• polise, askere tapınma, vali, kaymakam önünde ceket ilikleme, milletvekilinin, bakanın elini öpme gibi ritüelleri bulunan zevk dalı. bu fetişizme sahip olanlar karşılarına geçilip sert bir sesle "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" denildiğinde orgazm olurlar.
  • bir taraftan da halka hizmet etmek üzere işe alınmış memura gereksiz saygı duyulmasını, onların da kendini yarı tanrı saymasını sağlayan hislerdir. çünkü devlet kutsaldır, memur da kulu ve elçisidir.

    kpssnin bu kadar arzulanan bir sınav olmasının temel nedenlerinden biri de, çalışma hayatı sırasında önüne gelip gidene kaşlarını kaldırarak konuşabilmek, onlara hükmedebilmektir. hele ki üniformalı olanlar yürümez, uçar, konuşmaz bağırır coşar.
  • halbuki devlet kutsal degildir. fetisistler biraz kafalarini kaldirsalar belki gorurler, devlet dediklerinin uc bes tane kligin mafyavari -diyelim hadi- orgutlenmesi ve guc mucadelesine sahne olan bir sistemdir.

    halki degil kendi ve sermayenin cikarlarini dusunurler. en azindan boyle memleketlerde. bati tipi devlet akliniza gelmesin. her ne kadar onlarin da yamuk taraflari olsa da her haliyle ilerideler. zirvesi boyle olan bir piramidin her kati curur. bunlara ayilmayin diye de milliyetcilik dincilik vatan millet diye diye halk tornalardan gecirilip uyutulur/curutulur. devlete tapan siradan insanlarin gunluk hayatta karsilstiklari sacma sapan sorunlarin sebebi de bu curuk yapidir. anlatamazsin.

    buradan hareketle akp gitse bile bu ulkede aman aman bir degisiklik, ilerleme olmayacak ornegin. klise diyeceksiniz ama sistemin iyi yonde degismesi gerekiyor. bu yikilip yeniden insa ile olur. devlet yikilsin demiyorum, ustune oturdugu sistemi kastediyorum. bence ihtimal dahilinde gorunmuyor bu maalesef. bunun icin evvela devlet fetisinin yikilmasi lazim.
  • "her şey devletin içinde, devletin dışında hiçbir şey yok, devlete karşı hiçbir şey yok" mussolini, 1925

    (bkz: ulus devlet/#95230824)
  • uğur mumcu'nun 2 ocak 1991'de yazdığı bir yazının ve başlığı ve konusu. bir süredir umag web sayfasında her hafta farklı bir uğur mumcu yazısı yayınlanıyor ve yazılar bugüne dahi ışık tutuyor.

    bu haftanın yazısı devlet fetişizmi'nde, anap döneminde liberalizm denilen şeyin aslında devlet fetişizmi olduğunu iddia etmiş mumcu. o yazıda anap'ı kaldırın, akp'yi koyun hiçbir şeyin değişmediğini göreceksiniz.

    yazının bir kısmı:

    fetişizm; ne anlama gelir?
    fetiş;, türkçemize de giren portekizce bir sözcüktür. özgün biçimiyle; feitico portekizce'de büyü; anlamına geliyor; büyücülere de yabancı dillerde; fetichistes; deniyor.
    fetişizm de işte buradan türetiliyor. fetişizm, devlete tapınmanın adıdır. bir devlet dinidir fetişizm...
    o zaman düşünelim: devleti kim kurar?
    insanlar... insanoğlu kendi yaptığı puta kendisi tapar. insan, kendi emeğine yabancılaşır; kendi yarattığı kurumlara tapacak düzeye iner. insan olmaktan çıkar, yabancılaşır ve kul olur.
    faşizm, devleti yüceleştirerek yönetenlerin bu güce tapmalarını sağlar.
    (...)
    görülen köy kılavuz istemez; anap liberalizmi, bir devlet fetişizmi türüdür. bu arabesk liberalizm, hayali ihracat kararnameleriyle başlar, zonguldak madenlerinde ve mess işyerlerinde biter!

    http://www.umag.org.tr/
  • "siz ona [devlet] tapınırsanız, her şeyi verecektir o size, bu yeni put: böyle satın alıyor erdeminizin pırıltısını ve gururlu gözlerinizdeki bakışı."

    friedrich wilhelm nietzsche - also sprach zarathustra
  • mottosu "devlet n'eylerse güzel eyler" olan siyasi manyaklık.
  • devlet büyüğüne saygısızlıkları cezalandıran tck'larla devamlılığı sağlanan fetişizm türü. devlette çalışmak birini büyük yapmaz. devlette çalışan kişiye gereksiz bir saygı duyulamaz.

    devlet fetişinden bahsedilmeye başlandığını fark ettiğiniz anda susturun. devlette çalışan kişiler maaşlarını babalarından almıyorlar, senin benim vergimizden alıyorlar. hesabını sorun.
  • "türkiye'de devlet, mitolojik bir dev, kutsal bir değer, uğruna yaşanması ve ölünmesinden başka bir şey düşünülemeyecek bir karar-verici (desizyonist) güçtür. hâlen yürürlükte olan kurucu yasa'nın pek çok maddesinin de dile getirdiği gibi, 'o öl dediğinde ölünür, gül dediğinde gülünür'. kimi zaman 'vatan' kavramıyla kendisini estetikleştiren bu aşkın varlık, bir nevi amentüsü olan metinde, 'kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda' demekle kalmaz, 'şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda' diye geçmişte bugün için ölenleri hatırlatarak, bugün de yarınlar için ölünmesi gerektiğinde yapılacak şeyin ne olduğunu ifade eder. benzer yaklaşım 'bu görev senin en kıymetli hazinendir' diyerek 'dünya görüşünü sunan' diğer ezber metinlerinde de görülmektedir. devlet mitolojisi zaman ve mekân mefhumlarını yırtıp atarak, insanları insan-üstü varlıklarla muhatap kılar. ölüleri canlılarla sürekli olarak konuşturur; büstlerle, heykellerle, marşlarla ve şiirlerle sürekli bir ayin hâlindedir. bu derece büyük bir teslimiyet isteyen dogmatik ilkeler bütünü olan devletin modern zamanların tanrısı olduğunu söyleyen genişçe bir literatürün varlığından söz edilebilir."

    hasan aksakal, türk politik kültüründe romantizm, iletişim yayınları, istanbul, 2015, s. 226.
hesabın var mı? giriş yap