• insani bunalimlara sokan, sinema cikisinda kendime gelemeyip 3 saat ağlamama sebep olan film. en çarpici sahnesi kanimca son sahnede bjork'un eline oglunun gozlugunun siki$tirilmasidir.
  • "guzel" insanlara atilan bir tokattir bu film.
  • björk e bir kez daha tapmamı sağlayan film.
  • jeff:
    - görebiliyor musun?
    selma:
    - görülecek ne var ki?
  • selma jezkova adli bir cek gocmeninin dramini ele alir.iyi de yapar.
    http://dancerinthedark.com/
  • film bitimi kendimi ellerimi buz,yanaklarim islakliktan ka$inir,dudaklarimi isirilmaktan acir ''ama niye;nasi?!''diye sayiklar halde buldum da adini* dahi duydugumda urperir oldum.
    aman diyim,biraktigi etki kolay atlatilmadi.
    karde$leri icin ise;
    (bkz: requiem for a dream)
    (bkz: no mans land)
    (bkz: elephant man)
  • her seferinde aglatan, insanı yogun bir duygu seline kaptıran, müzikleriyle büyüleyen *** lars von trier filmi. her ne kadar film esnasında trier i delirtmis * diye duysamda björk ün oyunculugu süper, bir insan bir role bu kadar yakisir derim baska da bir seyde demez ceker giderim.
  • üst anlatımındaki arabesk tarzı, ünlü oyuncusu ve garip kamera hareketleriyle anılan yönetmeni yüzünden asıl alta anlatılan pek çok şeyin atlandığını gördüğüm/okuduğum film. filme en büyük haksızlık da burada yapılıyor galiba. filmin konusu abartılı bulunuyor, ancak konunun altındaki inanılmaz güçlü göndermeler tamamen es geçiliyor. şöyle ki:

    filmin ana kahramanı doğu blokundaki (tercih ettiği) hayatını bırakıp abd'ye geliyor. çünkü abd sağlık açısından çocuğunun ihtiyacı olan gelişmiş/ayrıntılı tıp çözümü sağlayabilecek tek ülke.

    ancak abd'deki çalışma koşulları ve çalışan hakları doğu blokunun bize anlatılan tüm karanlığından daha da karanlık.

    insan ilişkileri ise tam bir felaket. selma'ya yakınlık gösteren aile, prototip bir amerikan ailesi. kadın bir alışveriş çılgını ve evin tüm geliri alışveriş çılgınlığına gidiyor.

    ve adaleti sağlamakla görevli polis memuru, karısının taleplerini yerine getirecek parayı sağlayabilmek için, yani basitçe para için korkunç bir adaletsizlik yapıyor.

    film özellikle sonuyla bu çelişkiyi seyircinin yüzüne vuruyor,özgürlükler ülkesini özetleyiveriyor.

    bunlar ilk filmi izledikten 2 yıl sonra ilk anda akla gelen kaba göndermeler.
    film, görünen kısmının altına biraz dikkat ederek seyredildiğinde sayısız gönderme ve eleştirel bakışı daha yakalamak mümkün.
  • güzel film şimdi allahı var. björk'ü de severiz ona da eyvallah. filmin sonlarına doğru gelen trajedi havası dahilinde sinemadaki kişilerin önceden anlaşılmışcasına aynı anda ağlamaya başlaması, gözpınarlarımda biriken yaşların bu kitlesel hareket şekline gelmiş eyleme daha fazla dayanamaması ve akabinde kuruması ile son buldu. o bir ağızdan zırlayan güruha giremedim, olmadı.
  • on sirada oturan koca koca adamlar carsaflara yuzunu gozunu silecek kadar aglamisti. tabi o filmi arsivlemek de benim en buyuk hatam olmustu.
    (bkz: kendine eziyet etmek)
hesabın var mı? giriş yap