• estonyalı za/um'un yapıp humble bundle'ın dağıtacağı izometrik rpg. 60lı yılların polisiyelerine gönderme olacak gibi gözüküyor.

    http://www.volhek.com/…elysium-fragmani-yayinlandi/
  • https://www.youtube.com/watch?v=hqvzfjna00y

    estonya merkezli bagimsiz oyun gelistirici sirket za/um tarafindan yapilan izometrik point and click adventure/rpg karisimi detektiflik oyunu. unity oyun motoru uzerinde 25 kisilik ekiple gelistirilen oyun, 1930'lar ve 1950'ler karisimi alternatif bir gerceklikte geciyor.

    aslinda uzun yillardir gelistiriliyordu ve 2017'de cikmasi planlaniyordu, ve oyunun ilk adi no truce with the furies idi. daha sonra bu isim disco elysium olarak degistirildigi icin internetteki yillardir yapilan cogu haber bosa dustu. alin size ders niteliginde bagimsiz oyun gelistiricilerin amatorce hatalarindan biri. oyununuza bir kez dikkatlice isim secin ve onu zirt pirt degistirmeyin. cunku insanlarin aklinda kalan ismi sonradan degistirmek cok zor oluyor.

    oyunun isminin degisme sebebi ise daha trajikomik. ilk adi olan no truce with the furies "ofkelilere musamaha/gecit/ateskes yok" manasina geliyor. furies-furries (2 r ile) karisikligi yuzunden "killi seylere gecit yok" gibi bir komik bir sonuc cikiyordu. o yuzden hem cogu haber sitesi yanlis baslik atip hem oyunculara dalga konusu olmasi yetmezmis gibi bir de oyun hakkindaki beklentiler bambaska bir hal aldigi icin (adult oyun yani) bu degisim biraz da mecburiydi zaten. alin size ders niteliginde bir baska bagimsiz oyun gelistirici hatasi. oyun ismini secerken dogru duzgun dusunup pazarlama ve yanlis anlasilma noktalarina onceden dikkat etmek ne kadar onemli gorun.

    bunun disinda oyun cok fazla sey vadediyor, biraz adventure, biraz rpg, biraz choice based, biraz life sim, biraz open world, biraz da combat. butun bu buyuk buyuk vaatlerin altindan kalkabilecekler mi bilmem, tahminimce bolca bug olacaktir oyun ilk ciktiginda.

    kentucky route zero, planescape torment, fallout/fallout 2, baldur's gate gibi oyunlardan ve 50'lerde gecen film noir dedektiflik dizilerinden ilham aldiklari icin kaliteli bir temeli olacagini dusunuyorum. buyulu gerceklik esintileri de bolca mevcut. izometrik kamera stilini secip mekan tasarimlarini cok iyi yaptiklari icin de ayrica sempatim var bu projeye. tabii artik izometrik oyunlar bile 3d yapildigi icin o eski oyunlarin 2.5d piksel boyama sanatsalliginda biraz eksilme oluyor. ama artik 90'lardaki gibi oturup binlerce 2.5d piksel assetler cizmelerini beklemek abesle istigal olur. yine de 3d'de bile isik tasarimi ve atmosfer olarak cok kaliteli gozukuyor.

    kisacasi desteklenmeyi hakeden bir oyun bence. hic bir sebepten olmasa bile bu piyasada gecer akce olan battle royal/first person shooter gibi zirvaliklar yerine dedektiflik uzerine izometrik adventure/izometrik rpg yapiyor olmalari takdire sayan. zaten su bagimsiz oyun gelistiriciler de olmasa piyasa bastan asagi birbirinin kopyasi (boru sesli karizmatik kahraman + tps/fps kamera + dlc + online + microtransaction) coplere kalacak.

    https://store.steampowered.com/…2470/disco_elysium/
  • bugün çıkacak olan ve adı nedeniyle dikkatimden kaçmış güzel bir fikre sahip oyun. isminden dolayı yine hoplamalı zıplamalı bir battle royale mi geliyor demiştim fakat felsefik kitaplar kadar derin bir crpg olduğunu öğrenince direk atladım.

    oyun izometrik crpg; fallout ve tyranny gibi. yegane farkı ise karakter yaratma ve dialog ağırlıklı olması. oyunda combat yok fakat çok fazla skill check var tabletop rpgler gibi. gördüğünüz bir durumu skill check ve oyun boyunca izlediğiniz yola göre farklı yorumlayabiliyorsunuz ki bu da çılgın bir replayability demek. yine reviewlere bakılırsa tek bir yanımıza ağırlık verirsek bu da sizin sonunuz demek oluyor. yani fazla logical olursanız sadece olay yerini değil çevredeki çiçeği böceği de açıklama ihtiyacı duyuyorsunuz ki bu da etrafınızdakileri sıkıyor. bakalım bugün yarın biraz oynayayım. umarım beklentilerimi karşılar ve ballandıra ballandıra burada anlatırım. text heavy olduğu için herkese hitap etmeyebilir, bazılarına fazla fazla hitap edebilir keza crpglerde combat pek de eyecandy olmuyor.
  • çıkar çıkmaz malum ortamlara düşen oyun oldu. ilk çıktığında windows 7 kullanıcıları .mov uzantılı dosyalar sebebiyle açılışta siyah ekran + imleç sorunu vardı ancak gelen acilinden bir güncellemeyle birlikte bu sorun ortadan kalktı. ilk izlenimim, diğerleri gibi "her konuşma seçeneğine sırayla bas sonra haritadaki göreve git"den farklı olarak hikaye ağırlıklı ve seçimlerin önemli olduğu bir oyun gibi gözüküyor. bu sebeple girince kesintisiz uzun uza oynayabileceğim saatlere sakladım kendisini. bakalım kim asmış o adamı ağaca, göreceğiz.
  • 3 gün boyunca sapık gibi oynayarak ilk playthroughmu bitirdiğim güzide eser. aksyion oyunu değil de şöyle bir hikaye oyunu oynayayım diyorsanız veya polisiye bir roman olsa da okusam diyorsanız tam sizlik. politika, uyuşturucu, seks, cinayet, fantastik kısımlar. hepsini çok güzel bulunduruyor. kesinlikle herkese göre değil onu belirteyim çünkü hem dialog ağırlıklı -ki hakikaten ağır konular işleniyor- hem de epey melankolik bir havası var. gerçi benim oynayış tarzımla da alakalı olabilir keza oyun boyunca yaptığınız seçimler ve verdiğiniz skill pointler dialogları çok dramatik etkiliyor. kendi oynanışımdan çok az bahsedeyim ki spoiler olmasın:

    oyunun başı karaktere göre değişiyor mu bilmiyorum fakat ben motor ve fiziksel becerileri yüksek ama çok da embesil olmayan ortalama bir karakter yarattım. hikaye gereği başta "dağıtmış" olarak uyandım. oyun boyunca hiç uyuşturucu kullanmadım, alkol almadım (bunlar becerilere boost verebiliyor). oyun süresince davranışlarım "artist ve içgüdüsel"den "mantıklı, empatik ve sıradan" a doğru kaydı. başta yılan derisi topuklu ayakkabılar, palto ve kravatım varken sonda avcı çizmelerim, polis kıyafetim, gözlüklerim ve fedora şapkam vardı. kıyafetler statları etkiliyor fakat burada yapımcıların amacı daha çok hangi tarz oynuyorsan o şekil görün olmuş o yüzden saçma durmuyor.

    hikayenin nereye gittiğini kesinlikle kestiremiyorsunuz o kadarını söyleyeyim. oyun sizden 1 adım değil 2-3 adım önde gidiyor. tek oynanışta muhtemelen oyunun 1/4 ünü görüyoruz gibime geliyor keza çözmediğim vakalar, hiç konuşmadığım insanlar var. ki o kadar completionist oynamaya çalıştım. roleplaying havasındaysanız kesinlikle belli bir yaş grubu üstüne tavsiye ederim çünkü dediğim gibi herkesin oyunu değil.
  • henüz sadece bir kaç saat oynama şansı bulduğum rpg soslu leziz adventure. ne yalan söyleyeyim, planescape torment veya fallout tarzı bir crpg beklerken combat içermeyen bir adventure ile karşılaşmak beni şaşırtmış olsa da oynarken çok keyif aldığımı söylemem gerek. günümüzde çıkan aksiyonlu ağırlıklı oyunlara kıyasla diyalog ağırlıklı olması sebebiyle de yüksek satış sayılarına ulaşamayacağını düşünüyorum.

    bunun yanı sıra, oyunun geçtiği şehir*, diyaloglar, bende direkt bir china mieville romanı okuyorum havası yarattı. oyunla bir alakası var mıdır kendisinin gerçekten merak ettim.
  • inanılmaz bir oyun olmuş. yazım kalitesi muhteşem, bu anlamda planescape torment ile karşılaştırılıyor ki abartı bir karşılaştırma değil. yıllardır bu kadar muhteşem, bu kadar devrimsel bir oyun oynamamıştım. bir kere her rpg'de karşımıza çıkan klasik "güç, çeviklik, sağlık" gibi karakter özellikleri yerine, duygular, motivler, bilişler yani direkt "beyin" gelmiş durumda. "empati, retorik, bilgi, drama, el göz koordinasyonu" gibi yeteneklerle birlikte, şehre karışmaya, şehrin ruhunu anlamaya yarayan "shivers", çeşitli kimyasallara olan düşkünlük diyebileceğim "electrochemistry" gibi çok eğlenceli yetenekler de var yatırım yapabileceğiniz. diyaloglar sırasında (oyunun çok büyük bir bölümü diyaloglardan oluşuyor bu arada ve savaşmak vs. yok) bu bahsettiğim beyin bölümleri sık sık araya girerek birbirleriyle -veya sizinle- taşak geçebiliyor, ya da çok eski bir anıdan muhteşem bir dille bahsederek sizi duygulandırabiliyor. bir de klasik rpg'lerdeki karakterinizi tamamlayan "perk sistemi" gibi düşünülebilecek bir "thought cabinet" olayı var ki, o da apayrı bir devrim olmuş resmen. diyalog seçimlerinize göre ya da sadece bir çöp kutusunu tekmeleyerek bile açabileceğiniz bu "düşünceler", size çeşitli bonuslar (ve beraberinde götürüler) veriyor, her biri kişiliğinizi belirliyor diyebilirim ve -artık söylemeye gerek yok- her birini okumak ayrı keyif. özgün yetenekler ve thought cabinet, oyuna inanılmaz bir derinlik katıyor. katman katman açılıyor oyun resmen ilerledikçe. 47 saatte bitirdim ama asla tek oynanışta oyunun tamamını göremezsiniz. farklı yeteneklere ağırlık vererek, farklı diyalog seçimleriyle bambaşka bir şekilde tekrar oynamak ve ilk oynayışınızda göremediğiniz diyalogları görmek mümkün.

    estonyalı küçük bir ekip olan za/um, hayran olunacak bir yapım çıkarmış ortaya gerçekten. çok farklı, daha önce hiçbir oyunda yaşamadığınız bir deneyim sunuyor disco elysium. benim için direkt game of the year.
  • şu diyaloglar, şu metin, şu senaryo bir tane iskandinav filmi olarak falan piyasaya sürülseydi ödül falan bırakmazdı piyasada. baya başarılı bir yapım olmuş.

    psikoloji profesörü falan olsaydım öğrencilerime oynatıp paper falan yazdırırdım, öyle bir oyun olmuş.
  • bu muhteşem sanat eserinde kendi karakterinizi ne kadar kişiselleştirebileceğinize dair bir ufak örnek vereceğim, kazandığım iki başarımın koşulları;

    -defend the political centre 7 times

    -preach free market for 9 times

    izometrik, metin ağırlıklı rpg sevenler için tam bir mücevher.
  • bu oyun hakkında kötü bir şey söyleyen olursa onu hayatınızdan tamamen uzaklaştırın. aramalarına yanıt vermeyin. mesajlarını okumadan silin.

    her şeyden önce; yaşı ilerlemiş, alkolik bir dedektifi canlandırıyorsunuz. iddialı bir gülümsemeyle genç kadınları elde edebileceği yanılgısına düşebilen, disko kralı olduğuna yönelik hezeyanlara kapılabilen bir ana karakter mevcut.

    oyunun verdiği his, iddialı bir pornodan ziyade şahin k. yapımı izlemeye benziyor. sadece işaret parmağınızı oynatarak düşmanları kolaylıkla bertaraf ettiğimiz bir oyun değil bu. asılı kalan kravata uzanınca kalbiniz sıkışabiliyor veya kötü imal edilmiş bir sandalye belinizi ağrıtabiliyor. dahası, sohbet esnasında kafanız durabiliyor ve çok önemli bir ipucu vermek üzere olan muhatabınıza "siyahlar bu sıralar nasıl müzikler dinliyor? anlat bakalım." demek zorunda kalabiliyorsunuz. bir oyun bu kadar gerçek üstü olurken aynı zamanda gerçekliği nasıl bu kadar avuçlayabilir? aklım almıyor!

    ve oyunun en beğendiğim yerine geliyorum: ciddi ve ağır konulardan sıkıldığınız tüm anlarda goygoy yapma gibi bir imkanınız var. diyalog ağacında, en az bir adet "işi sulandırma" veya "boş yapma"seçeneği size mutlaka sunuluyor.

    ayrıca, diğer rol yapma oyunlarının aksine oynattığınız karakterin güçlü, çevik veya zeki olmasını istemiyorsunuz. zira, birbirinden güzel başarısızlık sahneleri mevcut.

    kulağımıza fısıldanan en tatlı başarısızlık hikayesi olabilir bu. "yapma yahu, çok üzüldüm." derken gülümsememizi gizlemek zorunda da değiliz üstelik.

    daha ne istenebilir ki?
hesabın var mı? giriş yap