusunda yaratilmasi düpedüz serefsizlik.. yapimci jerry bey e selam ederiz burada.. pardon tam adini zikredeyim de mensei belli olsun kendisinin jerome bruckheimer.. eet kendisi amerikanin zengin musevilerinden..
  • csi miami'den hallice olmakla beraber, hakiki csi, yani csi las vegas'in eline su dokemeyen dizi...

    elbette, var mi grissom gibisi?
    (bkz: grissom sen bizim herseyimizsin)
  • some buried bones adlı bölümünde nelly furtadoyu hırsız rolünde izlediğimiz dizi.
  • her bölümü başka macera olan her dizinin kaderini paylaşmakta, ikinci sezonunda ilk sezonundaki kadar iyi hikayeler yazılmamaktadır. daha ikinci sezonun beşinci bölümündeyim ama ilk sezondaki kadar doyurucu gelmiyor bana.

    herneyse daldan dala konacağım şimdi. son seyrettiğim corporate warriors bölümünde dizi ciddiyetini de kaybetti ama daha önemli bi şey takıldı gözüme. şimdi bu dizide senaryo yazım aşaması hep aynı yolu izliyordur orası kesin. senaristler o afili laboratuarda nelerin mümkün olduğuna dair bi listeye sahipler ilk elden, sonrasında da bi cinayet hikayesi uyduruyorlar, sebep, maktul, katil falan. sonraki aşama bu cinayet ile laboratuardaki imkanlar karşılaştırılıp minimum ipucu ile katil nasıl bulunur o sorunun cevabını bulup o minimum sayıdaki ipucunun da olay mahalline konulması oluyor. buraya kadar eyvallah da, işte her bölüm dedektiflerin senaristlerin düşündüğü yolda ilerleme zorunluluğu çıkıyor bu sebeple. ben adli tabipçi ya da dedektif olmadığım için tevekkülle seyrediyorum her bölümü elbette, dedektifin yaptığından başka yapılabilecek bi şey gelmiyo aklıma ama bu bölümde öyle olmadı.

    --- spoiler ---

    adamın kafası katanayla kesilmiş tek sallayışla. mac amca alıyor eline katanayı, laboratuar ortamında tekrarlıyor katana vuruşunu. bi bakıyor kendisinin önündeki sopamsı şekilde açtığı kesik ile maktulün boynundaki kesik arasında bi fark var. kendisininkinde sağ taraf yüksekte, sol taraf alçakta (ya da tersi önemli değil), maktuldekinde ise kesiğin diğer tarafı üst tarafta. işte o an bi dedektifin aklına gelebilecek şey geldi benim aklıma. hatta mac'in hemen o an diyeceği cümleyi tahmin etmeye bile çalıştım. akla gelecek ilk olasılıklardan biri nedir kardeşim, katil solak demek ki... ama yok bu gelmiyor dedektifin aklına. çünkü senaryoya göre katil tepeden kafa üstü salınıp kesmiş kafayı, ondan kesiğin eğimi tersmişmiş. insan ilk olarak solaklık teorisini getirmez mi akla yahu?

    --- spoiler ---

    amerikalıların herşeyi kısaltma huyları olduğunu biliyoruz da bunu ifrat boyutuna vardırdıklarını da bu diziyle gördüm. iyi de neyi kısalttıklarını bilmiyorum ki daha en başta, doa died on attack olsa gerek, gsr de gunshot residue imiş, daha bin tane kısaltma var çözülmedik...

    internette türkçe altyazısı yok, çevirene de konya'nın anahtarını veriyorlarmış zaten. geçen dönem bi anatomi dersi almıştım, cavity'ler, thoracic, pelvic, abdominal, larynx, pharnyx falan, ders notlarını mı açsam yine diyorum, o otopsi sekanslarını anlamak çok zor iş yahu..

    bu sezon da bitsin, sonra orijinal csi'a bakarız bi de.
  • bugün izlediğim bölümünde kızın gözyaşını sildiği mendili laboratuvarda inceleyip gözyaşındaki potasyum cart curt oranına bakıp hanımkızımızın duygusal gözyaşı dökmediğini anlatarak vay babayın kemiğine dedirtmiş dizidir.. *
hesabın var mı? giriş yap