159990 entry daha
  • eski arkadaşlarımın instagram profillerine baktım bugün. kendileri için özel kişilerle beraber olduğu fotoğrafların altına dünyaları dizmişlerdi. bir tanesi epey dikkat çekiciydi;
    “yan yana geldiğimde mutlu olduğum insanlar var.”
    ben de o insanlarla yan yana durabilsem ben de mutlu olurdum belki ama elimden uçup giden insanlardı onlar.
    üzüldüm mü? bilmiyorum. ama özlüyorum bazı şeyleri. çok şeyi özlüyorum. eskiye özlem mi bu emin değilim ama eski insanlara özlem olduğu kesin.
    çok özledim hepinizi allahsızlar. asla bunu benim ağzımdan duyamayacak olsanız da böyle...
  • yine dertliyim ve yine burdayim sevgili sozluk insallah en kisa zamanda sorunlarimi cozerim. su an guclu olmali,korkularimin ve sorunlarimin ustune gidip onlarin ustesinden gelmeliyim.
  • hayatımdaki en kıymet verdiğim insanlardan biri daha gitti, dilim varmıyor onu bir daha canlı göremeyeceğimi söylemeye.
    kırılma anlarından birini yaşıyorum yine. hüzün, ayrılık, özlem bir taraftan sarmışken beni; diğer yandan kızgınlıklarım, kırgınlıklarım geliyor önüme. bir türlü veda edemediklerime sırtımı dönüp gitmek istiyorum. ve sırtıma yük olanları da bırakıp gitmek. çünkü hayat böyle bir yer değil. böyle bir yer olmamalı.
    iyi şeylerde olmuyor değil, bu zor anlarda varlığıyla içimi ferahlatan, gözlerimi yaşartan insanları daha da iyi öğreniyorum. herkes bir yana onlar bir yana diyorum ve korkuyorum, kaybetmekten..
    kavuşamayan aşklarda etkisiz eleman olarak geçiyorum yerli yersiz; yorsada bu durum beni, aşkı görmek iyi geliyor yine de.
    bir de arkamdan geç kalmamdan bahseder olmuşlar.
    benim yetişmem gereken gemiler, bu limandan çoktan kalkıp gitti. şimdi kimseye acele etmeme gerek yok.
  • kendimle kavgam bitince sizin de hayatınızı s*kicem
  • perspektivizm...
    doğru veya yanlış yok. var olduğunu düşündüğümüz şeyleri nasıl yorumladığımız tek hakikattir. her şey perspektiften ibaret. nietzsche'nin görüşüdür bu. "iyinin ve kötünün ötesinde..." derken bundan bahseder. olaylara karşı bakış açımız, olayların ne olduğunu tanımlar ve onlara bazı anlamlar yükler. oysa gerçekte ne anlam vardır ne de herhangi bir sıfat. bir şeyin iyi veya kötü olmasını sağlayan, iyiyi yahut kötüyü yaratan sensin ve tek aracın var: zihnin. "renk" dediğimiz şey dahi bilimsel anlamda yoktur; beynimizdeki elektromanyetik dalga boyu aralıklarını algılayabilen sistemlerin karmaşık bir olayından ibarettir. bu bile tamamen içsel bir deneyim yani. var olmayan bir masayı var kabul etmek mümkün, görmediğin bir tanrıya iman etmek de...

    demek ki 'şey'lerin kaderini biz belirliyoruz. nasıl algılıyor olduğumuz, o şeyin varoluşunu yeniden tasarlıyor. fenomenoloji yüzyıllardır bununla ilgileniyor ve kuantum fiziği bunu gösteriyor. sana görünen ile aslında olan; senin gerçekliğin ile asıl gerçeklik birbirinden farklı. sen nasıl bakıyorsan o hâli alıyor bütün evren, sana göre dizayn ediliyor. çünkü evren dediğin şey, zihnindeki bir imajinasyondan öte değil. "mutsuz olacağım" dersen, bu bir doğrudur fakat hemen akabinde aynı şey için "yine de mutlu olabilirim" dersen, bu da bir doğrudur. her şeyin dualite nezdinde aslı ve aksi vardır; tezi ve anti-tezi; düzü ve tersi aynı anda ve aynı oranda gerçektir, mevcuttur. aydınlık ile karanlık birdir, aynı şeylerdir; ışığın olmadığı hale karanlık denir. ışığı istediğimizde aslında karanlığı da istemiş oluyoruz. fakat ikisini yine de ayrı şeylermiş gibi görüyoruz çünkü -tekrarlıyorum- gerçeklik tamamıyla bizim zihnimizin ürünüdür, bir içsel deneyimdir, subjektif yorumlamalardan ve perspektiften ötesi değildir.
  • c2 de konuşacak insan kalmayınca ekşide dertli olduğunu gördüğüm yazarlara mesaj attım ama hiçbiri dönmedi. ben sadece biraz muhabbet etmek istiyorum. birilerinin derdini paylaşmak istiyorum. birileriyle dost olabilmek.
  • (bkz: #108123190)

    çok şükür sağ salim, sağlıklı bir şekilde dünyaya geldiler. o kadar güzel bakıyorlar ki, onların bir bakışı tüm dünyaya bedel. dayı olmak bambaşka bir duyguymuş. swh herkese benden çay.
  • hayatımda yaşamadığım bi baş ağrısıyla başa çıkmaya çalışıyorum on küsur gündür. öyle pis ağzıma sıçtı, öyle olmadığım biri haline getirdi ki bazen kontrol bile edemiyorum yaptıklarımı. duysam taşşak geçeceğim bi bahane gibi bi hal aldı, ama değil. yarın ilk defa şiddetli baş ağrısı yüzünden doktora gideceğim.
  • saçların çok güzel olmuş ama bu anne terliği
    gibi canımı yaktı.
  • bazen az olcak bazen çok olcak. bazen iyi, bazen kötü olcak. bazen biraz hayal kırıklığı bazen biraz bıkkınlık olacak. ama inanıyorum -gerçekten çok içten inanıyorum- ki her şey çok güzel olacak. yaşamaya değecek kadar güzel. vazgeçmemeye ve dik durmaya değecek kadar güzel. hafif delirmemize değecek kadar güzel. ayrıca ne olunca güzel? bunun bi ölçütü yok. kendimizi şartlandırmak hata olur. hayatın ne getireceğini, gözümüz ne görüyorken ardından ne çıkacağını bilemeyeceğiz ki. kontrol manyaklığımız da yara alır belki biraz. alsın, ona da değer.

    hayat bugünde takılı kalmaya değmeyecek kadar uzun. geçen kötü zamanlara hayıflanmayacak kadar. ve uzun vadeli planlar yapamayacak kadar da kısa. nasıl hatırlanmak istiyorsak öyle yaşayalım. nihayetinde her şey güzel olacak. “güzel”in anlamında hemfikir miyiz? sanmıyorum, gerek de yok. tep tip güzellik yok. ama ben biliyorum, ne olmuş olursa olsun, güzel olacak.
114038 entry daha
hesabın var mı? giriş yap