• dinlediğim her müzikte eskiyi özlüyorum. içime dokunan her tınıda o eski koku, eski his var. o eski sadelik, basitlik, güzellik, duruluk ve çocukluk var.

    çok değil, sadece bir hafta yalnız kalabilsem, sadece bir hafta kafamı dinleyebilsem tüm zehirlerimden kurtulacakmış gibi hissediyorum. en son ne zaman hayatım hakkında düşündüm bilmiyorum. en son ne zaman hayatımı, hayatımın ne olduğunu düşündüm bilmiyorum.

    biz bu hayatı nereye götürüyoruz? kimin başlangıcıyız biz, kimin sonuyuz? sonumuzda kim var, ne var? ne ile başladık bu hayata? neyi amaçlıyoruz? hangi amaç için yaşıyoruz?

    koşulsuz bir şekilde amaç edindiğim, uğrunda hırs kuyularına düştüğüm, kendimi ve kendim olanları unuttuğum, bana ait olanları hiç saydığım ve sonucunda da hiçliğe gömüldüğüm o kadar çok geçmiş zaman oldu ki artık, bir adım sonraki halet-i ruhiye'mi, bir nebze olsa da anlamla yoğuracak o adımı atamıyorum. atmıyorum. niye atmıyorum bilmiyorum. sahi, niye atmıyorum ben bu adımı? korkak mıyım ben? korkağım. koca bir korkak. zamanı kendisiyle ölçmeye kalkan, yeknesaklıkla bitap olmuş zihniyetine, bir insan parçası kadar bile gurur koyamayan ve hırs kuyularındaki o karanlık insanlığını, tek bir kelimeyle dahi aydınlatmayan, aydınlatamayan çapsız bir korkağım.
  • üstü açık bi araba alıp bihruz bey gibi sabah akşam arabayla dolaşmak istiyorum sözlük.
  • az evvel fark ettim. sabah duştan sonra aceleyle giyinirken, donumu ters giymişim. içi dışarıda, dışı içeride.

    bu durum, çok acayip düşünceleri beraberinde getirdi.

    sevişmek için soyunurken bunu fark edip şakalar komikliklerle geceye bol bol neşe katacak birinin olmayışına mı üzüleyim, yoksa servisi kaçırmayayım diye uğruna donumu ters giydiğim işimden akşam 9'da çıktığıma mı... :/
  • hiçbir zaman iyi bir sürücü olamayacağım sanırım sözlük. ehliyet bile alamayabilirim. çok üzülüyorum.
  • bir aralar (lise dönemimde) rap yapıyordum,
    hatta üç tane underground albümüm vardı,
    yaptıklarımdan bazıları feci denebilecek düzeyde kötüydü,
    fakat son dönemlerde gerçekten de iyi müzikler çıkarmaya başlamıştım.
    üniversiteye başladım ve hepsini rafa kaldırdım,
    keşke kaldırmamış olsaydım diyorum bazen.
  • '' + ne oldu orada?
    - gencin biri işte.
    + seni tanıdığını mı sanmış?
    - hayır, beni sevdiğini sanmış. '' *

    oturmuş ilk kez 'seni seviyorum' dememi düşünüyorum bu saatte. hiç tanımadığım ama varlığını fark ettiğimden beri tanıyormuşum gibi hissettiğim birine söylemiştim. hiç tanışmamıştık, tanıştırılmamıştık. 'merhaba' ya da 'selam' değildi ilk söylenen. karışık oldu biraz biliyorum ama hakikat bu. ya söylenmeye değer gördüğüm tek şey, seni seviyorum cümlesiyse. ve evet, kabul ediyorum garipliğini durumun. mantıklı olan, olması gereken tanıdığınız birine sevdiğinizi söylemek. sevmek için nedenler biriktirmeli insan ne de olsa. bunun aksini yaşadığınızda, şanslı mı yoksa şanssız mı olduğunuzu kestiremiyorsunuz korkarım ki.

    neyse, bu gece karar verdim hem.
    gitmeli bu şehirden.*
  • egolardan bıktım.
  • bütün hikayeler mutlu sonla bitecek diye bir kaide yok.
  • döktüğünüz gözyaşları sizi alevlerden kurtarır bir gün bakarsınız.
  • geleceğe yatırım yapın; mesela bi mezar satın alın, ölünce ortada kalmayın.
hesabın var mı? giriş yap