*

  • yirmi yedinci uluslararasi istanbul film festivali'nde gösterilen, gianni zanasi'nin yönettiği 2007 yapımı muhteşem bir italyan filmi. 2007 venedik pasinetti en iyi film ödülü'ne sahip olan filmin ingilizce ismi "don't think about it", türkçe ismi ise "düşünme"

    baş rollerinde: valerio mastandrea, giuseppe battiston, paolo briguglia, anita caprioli bulunuyor.

    1,5 saatten biraz fazla süren filmin hiçbir dakikasında sıkılmamak böyle bir şey olsa gerek.
    inanılmaz keyifli, inanılmaz komik ve bir o kadar da gerçek.

    uzun zamandır izlediğim en iyi filmlerden biri diyebilirim. little miss sunshine'ı seven buna da bayılır eğer bir benzetme yapmamız gerekirse.

    festival kapsamında bugün ilk gösterimi gerçekleşti. kaçıranlar için diğer iki gösterim ise 8 nisan ve 16 nisan'da olacak.

    konusu ise şöyle geçiyor iksv'nin sayfasında:

    --- spoiler ---

    bir zamanların başarılı punk rock yıldızı stefano’nun en iyi zamanları geçmişte kalmıştır. her şeyini kaybetmiştir; başını sokacak bir yeri olsun diye eski evine döner. fakat ailesinin kır evinde her şey değişmiştir. babası kalp krizi geçirmiştir, annesi şaman seminerlerine gidip gelmektedir, küçük kız kardeşi yunuslarla çalışmak üzere her şeyi geride bırakmıştır, abisi ise aile ruhunu devam ettirmek gibi “korkunç” bir sorumluluğu üstlenmiştir. stefano hiç niyeti yokken kendini herkesle ilgilenmek ve geğirme yarışmalarından intihar teşebbüslerine kadar pek çok şeyle uğraşmak durumunda bulur.

    --- spoiler ---

    (bkz: http://www.iksv.org/…asp?content=film&sid=14&fid=95)

    velakin bu konu anlatımı biraz çiğ kalmış sanki, kusura bakma iksv. gerçi bu anlatımla bile benim festival filmi programıma girdi ama daha güzel anlatılabilirmiş.

    mesela:

    --- spoiler ---

    bir zamanların başarılı punk rock gitaristi stefano bir konseri erken bitince eve gelir, kız arkadaşını bi herifle basar, evi terk eder ve geceyi arabasında geçirir. ertesi gün süpermarkette gezerken birden karar verir ve yaşadığı şehir roma'yı terk ederek ailesinin yanına, eski evine döner. fakat ailesinin evinde her şey eskisi gibi görünse de kazın ayağı öyle değildir. babası aile fabrikasındaki işi oğluna bırakmış o arada bir de kalp krizi geçirmiştir, annesi mutluluğu uzakdoğu seminerlerinde aramaktadır, erkek kardeşi boşanma arifesindedir ve aile yadigarı fabrikayı kimseye söylemese de borca sürüklemiştir, kızkardeşi okulu bırakıp yunuslarla çalışmaya başlamıştır. üstelik stefano onun aileye lezbiyen olduğunu açıklamıştır. stefano kısa bir süre kalıp geri dönmeyi düşünürken, planladığından daha uzun bir süre ailesinin yanında kalacak, ailesinin içinde bulunduğu mali ve ruhsal durumun sorumluluğunu üzerinde hissederken asi ruhu da peşini bırakmayacaktır.

    --- spoiler ---
  • aldığım tek festival biletinin karşılığını fazlasıyla vermiş sıcak, eğlenceli ve dramatik italyan filmi. müzikleri harikaydı.

    --- spoiler ---

    ben de olsam yaklaşırdım yunuslara, ben de olsam arabada yeğenlerimin başını deli gibi döndürür, bir de üstüne atletizm yarışması yaptırırdım. ben de olsam 36 yaşımda asıl babamın bir başkası olduğunu öğrendiğimde sadece gülümser, mezarlığa gidip, bir çakmakla tanımadığım bir adamın ismini bulmaya çalışırdım. ben de anlasam sonunda kaybedenler kulübünün üyesi olduğumu, gece yarısı o ıssız tepeye çıkıp kızkardeşime, ''gel, yoksa intihar ediyorum'' derdim. ben de olsam atlardım sonunda..

    --- spoiler ---

    trailerı izlemek bile keyifli:

    (bkz: http://www.nonpensarci.com/trailer.aspx)
  • yirmi yedinci uluslararasi istanbul film festivalinde izleme sansina sahip oldugum film. izledigim ve hakkinda bircok entry girilmis bircok filme nazaran benim uzerimde bir cogundan cok daha tatli etki birakmis ve su ana kadar sadece 2 entry girilmis filim. filmin bitiminde calan muzikte o tatli bitisi resmen ballandiriyo.
    butun aramalarima ragmen bulamadigim o muzigi dinlemek icin nerdeyse filmi tekrar indiricem ama malesef filmide su an torrent sitelerinde bulmak mumkun degil.
  • festivalin en iyi filmlerinden birisi kanımca. oldukça komik ve nevi şahsına münhasır bir film.
  • non pensarci için bu sene* izlediğim en zekice çekilmiş film diyebilirim. çok basit bir olay örgüsüne eşlik eden ustalıkla ve titizlikle yaratılmış güçlü karakterler, hikayeye tadını veren incecik detaylar, yine bu detayların ele alınış şeklindeki incelik, eprilerin hayata ve gerçeğe olan gayretsiz yakınlığı... hepsi zekice. bu esprilerin sadece diyaloglarla sınırlanmayıp, zaman zaman küçük sahnelerle yada fotoğraflarla kendini gösterebilmesine bir o kadar da etkili olabilmesineyse hayran kaldım. öyle ki üstüne gireceğimiz filme* bile konsantrasyonumuz kırılmıştı çünkü aklımız hala non pensarcideydi: oturup daha reklamları izlerken o an seyredeceğimiz filmin tekrar non pesarci olmasını dilediğimizi itiraf ediyorduk.

    dediklerimin yanı sıra tüm oyuncuların, özellikle başrolü canlandıran valerio mastandrea'nın ustalığına diyecek birşey bulamıyorum.
    helal...
  • "ben kendi yolumda yürürüm hacı" düsturunu benimsemiş ana karakter stefano'nun ben annemi özledim deyip eve dönüşü sonrası adeta "tencere dibin kara"nın kucağında kendini buluşu ve kendince olaylara dahil olması... müzikler olsun derbeder punk stefano'nun histerik abisi alberto olsun oldukça keyif aldım ben bu filmden.

    --- spoiler ---

    filmde güvenlik görevlisi elemandan tut da sayko matrix luciano'ya her biri ayrı ayrı yarıyor ancak filmin lokomotifi kesinlikle stefano'nun abisi,mükemmel bir kaybeden..."chopin è come il tennis,non si dimentica mai" * ahahajk..epic...anneyle birlikte isteksiz gidilen cenaze ve gerçek babanın kim olduğu hikayesi,akabinde çakmakla mezarı bulma çabaları trajikomik cidden.son olarak ivan graziani'nin agnese'si,video klibi andırırcasına akan maraton sahnesine eşlik eden london crawling filmin müzikleri adına iki güzel seçim olmuş.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap