• hayatımız boyu tüm açılardan, perspektiflerden defalarca bize sorulan bir sorudur; rabbin kim?

    sancımız ise, öz hakikati fıtraten aslında çok iyi bilişimiz fakat dilimizin ucunda gelipte bir türlü kelam olarak dile dökemeyişlerimizin zamanda genişlemesidir.

    oysa endişe etmeyip, bu süreçte hiç bir sıkıntıya girmeden teslim olduğumuz an, bilipte söylemeye çalıştığımız şey bir süre sonra kendiliğinden dilimize servis edilir. ve o an bir düğüm bağının çözüldüğünü hissederek kendi işleyişimizdeki bu senkron kaymasına şaşırırız.

    dilimizin ucuna gelip söyleyemediğimiz bu küçücük ıkınma anları, nefsimizle boğuştuğumuz, kavgaya/mücadeleye giriştiğimiz, aslında kendimiz üzerinde bir güce sahip olmadığımızın ibretlik misalleri. bu hal gibi, cevabı ''çok çok iyi biliyorum'' diyerek ''hani şöyleydi böyledi'' diye üstüne cevaptan fazlaca detaylı bilgileride eklesek daha fazla kördüğüm olur tüm biliş yolları.

    ölümle birlikte iyi ezber ettiğimizi zannederek övündüğümüz şeyler, teslim olamadığımız tüm ölçüleri içine katıp, dilimizin ucunda gelip söyleyemediklerimiz olarak bizi rezil ve rüsva edecek.

    ''o gün, ruh ve melekler, saf saf dururlar; konuşamazlar, ancak rahmanın izin verdiği konuşur ve gerçek söyler.''
  • bildirimlerin yeniden ortaya çıkarılmasını ve bilince getirilmesini sağlayan iç etkinliğin dil oyunudur. bu iç etkinliği dile getirebilmek için "ortaya çıkarma" denen arama ve yeniden bulma olayı üzerinde yoğunlaşılmalıdır.
  • her zaman bir türlü hatırlanamayan kelimeler değildir "dilimin ucunda"yla bahsedilen, akıldan çıkmayan ama kendimizi tutup söylemediklerimiz için kullanıldığı da olur.

    ...
    bir şey var aramızda
    senin gözlerinde ışıldıyor,
    benim dilimin ucunda

    (bkz: birisi)
  • google da arattığınızda cevabını bulamadığınız; onu mu demek istedin, bunu mu demek istedin derken size ne demek istediğinizi dahi unutturan sorularınızın cevabını bulmanızı sağlama amacındaki web sitesi. henüz çok yeni.
  • uzun süreli belleğin kuytu köşelerine saklanmış bir bilginin, geri çağrılması ama onun bir türlü hazırlanamayan nazlı gelin edasıyla gel(e)memesi durumunda, arada geçen bekleme zamanının ünlemleştirilmiş halidir. şahsen beynimin gerçekten bir şeyler yaptığını, harıl harıl çalıştığını hissetmemden olsa gerek, seviyorum ben bu durumu. parmaklar konrtolsüzce havada sallanıyor, beyne yardımcı olmak istercesine kafaya yaklaşıyor, gözler kısılıyor böyle hafiften, ağız bir şey söylemek istercesine açılıp açılıp kapanıyor. hele bir de bu kadar emek boşa gitmez de bulunursa aranan değmeyin keyfe. elde bir tas "buldum! buldum!" diye koşturulsa yeridir.
  • atv televizyonunda yayınlanan bir yarışma bu. osman yağmurdereli yapımcılığını ifa etmiş, sunucusu burak kut. med yapım'ın show tv için hazırladığı formatın tıpatıpası. erken kalkan yol alır, hesabı..
  • 1987 tarihli firuze adli sezen aksu albumunun bir sarkisidir.
  • simdi hatirlayamadigim bir bilissel bir teoriye gore kelimelerin hafizamiza ses ozellikleri ile beraber kaydedilmesi, hafizada bulunan benzer seslerin karismasi veya tetikleyici ses dizisinin cagiralamamasi dolayisi ile olusan ablak durum.
  • ille de hatırlayıp söylemek için çok kasılmamalı dilin ucunda bırakılmalı, sebatla beklenmelidir. aksi taktirde sistemi overload yaparak akıl ve ruh sağlığına zarar verilebilir.
    (bkz: ben yaptım oradan biliyorum)
  • (bkz: presque vu)
hesabın var mı? giriş yap