• olumune kiskandigim insanlar var. mesela bir aile olanlar. bir arkadasim karikatur gondermis az once watsapp'tan. saniyeler icinde onu kiskandim mesela. hayatini, duzenini biliyorum. annesi, babasi iceride, o kendi odasinda, ya da mutfakta, evin herhanhgi bir yerinde. o duygu.. bir kizla tanistim gecen gun, bilirsin tugrul hocanin muayenehanesinde. onlar da ben kontrolu icin gelmisler, genc tertemiz bir kiz. ayni asansore bindik inerken, annesinin sevincini gormeliydin, yasasin temizmis temizmis diyordu. o bir kac saniyede benim gogsume hancer saplandi, gecmis gunleri hatirladim. o muayenehaneye gittigimde hemen telefona sarildigin gunleri " ne dedi ne dedi tugrul bey" dedigin gunleri. gecmis olsun diyebildim sadece. gecen gun okhanin annesine cevap verirken gayri ihtiyari " anne" dedim.ozledim. anneler gununde filiz hanimim, donenin, selinin anneler gununu kutladim. basimi yaslayacak bir anne gogsu aradim, senin hayalini kurarak oraya sarilacaktim. ama yok biliyor musun, sanirim olmaz. olumune kiskandigim insanlar, aksamlari evlerin icine bakiyorum, seninle beni dusunuyorum. gecmisi. sen gittin, ben ailesiz kaldim.
  • hep yanlış seçimler yapıyorum.

    gerçekten ya evren benim seçimlerimi görüp ona göre şekil alıyor, ya da ben gidip özellikle en kötü seçimi yapma yeteneğine sahibim.

    (bkz: iddaa oynayarak dünya futboluna yön vermek) şöyle bir başlık vardı.

    bunu al, bütün hayatın geneline vur, işte hayatımın özeti.

    neyse, zaten hiç halim yok.

    bekle ve gör...
  • daha genç sayılırım ama arkamda bırakıp gittiğim her şehirde her ortamda her insanda bir parçamı bırakıp bırakıp eksildiğimi hissediyorum.

    onlardan hiçbir şey alamadığıma, en ufak bir kırıntılarının bile bana kalmadığına inanıyorum. darmadağın, yatak ve çamaşır telinden başka bir şey kalmamış evimde bu son gecemde duvarlara bakıp bakıp ağladım nedensizce. çok uzun zamandır ağlamamıştım, iyi geldi diyebilirim.

    artık kimseye borcum yok. yerine getirmek zorunda olduğum bir sorumluluğum da kalmadı. özgürlüğün aslında böyle bir şey olduğuna ilişkin görüşleri şimdi daha iyi anlıyorum.

    eskiden kendimi öldürememenin sebeplerinden birinin de borçlar, çevrendekilere verdiğin sözler, bağların olduğunu düşünürdüm. şimdi hiçbiri kalmadı.

    canım bir hayli sıkkın, ama gülümsüyorum. zorla da olsa.
  • değişik hisler.
  • okulumu uzatacak tek bir önşart dersi var. ondan da 2 defadır kalıyorum. ve son kalışımla beraber 1 dönem uzayan okulum 2 dönem daha uzadı. benim açımdan sorun yok, asıl sıkıntı ailemin beklentilerini boşa çıkaracak olmam. ne yapacağım bilmiyorum. başka üniversitelere bakıyorum, oradan ders alayım diye ama umut yok sanırım.
    battım bu defa.
  • 6 ay bekledikten sonra bok gibi bi eve çıkıcam ve içimden bi ses ev arkadaşım ile anlaşamayacağımı söylüyor.

    en dramatik tarafı ise ev arkadaşım olmasına gerek bile yoktu. ahh bu yalnızlık

    edit; hiç oylanmayıp bu kadar mesaj aldığım bi girim yok.

    (bkz: ben mantığı oturtamadım tam)
  • bu aksam burada birini kizdirdim sanirim. ya da o beni kizdirdi. kafamda bin turlu tilki dolasirken kendimi cok iyi ifade edemiyorum. olsun, beni salak biri olarak tanisin. hatta hic tanimasin.
  • hani böyle güne başlarsın, en erkeninden, en bunaltıcısından. koşturursun, didinirsin, tahammülünü zorlayacak insanlarla uğraşırsın. ve günü yarılar eve dönüş yoluna düşersin.

    hava sıcaktır. tıpkı bugünkü gibi. sıcak, nemli ve bunaltıcı istanbul havası.

    metrobüs, metro derken insanlara teker teker bakarsın. hepsinin hiç ölmeyecekmiş gibi evlerine, sevdiklerine belki bir an bile olsa özgür hissedebilcekleri, işte bu! diyecekleri dakikalara hızlı adımlarla ilerlediklerini görürsün.

    eve gelirsin; suratın asık, düşünceler etrafa saçılmış.

    ve yanına gelenin: neyin var? sorusu..

    ah be kardeşim, film koptu.
    2 kelimeye bu kadar anlam yüklemeyin!
  • isyanlı itirafım var.

    düşündümde sözlük; aslında bu kadar çalışmamın sebebi zamanı satın almak içinmiş. ulan koskoca zamanı yeterli bulmuyorum lan. bu kadar kıymet bilmez bir adamım işte. şimdi bir projeyle uğraşıyorum. uyumayıp, gerekirse game of thrones seyretmeyip işimi yapıyorum. ne için? sadece şu siktiğiminin zamanından daha çok pay satın alabilmek için ya da antartika erimeden önce üstünde bir fotoğraf çektirmeyi, karayip'ler su altında kalmadan evvel kumsalında, taşında, toprağında oturabilmeyi, nepal'de ateş yakmayı, afrika'da safari yapmayı(ne olsa o kadar belgesellerden gördük. hayvanat bahçesiyle sınırlı kalmak istemem), hala daha istanbul'da gitmediğim yerleri görebilmeyi(içinde bulunduğum ekosistem'den bahsediyorum. kıçından soluyan bir tür yaşıyor burada) istediğim için gece-gündüz çalışıyorum.

    ve bütün bunların farkına bayağı bir geç vardığım için üzülüyorum, bazen utanıyorum. ama en nihayetinde artık görüyor olmak harbiden paha biçilemezmiş amk*.

    neyse keyfim yerinde. içiyorum. ayaktayım.
  • boğucu bir gece bu.
hesabın var mı? giriş yap