• temmuz ayının ilk haftası kıbrıs elexus oteldeki 4. ve son günümüzde 5 yaşındaki kızımın öğleye doğru halsizlik hemen akabinde 38,5 derece ateşle başladı kızımın hastalığı. 1-2 kez kustu otelde doktor yoktu ama ateş harici başka bir şikayeti de yoktu. kulak enfeksiyonu için kullandığımız antibiyotik 3 gün önce bittiği için bakteriyel bir durum olmadığını düşündüm ve yanımızda bulundurduğumuz ateş düşürücülerden birinden vermeye başladım. bu şekilde önce uçak yolculuğu sonra eve 2 saatlik araba yolculuğu ile ulaştık.
    gece boyu ateşi ortalamanın üstüydü ama 2 saatlik arayla 2 farklı ilacı dönüşümlü olarak verip kontrol altında tuttum. sabah kızım beni baba benim ellerime ne olmuş diyerek uyandırınca hassiktir çekip eşime el ayak ağız bu dedim.
    inkübasyon süresi 3-7 olduğu için türkiye’de mi yoksa her birinde en az 3 çocuk olan otelin %95’ini dolduran israilli turistlerden mi kaptı bilemiyoruz ama bildiğim ağız tutulumu hemen neredeyse hiç olmadı. sadece ilk gün baba yemek yerken ağzım acıyor dedi o da zaten akşamına bitti.
    kızımda farklı olarak (ki zaten kıbrıs’ta israillilerden kaptığını düşünmemin esas nedeni olarak) türkiye’de görülenden daha şiddetli döküntüler izlendi. özellikle ayak tabanı ve el üstü anormal görünümde oldu. ayak tabanı tamamen önce kırmızılaştı sonra kalınlaştı, kızım 2 gün ayak tabanlarını basamadı. el üstü ve dirsek bölgesinde veziküler şekilde su çiçeği görünümünde yaygın gelişen lezyonlar sonrasında önce belirgin su toplayıp sonra kahverengi kabuklanma sürecine girdi. hatta o derece oldu ki o günden bu yana 11 gün geçti şu anda ayak tabanındaki kabarmış ölü deriyi canlı deriyle olana birleşim yerlerinden makasla kesip almama neden olacak derecede şiddetli hale geldi. el ve ayak parmaklarını saran deri kalıp şeklinde ayrıldı ve onları da temizlemekteyim.
    özellikle el sırtında kabuklanan lezyonlar kendi kendine düşüyor. ayrılan deri altındaki canlı kısım ve düşen kabukların altındaki deride dairesel şekilli pembe/kırmızı alanlar kızımın ciddi bronz tende olması nedeniyle normalden daha belirgin şekilde kırmızı görünüyor.
    deri parçaları ayrılırken her hangi bir acı vermiyor, kaşıntı da tüm aktif dönem boyunca ilaç kullansak da aşırı olmadı.
    kızım çok istese de dökülen yada ayrılan deri altında açığa çıkan kısımın lekeli görünüm almaması için güneşin altına çıkartmıyorum.
    hastalığın 11. günündeyiz ama bulaşması durumunda geçecek inkübasyon sürecini doldurmadığımız için 9 yaşındaki kızıma eşime yada bana bulaşıp bulaşmadığını bilemiyorum, beklemedeyiz.gerekirse editlerim.
    uzun uzadıya yazmamın nedeni virüsün bulaştan bulaşa modifiye olması nedeniyle etkilerinin de bir miktar farklılaşması.
    bu entriyi okuyorsanız büyük olasılıkla bu hastalıkla tanıştığınızı varsayarak sizede geçmiş olsun dileklerimi sunarım.
  • istanbulun salgını eksik olmaz, haziranda başlayan, artarak devam eden ve halen süren yeni salgınımız bu, öyle bir iki değil binlerce çocuk geçiriyor bu hastalığı, çook büyük kısmı evinde azıcık sıkıntıyla atlatıyor, azıcık bir kısmına serum takılıyor. tedavi yok, yeterli sıvı ver ve bekle durumu. ailelere bunu anlatmak zor ama.
    antihistaminikler de işe yaramaz, o da göz boyamadır. ağızdaki yaralara lidokain benzeri lokal anestetik uygulamak düşünülebilir ama yaralar taaa ebesinin dininde, tonsillerin üzerinde, zor biraz kusturmadan uygulamak o nedenle aslında bu da yemez.
    tedavi gerekmiyor (zaten antibiyotikler işe yaramıyor) ama ebeveynler inatla "bi antibiyotik vermiceniz mi yani?" diyerek günaha davet ediyor. o "yani" aslında çok şey anlatır. o antibiyotiği vermeni istiyorum, vermezsen seni adamdan saymam demektir. o antibiyotiği vermezsen ve işler kötü giderse 3 gün sonra sikerim belanı demektir.
    inadım inat vermiyorum antibiyotik. ama ne yalan diyim fena tırsıyorum, bunlardan biri olur da ilerler ise boku yedim demektir. (antibiyotik versem de ilerler ama en azından elimizden geleni yaptık bahanem olur)
  • hand,foot and mouth disease

    coxsackie virüslerin özellikle grup a,tip 16nin neden olduğu deri ve mukozayı etkileyen veziküler bir hastalıktır.
    10 yas altındaki (özellikle 1-5 yaş) çocuklardı etkiler. inkubasyon periyodu 2-6 gündür.
    virus enfekte hayvanlarla temas sonucu veya inek sütünün icimiyle insana bulasir.
    inkübasyon periodundan sonra hastada ates kırgınlık gibi bulgular görülür. karakteristik lezyonlar ağız el ve ayaktadır. ellerdeki lezyonlar öncelikle parmakların yan ve ön yüzlerinde ,avuc iclerinde görülürler. benzer lezyonlar ayak parmaklarında ve topukta da görülebilir.
    ağızda eritamatoz tabanlı ufak veziküller ve ağrılı ülserler görülür. bu ağız lezyonları 5-10 günde iyileşirken,deri lezyonları ancak 2 haftada iyilesir.
  • akabinde el ve/veya ayakta tırnak düşmesiyle son bulan iğrenç hastalık.

    boğaz ve ağız ağrısı katlanılmaz, öyle ki yutkunmak dahi istemez salya akıtırsınız. vücutta oluşturduğu su toplamış kısımlar ciddi acı verir.
    derinin hastalık esnasında güneş görmemesi gerekir.
    yıkanma suyunun kaynatılmış steril su olması iyi olur.
    yaraların izi kalmıyor, düşen tırnaklar da tabii ki çıkıyor.

    kreş hastalığı olarak geçmesinin sebebi kreşte bulunan eşyaların, halıların çok kişi tarafından kullanılması gibi düşünülse de asıl sebebi hijyen eksikliğidir.
    klozet kapağına dokunup sonrasında elini ağzına götüren bir bebekte de görülebilir wc sonrası ellerini yıkamayan çocukta da.
    düzenli ve sürekli sağlanan steril ortamlarda çocuk büyütülmesi şart.

    ilacı yok, ateşi kontrol altında tutmak kafi.
    dondurma deva gibi geliyor ve karadut. karadut bu hastalığın düşmanı. hastalık esnasında varsa kendisi yoksa suyu, marmelatı, reçeli bol tüketilmeli.

    ne yazık ki bağışıklık kazanılan bir hastalık değil. bulaşma ya da eksik hijyen sebebiyle tekrar tekrar görülebilir.

    ciddi ağır bir hastalık. çocukların büyük ızdırap çektiği unutulmamalı ve onlara anlayışın doruğunda davranılmalıdır.

    edit: ilave bilgi.
  • 5.5 aylık oğlumun 24 saattir savaştığı hastalık. aniden başlayan ateş ve deri döküntüleriyle kendini gösteriyor. ateş 38.5 altına zor indiği gibi üstünede pek çıkmıyor. ağız içinde aftlara neden olduğu için katı ve sıvı beslenme zor. bu durumdan dolayı iki ünite serum yedik malesef bu yaşımızda. allah kimsenin çocuğuna herhangi bir hastalık yaşatmasın. bu hastalığı ülkemizde yaygınlaşmasını sağlayan kişileride allah’a havale ediyorum.

    tedavi yöntemi ise dört satte bir 4ml calpol.
  • efendim oncelikle kizimi daha sonra beni dunyanin bir diger ucunda bulmus ve vurmus bir hastaliktir. yuksek atesle basliyor ve atesi kontrol altinda tutmak ebeveynlere panik yasattirabiliyor. bizim hikayemiz ise soyle; dogdugundan beri hic ciddi bir hastalik gecirmeyen minik kusum bir sabah atesle uyandi, 38.5 gecince ates dusurucu verdik ama fayda etmedi, ilik dus aldir vs derken azicik ates dusse yerinde durmayan minnagim ates biraz yukselince un cuvali gibi yigiliyordu. bu boyle olmaz doktora gidelim dedik, sag kulakta iltihap var diye antibiyotik verdiler. tabi ates dusuruculere de devam. ıki gun icinde el, kol ve bacaklarda ozellikle eklem yerlerinde kirmizi noktalar gozlenmeye basladi. bunlar artinca tekrar doktorun yolunu tuttuk. su cicegine benziyordu ama gobek ve sirtta yoktu. enteresandi. antibiyotik mi alerji yapmisti? acikcasi doktor da net konusmadi. antibiotik alerjisine benzemiyor viral birsey olabilir dedi. kulaginin iltihabi gecmis isterseniz birakin antibiyotigi size kalmis dedi. kasintisi da yoktu. tekrar evin yolunu tuttuk. ates dustu tabi artik cikmiyordu, kirmizi noktalar da kurumaya baslar gibi olmustu ki beni bi usume aldi o gun. adeta yaz gunu donuyordum. sonra bir baktim ki benim ates olmus 39.2. bi sekilde atesi dusurduk daha iyiydim ancak muthis bogaz agrim vardi. sabah kalktigimda kafa derim inanilmaz kasiniyordu. yuzumde de sivilce cikmisti( ki hala ergen gibi sivilce cikaririm) fakat onlar da kasintiliydi. anladim ki bunlar sivilce degil. canim kocam yuzume bir bakti, aa burnunun icinde var onlardan dedi. aman tanrim sanirim ben de kizimin virusunden almistim. ve en onemlisi bogazim giderek kotulesiyordu. agzinda aft cikanlar bilirler insani delirten bir acisi olur hicbirsey yiyip icemezsin ya, bademciklerim kucuk dilimin etrafi ve asagiya dogru neresi varsa en az 30 tane aftlar vardi. adeta karlar ulkesi tadinda bembeyaz. yemeyi icmeyi birak yutkunmak bile iskence. 5 dakikada bir yutkunmayi filan dusunuyorum artik aci cekmemek icin. bogaz spreyi kullandim belki uyusturur da iyi gelir diye beter oldu. antibiyotik alsam dedim ne oldugunu bilmiyoruz. benim sancilar kulaga dogru filan yayilinca doktor yolunu tuttuk yine. bogazdakilerden ornek aldilar bakteriyal mi viral mi diye. sonuc bu lanet olasi pislik cikti riza baba. hasili oldurmeyip surunduruyor demis birisi cok dogru. agri kesici ve lidocain verdiler. antibiyotige gerek yok cunku viral. lidocain cok mubarek biseymis yanliz artik yutkunabiliyorum sayesinde. fakat hala el parmak uclarim, avuc iclerim, ayagimin alti deli gibi o kirmizi lekelerden olmaya devam ediyor. burda cikaracagim sonuc ya benim bagisiklik sistemim minnak fistigimdan daha zayif ya da yetiskinler daha siddetli geciriyor. ya da cocugumun atesi suresince ettigim sana bisey olmasin butun hastaliklarin benim olsun dedigim dualar kabul oldu. babasi da soylemisti oyle ama ihale bana kaldi bu sefer. ben cekerim hepinizin yerine size bise olmasin bu yaban ellerde. buraya kadar da okuduysaniz sanirim sizin veya bir yakininizin basina gelmistir. umarim cabuk ve hafif atlatirsiniz.
  • avrupa birligine bulasmamasi icin et ve sut urunlerini bile sokmanin yasak oldugu, ama turkiyede suriyeliler yuzunden artan hastalik.
  • beta ve el ayak ağız hastalığını peşpeşe geçiriyorum. 36 yaşındayım afedersiniz ağzıma sçıldı. beta vücdumu yormuştu, peşinden de bu geldi. 1 damla su dahi içemiyorum, ellerimde binlerce diken var ve ben daha yolun başındayım :(

    okula çocuğunu hasta gönderen tüm velilerin allah belasını versin. gerzeğin teki döküntüleri geçmeden yollamış tüm sınıf kırılıyor hastalıktan.

    iyi gelen ilaç ve takviyeleri yazacağım kullandıkça.

    1. edit:ağzım, boğazımın aft dolmasının 4. günü, 2 gün önce antiviral-antibiyotik kombine tedavi başlandı.
    majezik ve kloroben ağız spreyi 2 saat aralıklarla kullanmam söylendi nispeten su içebilir duruma geliyorum kısa bir süre de olsa.
    1 çay kaşığı karbonatı 1 çay bardağı su ile çözdürüp günde 3 kez gargara yapıyorum. başta yakıyor ama sonrasında rahatlatıyor.

    öküz gibi beşer onar ağrı kesici içiyorum, rahatlatıyor namusuzlar. midem isyanda delindi delinecek.

    el ve ayaklarıma hindistan cevizi yağı sürdüm, bir mucize gibi inanamadım.çocuklarda da kullanılabilir ama bebekleri bilemiyorum. hc yağını kavanozundan hiç başka yere dökmeden, direkt disk şeklinde tek kullanımlık pamuğa yağı emdirip elime sürüyorum. kavanozdaki yağ ile el temasım hiç olmuyor.

    ılık papatya çayı boğazıma iyi geldi, ilginç bir şekilde su yakıyor ama ılık bitki çayı daha bir iyi geliyor.ana yemeğim ılık papatya/bitki çayına püskevit banmak.

    ellerimi sık sık nemlendiricili beyaz katı sabunla yıkıyorum, sıvı sabun daha bir kaşındırıyordu sanki ama denk gelmiş de olabilir.
    kendinizi izole edin, hane halkı ve siz maske takın ayrı yatın. ebeniz mikilir yakalanırsanız.

    edit 2: tamamen sağ çıktım bu savaştan. savaş diyorum çünkü ciddi anlamda süründürdü beni.
    iyileştikten sonra el ve ayak derileri soyuluyor, ayaklarım hala biraz acıyor ama o eski halimden eser yok şimdi (bin şükür) doktorum 3 ay kullanmam için kombine vitamin verdi. normalde sevmem ama kullanıyorum, bayağı yıprattı çünkü. şu an bu yazıyı okuyup hastalığa yakalandıysanız, korkmayın ama titreyin içinizden geçecek. cidden bildiğin içinden geçip gidecek :)
    1 hafta-10 güne iyileşmiş olursunuz. giriş gelişme sonuç gibi düşünün, girişteysen 10 gün sçtın. daha da uğramam buralara kib bye!
  • 18 aylık oğlumun yakalandığı, hayatı cehenneme çeviren hastalık. ateş, halsizlik, döküntülü kızarıklıklar hiç sorun değil ama o ağız içi yaralar sebebiyle su dahi içememek en kötüsü. yutkunmak o kadar acı veriyor ki meme dahi ememiyor. ağzındaki akıntısı bir hayli fazla. su dahi içemezken o kadar sıvıyı nasıl dışarıya akıtabiliyor. suriyelilerin ülkemize hediyesi.
    edit: birileri olur da bu entry'i okursa onlara yol göstermesi için yazıyorum. ilk önce ateş, iştahsızlık başladı. 39 derece civarında seyir etti. ateş düşürücülerle kontrol altına almaya çalıştık. 1 gün sonra küçük küçük kızarıklıklar gördük. kollarında ve bacaklarında. sivrisinek ısırığı görünümündeydi. aynı gün iştahsızlığı bir sonraki basmağa taşındı ve meme de emmemeye başladı. 2. günde 24 saat içerisinde bir iki yudum su haricinde anne sütü dahil hiç bir şey yemedi ve içmedi. ateş için neredeyse 6 saatte bir ateş düşürücü verdik. çocuk sürekli ağladı, mızıldandı. ağız akıntısı ve göz yaşıyla bile çok miktarda su kaybetti. 3. gün öğleden sonra ateş olmamaya başladı ve azar azar, minimum miktarlarda su-anne sütü almaya başladı ancak annesini emerken ve su içerken canı çok yanıyordu. bunu yüz ifadesinden anlayabiliyorduk. hatta ben bir kaşık soğuk mercimek çorbası içirmek istedim. normalde ağzını dahi açmayan çocuk açlıktan dolayı ağzını açtı ve mercimek çorbası ağzının içindeki yaraları acıtınca attığı çığlığı görmemiz bir oldu. inanılmaz bir durum. 4. günün sabahında enerjisi eskisi gibiydi, ateş olmadı. küçük ekmek parçaları, 4-5 düdük makarna, 3-4 adet bisküvi gibi şeyler yedi. artık rahat rahat canı yanmadan su içebiliyor. 3 günlük açlık ve susuzluktan sonra artık çok daha iyi. ancak katı yemekleri hala yemekte çok zorlanıyor. 4. günün gecesinde annesini iştahla bol bol emdi uyumadan ve gece uyanıp uyku arasında.
    bu süreç annesini ve beni çok yıprattı. bir gün neredeyse bir ay gibi geldi. annesi ücretsiz izinde ben de çalışmıyorum evdeyim ona rağmen bittik. sıvı dahi alamadığı için hastaneye yatırıp serum takviyesi ile sıvı almasına ramak kalmıştı ancak ağzı acısa da su içince son anlarda hastaneye yatmaktan yırttı. 5. günün sabahından yazıyorum, sanırım artık daha iyiye gidiyor. vücudundaki döküntüler bacak baldır kalça kollar dirsek sonrasında da eller ve ayaklarda, ağız çevresinde çıktı. kaşınmıyor ve ağrımıyor gibi görünüyor. bu hastalık 2000-2010 yıllları arasındaki tıp kitaplarında yoktu. ülkemize göç eden 5. dünya ülke vatandaşlarının (özellikle suriyeliler) gelmesiyle tüm ülkeye yayıldı.
hesabın var mı? giriş yap