141791 entry daha
  • yatak varken çekyatta yatmak daha çok hoşuma gidiyor. mesela bu entriyi çekyatta yatarken giriyorum.
  • kaybettim ben.bu adı hayat denen şeyi kaybettim.ne yapıyorum ki ben?berbat bir işe git gün boyu küfür et fatura öde eve gel iç ve sız.büyük kaybettim ben çok büyük kaybettim..
  • gideceğin yolu seçiyorsun belki ama yolda karşına çıkacak olanı seçemiyorsun.

    yollar gidildi.
    ve yollardan geri dönüldü.

    yol gittiğin değil, seninle gelendi.. ve bu yitik bir yer hikâyesiydi.

    kabullen artık bunu şairin dediği gibi; “yerini yitiren yeniden yerleşemez."

    hadi sırtlan heybeni
    yolcusun.
    artık hep.
  • hem mutsuzluktan ölecek kadar berbatım hem de ayaklarım yere basmayacak kadar mutluyum. bu belirsizlik beni öldürecek...
  • tutarsız davranışlarınızdan, ayarsız tavırlarınızdan ve altım bomboş sözlerinizden gerçekten midem bulanıyor. her adım attığımda sizden neden kaçtığımı hatırlayıp bir daha kaçıyorum, daha nereye nasıl kaçayım?
  • başımı birinin dizlerine koyup, saçlarımın okşanmasına ihtiyacım var.
  • 2007 yılıydı, o yıl babam da vefat etti.
    o zalımın kızı ile tekrar eskisi gibi olabilmek için bütün çabalarımı sarfetmiş ama sonuç alamamıştım, 2008 de evlendi; çekebileceğim en büyük acıyı çekmek için (ki aşk/ayrılık acısı ancak böyle geçer) düğününü gittim, uzaktan baktım.

    2009 da erzurum’da 2300 rakımlı cep telefonunun çekmediği dağ köyünde çalışıyor, tuvaleti bile olmayan, bir gecede 12 fare öldürdüğüm, şebeke suyu olmayan, bir lojmanda yaşıyordum.
    köy halkı dilencilikle geçiniyor. öğrencilerim hafta içi okulda hafta sonu il merkezine gidip dileniyorlardı.. köylü zengin ama insani yaşam şartlarından çok uzak bir yaşam sürüyorlardı. çocuklar ve kıyafetleri iki üç haftada bir yıkanır, haliyle temizlikten yoksun olan öğrencilerim çok kötü kokarlardı, bu koku sınıfa da yayılırdı. o yıl okula müfettiş gelmiş, sınıfımıda ziyaret etmişti. benim günde 6 saat durduğum sınıf da kokudan dolayı 5 dk bile duramamış olan müfettiş hemen dışarı çıktı. bende yanına gittim sigara uzattı bana, beraber sigara içerken konuşmaya başladık.

    müfettiş: oğlum kaç yıldır bu köydesin?
    ben: üç yıldır hocam
    müfettiş: kafan sağlam mı? psikolojin iyi mi? istersen seni ilçe merkezine aldırayım.
    ben: hocam benim 6 ayın içinde hem babam ölmüş, hem sevdiğim kız evlenmiş; daha bu köy bana ne yapabilir?

    tabi beterin beteri varmış; yıllar sonra filizlendim, tekrar sevdim tekrar aşık oldum. evlendim evlat sahibi oldum, anlaşamadık boşandık. boşandığıma zerre üzülmedim de oğlumun benden uzakta büyümesi, ondan ayrı kalmam beni tekrar yaktı kavurdu. ama o acıda unutulacak ve sönecek biliyorum.

    çünkü hissizleştim sözlük; baba acısı, evlattan ayrılık acısı, diğer sorumluluklar beni katılaştırdı.

    2. 3. derece bir yakınım vefat ettiğinde, haberlerde üçüncü sayfa haberlerini izlediğimde artık üzülemediğimi, bir trafik kazası gördüğümde merak edip durmadığımı, hayatımda olumlu bir olay olduğunda heyecanlanmadığımı farkettim.

    yaşadığım son 13 yıl, iyisiyle kötüsüyle bana çok şey kattı ama tepkisizleştim hissizleştim sözlük.

    “çok” denen miktar zarfını cümle içinde kurmuyorum artık; çok üzülmek, çok sevinmek, çok heyecanlanmak, çok sinirlenmek vs gibi aşırı duygu halleri bende yok sözlük. bu durumdan muzdarip miyim? asla değilim.

    edit: arkadaşlar ilginiz alakanız için teşekkür ederim, 10-12 yıllık bir mevzudan hala dert çektiğimi düşünmeyin. ben sadece özü hissizleşmek olan, insan hayatında ki tabelaların kişiyi nasıl etkilediğini anlatan bir entry yazmak istedim. öğüt/nasihat raddesine varan mesajlar aldım; gerek yok böyle düşünmenize, melankolik değilim, kendimi çok iyi hissediyorum. teşekkür ederim
  • geçen kandil gecesi alt komşunun 30+ bekar ve tipito oğlu lokma getirdi, kapıyı açtığımda kafamda tülbent üzerimde de namaz kılarken giydiğim elbise vardı, çocuk beni öyle görünce şok oldu zira günlük hayatımda şıkır şıkır giyinip süslenen açık bir insanım ama öyle çok kokoş değilim banu alkan gibi bir imaj çizmeyelim şimdi... neyse lokmayı verirken eli elime değdi gittim elimi yıkadım hiç haz etmiyorum bu çocuktan ve annem onla evlen diye takıldıkça iyice itici gelmeye başladı. normalde öyle bir hareket yapmam da bu gönül işleri böyle işte, istemediğin biriyle yakıştırılınca aşırı ters tepiyor bende, e bir de gönül başkasında olunca... ama unuttum gibi bir şey o da.
  • bence sistematik psikolojik şiddete maruz kalıyorum, omuzlarım çok ağrıyor bir de boğazım. anneme bile söylemiyorum anlamaz o güçlü birisi. kendimi camdan bıraktığımı hayal ediyorum ama daha o kadar delirmedim
  • babamla son 12 yıldır tek kare dahi fotoğrafımız yok.
131943 entry daha
hesabın var mı? giriş yap