47450 entry daha
  • o güldüğü için mutlu olmak diye bir şey var. gerçekten var (=
  • söyleyecek hiç ama hiçbir şeyim yok. sürekli sözlüğe bakıp bakıp bir şeyler yazsam ne güzel olacak falan diyorum, sonra bir şey yazamıyorum. öyle bir hal aldı ki bu durum, okumuyorum bile artık. bana bir şeyler oluyor.
  • bugün bir çeşit iş görüşmesinden sonra kadıköy rıhtıma gittim. normalde planım hemen karaköye geçip oradan galataya yürümekti ama soğukta oturdum martıları dinledim, denizi izledim, vapurları seyrettim. sonra iskeleye doğru yönelmişken para çekmem gerektiğini hatırladım. geri dönüp bankamatiğe gidip paramı çektim ve sakin adımlarla iskeleye yürüdüm. vapurun kalkmasına 1-2 dakika vardı ki önümden süzüle süzüle bir melek geçti.
    böyle durumlarda hemen peşine takılıp tanışma gibi bir huyum yoktur. bunun doğrultusunda sadece "bu ne güzelliktir ya rab!" diyip vapura binip üst kata çıktım. önüme ilk gelen yere oturacaktım ki bir baktım o melek karşımda. aslında tam olarak out of my league bir kızdı benim için. ama kalp bu, dayanamıyor insan. neyse, bu arada uçağımı kaçırdığım için yeni bir bilet almaya çalışıyordum müşteri hizmetlerini arayarak. rahatsız etmemek için kaçamak bakışlarla izledim meleğin endamını, denizi seyredişini. 1-2 defa göz göze geldik. bir şeyler düşündüğü kesindi benle ilgili. belki olumlu belki olumsuz bilemiyorum ama düşündü. sonra karaköye yanaştı vapur. koltuktan aynı anda kalkmadım takip edeceğim hissine kapılmasın diye. onun inmesini bekledim 1kaç saniye, beremi taktım ve indim. aşağı kata indim arkasında bekledim vapurun yanaşmasını. karabatak a gidip bir kahve içeyim, otururken de yolda alamadığım biletimi alayım dedim ve o tarafa yöneldim. melek de o tarafa doğru gitti. o hızlı hızlı yürüdü, bense onu takip ettiğimi düşünmesin diye geriden yavaş yavaş gittim ama gözümden ayırmadım endamını.. her adımı ağır çekimde iz bıraktı zihnimde. sokağın ilerisinde trafik sıkışıktı. park halindeki arabaları çekiyordu polisler. orada kaybettim görüntüsünü. ne güzel bir kızdı diyip yoluma devam ettim. oturdum kahvemi söyledim. bilet almakla uğraştım. kahvem bitti, hesabımı ödeyip kalktım. sokağa çıktığımda babam aradı. tam telefonu açtım ve bir baktım karşımdan melek geliyor. öylece kaldım. beni fark etti o da ama fark etmemiş gibi ağır çekimde adımlarına devam etti. ben de ters yöne devam ettim.

    adını bilseydim keşke.. kim bilir ,belki melektir adı.
  • samimiyetsizliği asla cezasız bırakmamak gibi kötü bir huyum var.
  • hayatımda güzel bir şey var sözlük.
    kuş gibi bir şey o, deli dolu, yerinde duramıyor hani. atmaca misali hızlı çevik. bir sihir, bir masal, bir hayal.
  • sözlük canım ciğerim;
    çok kötüyüm bugün..içimi dökesim var. biliyorsun çok fazla içini dışını anlatan biri sayılmam..ama bugün çok canım yanıyor.hayatımda akıl veren akıl verip de insanların hayatını değiştiren herkesten nefret ediyorum.
    insanların mutluluğunu çekemeyip mutsuz etmek için uğraşanlardan
    insanların acılarından zevk alanlardan
    mutlu etmek bu kadar kolayken sürekli laf sokanlardan
    sevmektense nefret ettirmeyi seçenlerden
    dalkavuklardan yalakalardan
    adamsendecilerden
    elalem ne dercilerden ve el alem için yaşayıp üç günlük dünyamızı bize dar edenlerden
    sevip de söylemeyenlerden
    söylemeyip süründürenlerden
    yarını olacakmış gibi beş yıllık kalkınma planı yapan hayalperestlerden
    hayatta sevdiğim herkesin illa canımı yakması kanunundan
    nefret ediyorum
    hala bunlara üzülüp ağlayabilecek kadar insan olmaktan da nefret ediyorum
    bu toplumda akıllı , hisli,vicdanlı olmak suçmuş gibi
    her iyiliğin altında illa bir kötülük ümidi bekleyen insanlardan da
    nefret ediyorum..
    sözlük artık ben bile nefret ediyorum..
    düşün şu dünya denilen yerin halini ben ki her kötü de bile iyi bulmaya çalışan kişiydim..
    bir zamanlar
    canım bu kadar yanmadan önce..
    benden geriye bir şeyler kalmışken henüz..
    umudum vardı insanlara
    değmiyormuş sözlük..
    itiraf edeyim dedim dinlediğin için sağol ..
  • 10 yıl sonra kendim için çok hayırlı karar aldım. bakalım eski ben geri dönebilecek mi? buraya anekdot olsun,
  • entry'leri kürt sait'in bilgisayarından giriyorduk. ona da philadelphia'dan mail ile gönderiyorlardı. büyük patronu hiç bilmezdik biz. sadece o ne yazarsa şukela veriyorduk. vermezsek sözlüğün ayarlarını bozuyordu, hiç acıması vicdanı yokmuş, öyle anlatıyorlar. 556 diyormuş kendine.
  • oraya gitme demedim mi sana?
    seni yalnız ben tanırım demedim mi?
    demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?

    bir gün kızsan bana, alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen
    dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?

    demedim mi şu görünene razı olma
    demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
    onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

    ben bir denizim demedim mi sana.
    sen bir balıksın demedim mi,
    demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
    senin duru denizin benim demedim mi?

    kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
    demedim mi senin uçmanı sağlayan benim,
    senin kolun kanadın benim, demedim mi?

    demedim mi yolunu vururlar senin,
    demedim mi tövbeni bozarlar senin.

    oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi?
    onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?

    ben bir denizim demedim mi sana.
    sen bir balıksın demedim mi,
    demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
    senin duru denizin benim demedim mi?

    kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
    demedim mi senin uçmanı sağlayan benim,
    denin kolun kanadın benim, demedim mi?

    demedim mi yolunu vururlar senin,
    demedim mi tövbeni bozarlar senin.

    oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi?
  • vaktiyle bir arkadaşım, ne kadar samimi olursa olsun hiç kimsenin bir başkasına %100 dürüst olamayacağını söylemişti. bunun en büyük sebebi de, insanın kendi içinde yer alan kötücül duygularını kendine bile itiraf etmek istememesindendi.

    kendime itiraf ediyorum (kendimle aramda sır kalmasın diye); kıskanıyorum. birilerinin tatile gitmesini, yenen güzel yemeği ya da birine yakışan bir kıyafeti görünce genelde en fazla imrenirim. bunun içinde en ufak bir bencillik yoktur, "keşke ben de ..." yoktur.

    ama şimdi içimde kor gibi büyüyen bir kıskançlık damarı var, ve sanki bunu yok edemezsem o çok sevdiğim insanlar, kıskandığım şeylerden mahrum kalacaklarmış gibi de dehşet bir korku duyuyorum. sırf bu korku yüzünden onları kıskanıyor olduğumu kendime bile itiraf etmek istemiyorum.
    ve sevmedim bu duyguyu ... arkasından çaresizliği getiriyor çünkü ...
226595 entry daha
hesabın var mı? giriş yap