• felçli, yaşlı, ileri derecede hasta*, kırıklar veya doğuştan sebepler yüzünden bedensel engelli kişiler gibi kısıtlı hareket eden ya da hiç hareket edenmeyen yatağa veya sandalyeye bağımlı kişilerde yüzeyin kemik çıkıntılara rastlayan bölgelerdeki yumuşak dokuya yaptığı basıya bağlı olarak dokuda oluşan iskemik nekroz. devamlı bası nedeniyle arteriyel dolaşım bozulur ve lokal kangren* gelişir. hastanın şokta olması, enfeksiyon, spasitisite, anemi, beslenme bozukluğu gibi durumlar nekroz gelişimini kolaylaştırır, hızlandırır. cildin nemli, ıslak olması da nekroz gelişimini kolaylaştıran bir faktördür. 1. evrede ciltte kızarıklık vardır. 2. evrede ödem ve buller eklenir. 3. evrede cilt nekrozu başlar. 4. evrede nekroz kas tabakasına ilerler. 5. evrede nekroz kas ve yağ dokusunda yaygındır. 6. ve son evrede kemiğe kadar ilerler, kemik veya eklemde enfeksiyona, ilerleyip sepsise sebep olabilir. tedavisi ve yara bakımı çok güçtür. öncelikle oluşumunu engellemek gerekir. bunun için hareketleri kısıtlı kişiye bilinç ve aktivite kapasitesine göre pasif veya aktif egzersizler, masaj uygulanır.
    kemik çıkıntılar yastıklarla desteklenir.şişme motorlu havalı yataklar masaj etkisi ile faydalıdır. koyun postu gibi örtülerin de cildin hava almasını ve kuru kalmasını kolaylaştırdığından faydalı olduğu saptanmıştır. cilt kuru tutulabiliyorsa talk pudrasi kullanılabilir. ileri dönemde tedavi edilemezse sepsis oluşmaması için hastalıklı bölgenin cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.
  • yatalakligin ikinci haftasindan sonra havasizliktan belirmeye baslayan yaralari gecirmek icin losyonlar olsa da en iyi tedavi havali yatak alinmasidir. surenin sinirli olmasi haline * cuzi rakamlara kiralanabilir. bu konuda medikal urunler satan yerler kolaylikla yardimci olabilirler. o zamana kadar acilan yaralarin tenturdiyotlanmasi ve hastanin yara acilan bolgesinin ara ara*havalandirilmasi sarttir.
  • özellikle geçirdiği ameliyat sonrası hemen (ya da ne yazık ki hiç) ayağa kalkamayan yaşlı hastalarda görülen, pişikle başlayıp zamanla yanık-iltihap karışımı bir görünüme dönüşen yaradır. en iyi yaşayan bilir tabi ama kanımca bir çeşit ızdırap.
  • bedensel hareketin önemini vurgulayan bir sendromdur. yatalak hastalarda rahatsızlığından belli bir süre sonra sırt ve kalça bölgelerinde kendiliğinden açılan, 'göz göz' diye tabir edilen delikler halindeki yaralardır. konuşma yetisini kaybetmemiş felçli kişilerin açıklamalarında ''mille oyuluyor sanki'' ortak hissinin, bu yaraların verdiği acıyı az çok telafuz edebildiği kanaatindeyim.
  • uzun sure yataga bagli kalan hastalarin sirtinda yatak yarasi cikmamasi icin, motorlu bir hava pompasina bagli, baklava bicimli hucrelere bolunmus ve surekliolarak sirayla hucrelerin bir kismini sisirip diger kismini sondurerek hastanin sirtinin surekli yatakla temasini engellemeye yonelik sisme yataklar bulunur. bu, yatak yarasinin cikmasinin en onemli sebeplerinden hareketsizligi ve buna bagli ezilmeyi engelleyici bir cozumken; tahrisi engelleyecek yuksek oranda yag ve kayganlastirici iceren merhemler de birlikte kullanilmalidir.
    yatak yarasi hem hasta, hem hasta yakini acisinda feci birsey olup, ortaya cikmasina mahal verilmeden onlemi alinmalidir.
  • hastaneler çok ilginç yerler. zorunluluk halinde birkaç gün hatta bazen birkaç saat içerisinde hiç bilmediginiz hatta hiç duymadığınız şeyleri bizzat görüp öğrenme şansınız oluyor. ben de bu yatak yarası denilen şeyi 30 küsür yaşımdan sonra ilk kez 2007 senesinin mart ayında vucudunun tamamı felç olan anannemle vakıf gureba hastanesi'nin 6 kişilik odasında diğer 5 felçli hasta ve 5 hasta refakatçisi ile başbaşa kaldığımda duymuştum. hoş, o gün yatak yarası duyduğum ve hızlıca öğrenmek zorunda kaldığım şeylerden sadece biriydi ve o an için en önemsizi idi, zira ananneye takılan sondanın dibine kadar dolmuş torbası patlamadan acilen boşaltmayı öğrenmem gerekiyordu. sanıyorum bazılarınız bunu okurken onda ne var ayol diyordur içinden. kap ordan bir ördek, tak eldiveni, aç musluğu, götür tuvalete dök gitsin... canım benim... ne zeki, ne tatlı, ne safsın sen öyle.. hangi eldiven lan? hangi ördek, hangi musluk? bunları size gosterecek hangi hizmetli, hangi hemşire, hangi hasta yakını? olmadı patlat gitsin yeni torba takarsın diyorsundur.. o kadarını ben de biliyorum ama dur lan bi dakka, en mühimini atladık, hangi yedek torba? neyse bu kısımları üstün yaratıcılıkla çözüp, o ilk gece göreceğimi gördüm (tiksindirmek gibi olsun, ana avrat doktora küfretmeye bayılanlarınız çok, bunu biliyorum. siz de şunu bilin, sadece o sonda boşaltma işinden bile halk olarak ne rezil oldugumuzu da şahsen defalarca gördüm. herhangi bir hastanenin, ki buna özeller de dahil, lavabosunda elinizi kolunuzu yıkarken dikkatli olun, dibinde tuvalet dururken insanlar ördekleri lavaboya boşaltıyor. ayrıca hastasının boklu bezini getirip orda yıkayanlar ve üstüne o el yıkama lavabosunun içine bırakıp gidenler var. bir kere de tüm banyonun tuvalet, lavabo ve duvarlar dahil bildiginiz bokla güzelce sıvandığını gündüz vakti annemle görerek dumur olmuş idik. genelde felçli yada yurumekte hareket etmekte zorlanan hastaların yattığı koca bölümde, bu tarz bir hastanın duvarlara kadar sıçabilmesi zor olsa gerek.. bu durumda hasta yakınlarından şüphelenmekte beis görmeyerek, tüm koğuşla kavga ettik, allahtan "iyi insanlarmış" cevab vermediler ama sonradan kimin yaptığını bulduk, herkesten özür dilediler. 2 erkek kardeş babalarını tuvalete götürmüş, sonra yıkamaya kalkmışlar sonra becerememişler, karıları da gelmeyi reddetmiş, iş bunların beceriksizlikleri ile birleşip, lavabo ve klozetten duvar ve duşlara kadar bulaşınca, sözlük dilinde anlatacak olursak; yarısında çıkıp gitmişler. burdan erkek evlatlara sesleniyorum. hastalıkta bu işler kadın işi diye bir şey yoktur, hasta hijyeni sağlamak yada bok temizlemek sadece kadınlara mahsus bir şey değildir, siz de az çabayla başarabilirsiniz. şimdiden hazırlıklı olun)

    yatak yarasını ilk kez görüşüm ise bundan bir iki gün sonrasına rastlar.

    hastanede 4'üncü günümüz, annemle beraber anannemin diğer 3 çocuğundan ve 6 torunundan bir fayda göremeyeceğimizi anladığımız ilk gün idi (ilerleyen günler, aylar ve yıllar içerisinde bunu defalarca kez yine yeni ve yeniden anladık). fakat aslında o kadar yalnız da sayılmazdık, diğer 5 hastanın yakınları da en az bizim kadar yalnız ve ya annelerinin kızları yada anannelerinin kız torunlarıydı. ben hiç refaketçi gelin yada damat görmedim ama birkaç refakatçi komşu gördüm. sanırım o hastalar vaktiyle ev değil komşu almışlardı. bu günleri o zamandan düşünüp, kalan akrabalarını da satıp araba alsalardı, kendilerine refakatçilik eden sadık komşularının yanında ayaklarını yerden kesecek bir de arabaları olmuş olurdu ama insan kendi geleceği ile ilgili o kadarını düşünemiyor yada ummuyor diyelim. komşu demişken.. yine 6 kişilik olan yan odada 6 ayrı hasta ve 6 ayrı refakatçi daha ikamet etmekte idi. bunlardan bir tanesi sağolsun sonda torbası savaşımda bana sözle de olsa oldukça destek olmuş, hastası 6 küsür aydır orda yatan biriydi. bir diğeri ise 8 ayı çoktan doldurmuş başka bir hastaydı. işte yatak yarası muhabbeti hep bu hasta ve onun refakatçisi etrafında dönüyordu. zıttırısının fıttırısı, bilmemnereden bilmem nesi, anlıycanız hastanın çok uzaktan akrabasıydı bu yanında kalan refakatçi kızcağız. kızcağız diyorum zira --cağız ekini orda ondan daha çok hak eden biri oldugunu sanmıyorum. kızı resmen hastanın yanına bırakıp sırra kadem basmışlardı. bir insan 20 küsür gün sandalyade, yatak kenarına dayanıp yatar mı? yada yukarıda anlattığım koşullara sahip banyoda yıkanabilir mi? olabildigini de sayesinde öğrenmiş bulunuyorum.. ki zaten bu yatak yarasını hepimize gosteren de yine bu kızdır.

    hafiften fıttırma eğilimleri arzeden ve devamlı ama devamlı anlamsız bir şekilde sırıtan, sıklıkla kıkırdayan bu arkadaş bir gün odaya dalip yine kıkırdayarak tüm refakatçilere gelin gelin size bir şey gosterecegim dedi. allah noluyor diyerek fırladık, yan odadaki hastalar hariç herkes dışarda, kapının önünde duruyor. o an için hiç düşünmeden içeri daldık, dalışımızla çıkışımız bir oldu. hastasında zamanla oluşmuş yatak yaralarına pansuman yapılıyor ve boyle bir şey yok, anlatması da mümkün değil, o nedenle anlatmayacagim. galiba o lavabosu, klozeti, duvarları, duşu bokla sıvanmış olan banyoyu sabahtan akşama izlemeyi, diğer görüntüyü birkaç saniye de olsa görmeye tercih ederim. zaten o birkaç saniyede tek düşünebildiğim iyi ki hastanın bilinci yerinde değil oldu. daha sonra kızın kendisine toplu halde çıkıştık ve neden bunu yaptığını sorduk. "görün istedim, bazen çok iyi baksanız da bu oluyor, şimdiden önlem alın istedim" dedi. bu aksiyonun en azından annem ve bende işe yaradığını söyleyebilirim zira hem "o yara açılmayacak ulan!" kıvamına geldik, hem de hastaneden taburcu olduktan sonra bizimle çalışmaya başlayan bakıcıyı aynı kıvama getirdik.

    bugün, 2,5 sene sonra ilk defa, çok küçük de olsa bir yatak yarası daha gördüm. korkmuyorum diyemem.

    galiba şimdi bir de bu uzun ve çok net olmayan örnekten sonra kesin bir tanıma ihtiyacımız var. yatak yarası açıldıktan sonra kapanması çok çok güç olan, bakımı da oldukça zor olan, ilerlemiş hallerinde kemiğe kadar inebilen ve iltihap kokusunu 7/24 baskın biçimde hissedebileceginiz yaralardır.

    dipçik not 1: yukarıdaki örnekte anlatılan hemen hemen tüm hastaların, ve örnekte bahsi geçen hastanın da havalı yatak sahibi olduğu notunu düşmek isterim (bkz: havalı yatak/@kahvedelisi)

    dipçik not 2: artık tek elle sonda torbası boşaltıp, koridorda ördek elde "değmesin yağlı boyaaa" diye bağırabiliyorum
  • yatağa bağımlı hastalarda, özellikle sakrum kısmında oluşur. en az 2 saatte bir hastanın pozisyonunun değiştirilmesi gerekir, genelde yan yatırılır hastalar ancak o zamanda femurdaki trocantere basınç bineceğinden bir süre sonra orada da bu yaralardan oluşabilir. 30 derecelik açıyla yan yatırılmasında büyük fayda vardır. yara bakımı, enfeksiyon açısından çok önemlidir, antibiyotik kıullanımı gerektirir. ayrıca yaraya yansıyan basıncı azaltmak için, havalı yataklar, yaranın genişliğine ve derinliğine göre 10x10 cm yada 15x15 cm lik süngerli aparatlar mevcuttur. bunlar yaraya tam oturarak, çukurlaşmış kısımlarında üstünü örter. bakımı çok titizlik gerektiren bir problemdir.
  • tedavisi iyi bir hasta takibi gerektirir, biraz zahmetlidir.

    yaranın en kötü durumda olduğu (açılmış, iltihapli, geniş) farzedildiğinde tedavi şu şekilde yapılabilir:

    1- öncelikle yarayı iltihaplardan temizlemek gerekiyor. bunun için 500 cc izotonik nacl serum bir enjektör yardımıyla çekilir. yaraya püskürtülür. bu aşamada etrafa sıçramaması için gerekli önlem alınır. ardından gazlı bez ile yavaşça temizlenir. bu yıkama işlemi yarayı zorlamadan yeteri kadar (3-5 defa) tekrarlanır. ilkinde tüm yaraların temizlenmesi beklenmez. olduğu kadar.. daha sonra üzeri cosmopor antibakteriyel ile kapatılır. cosmopor antibakteriyelin yaptığı iş içeriğindeki gümüş örtü yardımıyla antibakteriyel özellik gösterip yarayı enfeksiyondan korumak ve emici ped yardımı ile yara üzerindeki iltihabı absorblamaktır. bu işlem iltihaplar tamamen temizleninceye ve iltihabın altındaki sağlıklı doku gözükünceye kadar günde bir defa yapılır.

    2- yaranın temizlenmesi ardından bir sonraki aşama yarayı iyileştirme aşamasıdır. vücut yarayı kendisi iyileştirir. tek yapmamız gereken ona uygun ortamı hazırlamaktır.

    yaranın çukur yara olduğunu düşünürsek: öncelikle yara yıkanır ve gazlı bez ile kurulanır. çukur kısımda doku oluşumunu hızlandırmak için içine hidrojel sıkılır. üzerine yarayı kaplayacak büyüklükte gümüş örtü örtülür (enfeksiyon olmaması için), onun üzerine de hydrotac örtü yapıştırılır. hydrotac üzeri uygun bir gazlı bez ile (zetuvit olabilir) örtülerek uygun bir flasterle sabitlenir. hydrotac'ın yaptığı iş yaranın kurumasını engelleyerek uygun nem ortamını oluşturmak ve herhangi bir akıntı vs olduğu durumda absorplayarak yarayı temiz tutmaktır. bu ortam sağlandığında yaranın hızlı bir şekilde kapandığı görülür.

    çukur çok yoksa hidrojel kısmı atlanabilir. çukur varsa dolduktan sonra da hidrojel kısmı atlanır, yaranın iyice kapanması için gümüş örtü ve hydrotac işlemi yine her gün tekrarlanır. açık yara kapandıktan ve böylece enfeksiyon riski ortadan kalktıktan sonra yalnızca hydrotac ile devam edilir.

    en son cosmopor antibakteriyel ile bir süre daha yara koruması devam edebilir.

    yukarıda bahsi geçen profesyonel ürünler hartmann firmasında mevcuttur. alternatif ürünler karagül iş merkezinde medikalcilerde belki bulunabilir.

    genel kural: bakım yaparken elinizde her zaman cerrahi eldiven olsun.

    vesselam.
  • gelismemesi icin alinabilecek onlemler:
    -anti dekubit yatak secimi.
    -masaj yapmak.
    -iki saatte bir pozisyon degisikligi( sag yan, sol yan, sirt ustu).
    -yara cevresine ve potansiyel barindiran yerlere bariyer krem surmek.
    -sari kantoron yagi ile masaj yapmak (cilt butunlugu icin oldukca etkilidir).
    -kiyafetlerin, carsafin kirisik olmamasina ozen gostermek
    -nem dengesini iyi saglamak, vucudu cok islak ya da kuru birakmamak.
    -kolonya gibi tahris edecek urunlerin kullanimindan kacinmak.

    basi yarasi pansumaninda enfensiyon gelismisse ekstra kremler kullanilir. derin acilmalarda ringer laktatla yikanip islak pansuman yapilir kapatilir. vucudun iyilesmeyi saglamasi icin pansumanda ortam yaratilir. islak pansuma flasterlenir. yara bakimi hergun yapilmali. gerekli oldugunda gunde birden cok yapilabilir.

    en cok yataga bagimli, immobil bireylerde gorulur. yaslilik, zayiflik, iyi beslenememe, hareket kisiti gibi pek cok faktor etkilidir.

    goruldugu bolgeler basinc noktalaridir.omuz, sirt,ense, sakrum, kulak arkasi, topuklar, torakanter seklinde devam eder. yanaginda burnunda dahi basi yarasi gelismis hastalar da bulunmaktadir.
  • sanılıyor ki bu meret sadece yatağa mahkum, plejik hastaları bulur. kişi aylarca hareket etmez, bakımı olmaz da oluşur bası yarası.

    alakası yok(muş), iki haftalık hastane yatışı olan kişilerde dahi görülme olasılığı %30'ları bulabiliyor. özellike sakrumda, topuklarda ve bazen oksipital kemiğin üzerini kaplayan cilt dokuda hipoksiye bağlı meydana geliyor ülsere alanlar. zaten büyük olasılıkla ybü*'de takip edilen, birçok komorbiditesi olan hastaya bir de bu musallat oluyor. diyabet-immünsupresiflik vs. varsa, hastanede kalış süresi de uzayacaksa zaten hoşgeldin enfeksiyon bebek.

    yaranın iyileşme sürecini hızlandırmak için proteinden zengin diyet, hatta nütrisyon desteği şart olabilir.
hesabın var mı? giriş yap