• dünyanın en anlamsız şeyi. sünnet olur, evlilik olur fark etmez; beni hiç ilgilendirmeyen bir durum yüzünden ben neden para veriyorum yahu?

    ben tek çocuk sayılırım, cinsiyetim gereği sünnet de olmadım. akıl sağlığımı yitirmediğim müddetçe evlilik de düşünmüyorum. kimsenin ne bana ne aileme bir şey getirmişliği yok yani, kimseye bir borç ödemek durumunda değilim. lakin yıllardır ailem, son bir iki yıldır da ben sürekli birilerinin düğünlerine iştirak edip takı takmak durumundayız. hatta düğüne iştirak edemesek de hediyeyi sonradan iletmemiz lazım, ayıp çünkü. mesele para da değil aslında, o parayı neden o insanlara vermek zorunda olduğum. o parayı gerçekten ihtiyacı olan birine versem ya da tamamen gereksiz ama kendimi mutlu edecek bir şey için harcasam hiç içim yanmaz ama böylece vermek çok dokunuyor. birileri saçma bir gelinliğe, düğün salonuna, pastaya, havai fişeklere, saçma sapan gösteriş zımbırtılarına para harcayacak sonra da o parayı bizden toplayacak. oh ne güzel memleket.

    bugünden sonra protesto ediyorum, kimseye kuruş vermem.
  • babamın durumu yıllardır çok yanlış anladığı olaydır. kız tarfıysak annem kıza altın, para neyse takar, babam da bakar eğer erkeğe daha az takılmışsa babam da karşı tarafa para takar hiç olmazsa bir 20 lira. neden yapıyorsun baba bunu diye sorduğumda da "yazık onda az var, bende de az vardı zamanında" dedi.

    kız ya da erkek tarafımıza sesleniyorum üzülmeyin babam iki tarafa da destek oluyor
  • çığır açmayı düşündüğüm uygulama. hep hayalimdir, paraya kıyıp külçe altın takacağım damadın boynuna. en büyüğünden şöyle, ekonomi haberlerinde üst üste dizip gösterdiklerinden. yapsınlar anonsu, tüm salon çılgınlar gibi ayakta alkışlasın beni. jübile yapmış efsane futbolcu havasında halkı selamlayayım. gelinle damadın pabucunu da o dakika dama atarım zaten, düğünün hakimiyetini ele geçiririm. belli mi olur, geri kalan takıları ben alırım belki karambolden yararlanıp. detaylı bir hesaplamayla risk almaya değip değmeyeceğini düşünmek lazım. değmeyecekse de yabancıya gitmesin, çok yakın bir akraba düğünü lazım. hiç sevmediğim düğün aktivitelerine bir neşe, bir heyecan getiririm belki.
  • annelere özgü bumerang felsefesidir. onlara göre takılan her altın bir gün geri dönecektir. zaten annelerin çocuklarını ısrarla evlendirme çabalarının derinlerde kalmış sebeplerinden biri de budur. o altınlar geri gelecek.
  • geçen yaz bir arkadaşın düğünü vardı tam da işten çıktığım zaman işsizlik maaşı da daha bağlanmamış tam ay ortası ek gelirimden de para gelmemişti hayatımda en parasız olduğum dönemlerden biri. çok samimi olmasa da sevdiğim bir arkadaşım zaten sevmesem sap gibi düğününe de gitmezdim. neyse bir tanıdık ortak arkadaşla gittik. en azından tek başıma değildim. davet listesi olan ciks bir düğündü deniz kenarı filan. garsona söyledik isimlerimizi bizi masamıza götürdü bi baktık koca yuvarlak bi masa halası dayısı çocuklar filan bize bakıyor. ulan ne işimiz var burada derken bir baktım ileride koktely var içki servisi filan da olunca biz bi şeyler içelim diyerek masadan kaçtık. gittik en dipte arkadaşla içiyoruz.

    işte bi 10 dakika filan takıldık. hatta arkadaş elinde rakıyla sahilin gün batımı manzarasıyla fotoğraf çekilmek istedi ısrarla. bi de güneşin tam kadehin önünde olmasını istiyor. facebook'a artistik bir fotoğraf istiyor belliki. işte biz ergen gibi fotoğraf çekmeye çalışırken gelinle damat geldi herkes masalarına çekildi biz kokteyl masalarında ayakta en dipte iki sap kaldık. ulan masaya gitsek bi türlü gitmesek bi türlü. en azından düğünden çok kopuk görünmeyelim diyerek masalara yakın yere doğru gittik. o sırada arkadaşımız olan damat bizi gördü ne işiniz var orada sap gibi bakışıyla masalara gelin işareti yaptı ve biz de ehe mehe diyerek iyi böyle kafa sallaması yaptık.

    nikah kıyıldı alkış konfeti şamata filan derken millet dans etmeye başladı. biz yine iki sap dikiliyoruz. artık biz ufaktan kaçalım bu sıkıcı ortamdan derken gelinle damadı bir an boş yakaladık ve hemen yanlarına gidip tebrik edip fotoğraf çekildik. damat tabi abi ne işiniz var gelsenize masaya diye tekrar ısrar etti ama biz kaçalım dedik. muhabbet birkaç saniye sürmüştü ki birileri geldi ve düğünde kurduğumuz tek kontak da kopmuş oldu. bir an önce gidelim diye düşünürken cebimdeki çeyreği fark ettim. ulan ben altın takacaktım filan demeye başladım. diğer arkadaş da işsiz olduğu için ben bişey almadım para mı taksam filan demeye başladı. ben de tam parasız dönemimde olduğum için kredi kartıyla almıştım altını. öyle boş gitmeyi pek sevmem düğününe gidecek kadar sevdiğim biriyse altınımı alırıp hep.

    bir ara gelinle damadın yanında altınları toplayan elinde çanta olan güzel bi kız gördük sonra birden yok oldu. gelinle damadı görüyorduk ama kız yoktu ortalıkta. biraz bakındık baktık kız yok. ulan kime vericez filan derken hem bir an önce bu sıkıcı yerden kaçalım, hem de ulan zaten borç harç aldık kız yoksa çok da zorlamanın anlamı yok diyerek oynaya oynaya sıvıştık. tabi çıkınca beni bi pişmanlık bi utanma duygusu sardı. ulan ayıp oldu adama geldik boyumuzu gösterip gittik diyerek. neyse artık ev hediyesi (borcam tabi ki) alıp gideriz diyerek kendimi avuttum eve dönerken de çeyreği bozdurup kredi kartına geri yatırdım.

    hatta çeyreği bir hafta önce filan almıştım altın yükselince 5 lira mı ne kar etmiştim bozdururken. allahtan takı töreni kim ne takmış diyerek kayıt edilmiyordu. gerçi gayet modern ciks bir düğündü zaten. tamam evlenen çiftlere yardım etmek lazım ama durumları da iyiydi lan. valla bak :( hala aklıma geldikçe ayıp ettim lan derim ama ben ne yapayım durumum ortaydı işte. geçen birkaç arkadaşla toplandık o arkadaş da vardı giderken bi çeyrek alıp yakasına filan mı taksam acaba diye düşündüm bi an ama onun daha da öküzce olduğunu düşünüp vazgeçtim. aslında şakayla karışık deneyebilirdim. her neyse ev hediyesi alıp gideriz bi gün ya.
  • benim için ölü yatırım. asla geri gelmeyecek çünkü. bu ay 3 düğün var ve ben maaşın çeyreğini altına gömdüm yine
  • bu sene gitmem gereken 8 düğün vardı. yoldunuz beni. iliğimi kuruttunuz.

    geleneğinize sıçayım.
  • bencede ibnelik yapmasinlar. 2014 ve 2017 de evlenen iki arkadasima altin taktim. ikisi de kardeş ayrica. sehir dışına taşındılar gelmeselerde altınlarımı onumuzdeki ay nikahimda gormek istiyorum.
  • taktıklarım bana geri dönse, sıfır borç ile işin içinden çıkıp artıya da geçerim o basit. ama bilin bakalım ne eksik :d
  • bir gün geri geleceğine inanılan, “onlar bizim oğlana takmıştı, biz takmazsak el alem ne der” cümlesindeki “el alem” ve söz konusu “el alem”in ne diyeceğine karşı duyulan çekince ve alta kalmama dürtüsüyle zaman zaman borca girerek, zaman zaman ise cepten vererek yapılan eylem.

    (bkz: el alem ne der merkezli yaşamak)

    edit: imla.
hesabın var mı? giriş yap