• 1967 yapımı perfect human üzerinden farklı engellerle mükemmellik arayışı.. sondaki kimin yazdığı meçhul monoloğun yanı sıra en orjinal sahnelerden biri de trier in kurallara aykırı bulduğu, fakir mahallede arkada transparan perdelerle bizzat jorgen leth in oynadığı perfect human dı.. jorgen'in ifadesiyle trier in koyduğu şartlara "zarif" bir yanıt olan bu bölüm sanırım jorgenin yanındaki fotoğrafçının fikriydi.
  • özeti bence kısaca şu şekilde olan film: bana kötü film yap diyor trier. leth ise her seferinde daha iyiye gidiyor.
    gerçekten kötü film istiyorsa trier'ye bi tavsiyem olacak; herhangi bir sinema okuluna gidip
    "bana çok iyi bir film çekin çocuklar"
    desin. gerisi kendiliğinden gelir.
  • lars von trier ve jorgen leth 'in zeka pırıltısı şaheserleri. ders niteliğinde bir film olarak her daim bir sinemacının başvurabileceği bir kaynak. iki yönetmenin sinema adına ne denli yaratıcı olduğunu görebiliyoruz burada. trier'in koyduğu kurallara göre birkaç film çekmek istesek hatta girişimde bulunsak sonuç nasıl olurdu çok merak ediyorum. leth'in yaratıcılığı ve birbirinden farklı konularda aldığı sonuçlar ise muazzam.
  • lars von trier bu kez martin scorsese'ye meydan okuyacak ve eski filmlerinden birini beş farklı engelle çekmesini isteyecekmiş. bence işi kolay. soundtrack'te rolling stones kullanma der ve işi bitirir.
  • film çekmeyi oyun haline getirmiş filmdir.
  • filmin ingilizce adı: the five obstructions

    2003 danimarka yapımı bir film.

    the five obstructions, iki yönetmen arasındaki deneysel bir çekişmeyi anlatan bir tür sinema belgeseli. "bir tür" diyorum, çünkü daha önce hiç böyle bir yapım izlemedim.
    şöyle ki, yönetmen lars von trier, arkadaşı ve hayranı olduğu deneyimli yönetmen jorgen leth'in önüne deneysel zorluklar çıkararak usta yönetmenin kapasitesini zorlamaya çalışıyor. trier’in bunu yapma adına seçtiği yol, leth’in 1967 yılı yapımı kısa filmi the perfect human'ı belli imkansızlıklarla yeniden çekmesini istemesi. yani leth, 30 küsür sene evvel çektiği (yani bir kez başardığı) bir işi belli imkansızlıklarla yeniden başarmaya çalışarak ustalığını konuşturacak...

    trier, leth'i beş kez test ediyor. yani leth, bu deneysel süreç zarfında aynı çalışmayı beş farklı şekilde yineliyor. zaten filmin adı da, beş yeni çalışmanın içerdiği beş zorluğa referansta bulunuyor. söz konusu zorluklar da, filmin küba’da ve set kullanmadan çekilmesi ya da (leth’in hiçbir tecrübesinin olmadığı) animasyon formatının kullanılması gibi şeyler. neticede, bu beş yeni kısa film ve hepsinin öncesinde ve sonrasında iki zeki adamın yaptıkları değerlendirmeler kurgulanarak, the five obstructions adlı müstakil bir belgeseli sonuç veriyor.

    bu arada, ustanın hayranı tarafından test edilmesini de ayrıca ilginç buldum. genelde bu işler tersi istikamette cereyan eder.

    film hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: http://en.wikipedia.org/wiki/the_five_obstructions

    tema:
    (bkz: popüler kültür /@derinsular)
  • film sanatsal düzlemin, zeka, mantık ve minimallikle kesiştiği noktayı çok iyi tanımlıyor. benim için filmin içindeki tüm detaylardan ziyade 5. engel çok dikkat çekiciydi. birbirinden insani ve sanatsal yönden etkilenen, yetenekli sanatçıların birbirlerinin dünyalarına ve hayattaki engellerine dair müthiş bir finaldi. orada mükemmel adamı yada eksik olanın ne olduğunu daha iyi görebiliyoruz.
  • 3. obstruction'da özgürlük bir engel olarak sunulmuştur. daha canalıcı bir kural olabilir mi
    özgürlük kavramını bir oyun olarak görmemiz mümkün mü? evet.
    her şey kısıtlamalarla ilgili, özgürlük bir kısıtlamadır.
    özgür olmak bir kuraldır, ya uyarsın, ya da uyamazsın.
    yaşam denilen (bazılarının hayat dedikleri) bir kuraldan ibarettir. kural şudur: nefes al, nefes ver.

    gerçekten özgür olmak ne demektir? insan yaşadığı süre boyunca özgür olabilir mi?

    sanat sınırlandırmayla doğar, kavgayla yaşar ve özgürlükle ölür demek istiyorum

    -cut.

    yık yık yık, inşa etmek ilerlemek demek değildir, üstüne bir şey koy demek istemiyorum, yık yık yık, yeniden çıktığını sandığın şey yeni çıktığın şey olacaktır. bu kuralı her zaman (intihar kuralı olsun ismi) kullanırsak evrenselliğe ulaşırız. ha az götümüz yese, bedenimiz için uygulamaz mıydık? ah pörfekt hümin. sen neler biliyorsun ama uygulamıyorsun? ah pörfekt. sen bir hiç'i biliyorsun ama salınıyorsun.

    kısacası izlerken varoluşun dayanılmaz bıdı bıdısı hançerlerle üzerime koştu. ot içtim, daha iyi oldum, sonra daha kötü.
  • manyaklar manyağı trier hocamın değişik filmi.

    beğenmeseniz de beğenseniz de hep birlikte bağırın ulan "bugün başıma, ne olduğunu birkaç gün içinde anlamayı umduğum bir şey geldi" diye.
  • yaratıcılık ve tasarlamak nedir diye sorarlarsa ders niteliğinde izletilmesi gereken film.

    düşünsenize zeki ve nuri bilge böyle bir film yapıyor. yok anam bizimkiler anca didişsin dursunlar...
hesabın var mı? giriş yap