• istatistik asla hata yapmaz.
    yüzbinlerce yıl tık yok ve birden tanrı kitaplar yollamaya başlıyor, emirlere boğuyor insanları. peygamberin cinsel hayatı gibi birçoğu komik ve anlamsız ayetlerle ne anlatılmak isteniyor bilen yok ama inanan çok.
    hepsinin uydurma olduğu o kadar açık ki cehennem korkusuyla en ufak laf edebilen yok.
    tanrının varlığı hususu ise tamemen kişiye kalmış. olabilir de olmayabilir de. ama dinler, işin içinde sırf insan parmağı olması bile büyük şaibe nedeni.
  • yoktur böyle bir şey.
    zira anlayamamak anlama çabasınının başarısızlığıdır.
    ortalama bir zeka ile her hangi bir din üzerine 5 dakika kafa yormak bu dinin uydurma şeyler anlattığını anlamak için yeterlidir.

    dolayısıyla dindarların inancının nedeni anlayamamak değildir.
    anlamanın sonuçlarından kaçmaktır.

    hatta bu açıdan baktığın zaman dindarların ateistlerden daha zeki olabileceği sonucuna bile varabilirsin.
    kendi kendini kandırıp bir ömür boyu eylemlerine bir yalanın yön vermesini sağlamak her babayiğidin harcı değil.
  • madem uydurmaysa o kadar kolaysa uydurun siz de bi tane denmiş. en son uyduran kişi ondan sonra uyduracakların önünü tıkamış biz napam. son din benim ki demiş.
  • insanlar hala yaratıcı ile teist veya politeist inançların tanımladığı tanrılar arasındaki farkı anlamamakta direniyorlar.

    ''bu evrenin bir yaratıcısı varsa bunun kuran'daki allah olduğunu nerden biliyorsun?'' sorusuna ''bir yaratıcıya inanmak allah'a inanmaktır zaten'' diyen insanlar gördüm.
    sorun da zaten bu.

    insanlar evrenin potansiyel yaratıcısını aşırı kişiselleştiriyorlar. ne bilim, özelliklerini hatta 99 ismini dahi bildiklerini iddia ediyorlar.

    delilin ne diye sorsan baştan sona kadar tutarsızlıklarla ve hatalarla dolu bir kıtabı gösteriyorlar.

    evrenin bir yaratıcısı var mı bilmiyorum. bilmiyorum demekten de çekinmiyorum.

    ama bildiğim bir şey varsa, o da, şayet bir yaratıcı varsa bunun allah olma ihtimalinin sıfır olması.
    bunu söylediğim zaman bazı müslümanlar inançsızlığımı hangi delille desteklediğimi soruyorlar genelde.
    dostum, benim senin dinine inanmamamın en büyük delili senin delilin olmaması.

    allah'a inanan sensin. bu iddia sana ait. yani ispatlama sorumluluğu da keza öyle.

    bir ev düşün. bu evde iki kişi yaşıyor. biri diğerine evde bir kedinin yaşadığını iddia ediyor. daha önce evde kedi görmemiş olan kişi bunun doğru olamayacağını söylüyor. fakat 'inanan' kışı ısrarlı ve hatta diğerinden kedinin yokluğunu ispat etmesini bekliyor.
    bu kişi evin her köşesini kontrol ederek aksini ispatlayabilir elbette.
    fakat her normal insan bu gibi durumda ilk önce iddia sahibinden bir delil veya ispat ister.
    kişi iddiasını ispatlayamıyorsa olay zaten kapanır. diğerinin aksini ispatlamasına gerek duyulmaz.
  • kutsal kitapları yazanların insanlar olduğunu anlayamamaktan kaynaklanır.

    nasıl anladınız lan bana da anlatın diyenler için: anlatalım. okuduk bu kitapları. bakın bakın ne kadar mucizevi dediğiniz her ayetin aslında o çağda yaşamış her insanın yazabileceğini gördük. acı ama gerçek. kutsal kitaplar bilim kitabı değil. apaçık hiç değil. dini kurtarmak için uydurulan hadislere hiç girmiyorum. bu kitapların içerisindeki saçmalıkları, haksızlıkları ve ahlaksızlıkları gördük. isteyen sadece ekşi sözlükteki başlıklara bile bakabilir.

    kuran'ın insan yapısı olduğunun delilleri
  • bir eksik, bir eziklik veyahut herhangi bir şey belirtisi değildir. dindar sayılabilecek bir aileden gelen bir ateistim. babam bilse evlatlıktan reddeder muhtemelen. yine de inanan insanları bu şekilde sorgulamak asıl anlamsız olan.

    inanmak benim ailemin fertleri için ölen anne babalarına bir ulaşma yolu kendilerince ve kendileri bu şekilde de mutlu oluyorlar. onlar adına kuran okutup kurban kestirirken de aynı şekilde. bu insanları hep mutlu, hem de huzurlu eden bir şeyi sen uydurma uydurma, bak nasıl da anlamıyorlar salaklar diyerek yargılayamazsın. cidden bu çok daha saçma bir şey.

    iş en sonunda ''sana ne lan yarram' a da bağlanabilirdi ama ben bu yoldan gitmek istedim.
  • insan koskoca evrende yapayalnız ve çözemeyeceği bir sürü soru ile baş başadır.

    kısacık hayatında merak ettiği büyük çaplı soruların ilk 3üne bile cevap vermesi için belki 1 milyon yıl ömrü olması gerektiğinden , sallapati bir hikayeyle kendini bu kafa karışıklığından kurtarıverir.

    işte adem , havva hop elmayı kop fijuv cezalandır falan.

    trilyon ışık yılı(yani ışık hızıyla hareket edebilirsen 1 trilyon yıl sonra oraya ulaşabilirsin) uzaklıkta meydana gelen güneşi cebinden çıkartacak yıldızların inanılmaz patlamalarının anlamı bile bu hikayeden ibaret yani. elmayı yeme yeme dedim bak noldu şimdi , al sana hipernova. komiksiniz ibneler ama seviyorum sizi, mutlu olmayı çok önemsiyorsunuz.

    ne desek boş inançlı insana , din faşisti değilse kavga halinde olmak düşünülemez bile. ama insanoğlu bu zihniyet yüzünden o cevaplara ulaşmakta (eğer mümkünse) daha çok ama çok zorlanacak gibi.
  • ricky gervais'in güzel bir lafı var: "inanan biri olarak sen diğer 1499 tane dini reddediyorsun, ben 1500 tanesini de reddediyorum. aramızdaki fark bu"
  • normalde bu tür bir hükme verilecek standart cevaplar bellidir. "bunlar şeytanlaşmış, o yüzden dini yerden yere vuruyorlar".

    ama ben hiçbir zaman öyle düşünmedim. en absürd bir görüşün bile kısmen de olsa hakikate temas ettiğini gördüm. hep "halkın sesi, hakkın sesidir" düsturuna inandım.

    ilaç hastalar için gereklidir ve sıhhatli bir insanın ilaçla işi olmaz. ialacın vazifesi de hastalığı yok etmek ve insanı eski sağlıklı haline tekrar kavuşturmaktır.

    peki ilaç vazifesini yapmıyor ve şifa kaynağı olamıyorsa ne olur? artık ona ilaç denilebilir mi?

    insanın en büyük hastalığı allah'tan uzaklaşmaksa, din de bu hastalığın ilacı, eski sağlıklı hale dönüşün yolu, yordamı, usulüdür.

    din zaman içinde bilhassa politik manipülasyonlar sonucu dejenere olup ilaç olma vasfını kaybederse işte bugünkü gibi bir durum ortaya çıkar. insanların dine saygısı kalmaz. dinin ne olduğu da unutulur gider. geriye sadece siyasi bir araç olarak kullanılmak üzere posasını bırakıp, özü itibariyle sırra kadem basar.

    din hakkında konuşanlara önce şunu sorunuz "sen bu dediklerini tatbik ettin de sağlığına kavuştun mu? eğer kavuştuysan konuş, amenna ve saddakna. yok eğer sen de bizim gibi hastaysan, sus. kapa o şom ağzını"

    günümüzde din adına konuşanların, ağzından ayetler düşmeyenlerin %99'u, emin olun bizlerden çok daha ağır vakalar. çünkü dini şahsi menfaatleri için bir araç derekesine indiriyorlar. kimi siyasi emellerine ulaşmak için; kimi iktidar, güç, makam, mevki hırsına basamak olarak; kimi de maddi kazanç sağlamak amacıyla dini kullanıyor. onların insanlara sundukları din, arka planındaki çarpık anlayış sebebiyle, müşterilerini daha beter hasta ediyor. allah'tan daha çok uzaklaştırıyor ve sair insanlarda da nefret uyandırıyor.

    artık iman ve islam nurunu, 3-5 tane gariban, fakir, kimsesiz dervişin kalbinden başka yerde aramayın. onlar paraya, makama, mevkiye tenezzül etmedikleri için nuru korumayı başarabilmişlerdir. geri kalanlar boş çuval...
hesabın var mı? giriş yap