• zero sum game teorisinin mükemmel şekilde işlediği piyasa türü.

    türkiye'de elektrik piyasaları diğer piyasalar gibi dünyadaki birçok örneğinden geride kaldığı için nordpool sistemi tam verimli çalışamamaktadır. elektrik piyasasını az biraz takip eden birisi olarak söyleyebilirim ki; 31 mart 2015'te türkiye'nin genelinde görülen elektrik kesintisi büyük bir ihtimalle elektrik piyasasının tam verimli çalışamamasından kaynaklanmıştır.

    zero sum game teorisi teiaş yönetiminde tam anlaşılmadığı için genel müdürün istifası gelmiş olabilir diye düşünüyorum.( bu arada elektrik üretiminin birçok duayeni de benim gibi düşünüyor.)

    türkiye'de elektrik piyasası nasıl çalışıyor?

    teiaş elektriği üreticilerden iki tür fiyatla satın almaktadır.

    1) sabit fiyat. başta hes, güneş enerjisi ve nükleer gibi alanlarda teiaş elektriği sabit fiyatla almaktadır. bu alanlarda üreticinin arzı belirleme gibi bir fonksiyonu olmadığından sabit fiyat bütün tarafların lehine olmaktadır.

    2) doğalgaz ve kömür santrallerinde ise üretici arzı istediği gibi ayarlayabildiği için teiaş'ın talebi ile üreticinin arzı kesişmektedir. yeni model santrallerde ise üretici arz fazlası olduğunda maliyet fiyatının altında teiaş'e elektrik satmamak için üretimi durdurabilir.

    peki 31 mart 2015'te ne oldu?

    zero sum game teorisinin mükemmel işlediği bu alanda, teiaş aslında market maker'dan başka bir fonksiyonu olmamasına rağmen(çünkü elektrik piyasasında bir santralin piyasa fiyatının üstünde elektrik satması teiaş'e değil, diğer üreticilere girer.) teiaş sabit fiyatla elektrik satın aldığı diğer tesislere güvenerek, fiyatları aşağıya çekmeye çalışmış gibi gözükmektedir. bunun neticesinde üreticilerin çoğu ise maliyetin altında elektrik satmak istemediği için tesislerde shutdown yapmak zorunda kaldı. teiaş'ın sabit fiyatla elektrik aldığı tesislerin birisinde de büyük bir arıza olunca, elektrik talebi elektrik arzını karşılayamadığı için ülke genelinde saatlerce süren elektrik kesintileri meydana geldi. birkaç haber sitesi, söylediklerime yakın şeyler yazdılar. dışardan kabaca gözlemlediğim budur. aşağıdaki maddeler arasında 3. madde söylediklerimi destekliyor.

    http://www.radikal.com.tr/…i_icin_6_senaryo-1325540

    normalde elektrik piyasalarında nordpool sistemlerde, stokastik modeller ile arz ve talep tahmin edilerek fiyat oluşur. burada ise büyük bir ihtimalle teiaş'ın yani devletin kendisine hiçbir menfaati olmadığı halde elektrik fiyatını düşürmeye çalışması(görünürde menfaati olacak diyeceksiniz de, zero sum game gereği bazılarından ucuza alırken, bazılarından da pahalıya alıyor.) büyük bir arıza ile birleşince elektrik arzında fazlası olan bir ülkede nerdeyse tamamen elektriklerin kesildiğini görüyoruz.

    ara ara, burada elektrik piyasasının nasıl çalıştığını, ne tür çalışmaların yapıldığını da yazarım.
  • konsolidasyonların başladığı, 2016-2020 yılları arasında büyük şirketlerin küçük şirketleri bir bir toplayacağı piyasadır. 2015 yılı son çeyreğinde bir elin parmağını geçmese de piyasadan çekilen, faaliyetlerine son verdirilen şirketler çıktı. 2 küçük çaplı firma ise, orta ölçekli 2 firma tarafından satın alındı. önümüzdeki 3-4 yıl bu aksiyonların büyük bir hızla artacağını gösteriyor.
  • piyasanın tanımına baktığımızda ("arz ve talebin karşılaştığı alan" diye tanımlıyor tdk ekonomideki terim anlamıyla. bir de temel anlamıyla, "satıcıların mal satmak için bir araya geldiği pazar" olarak tanımlıyor.) ve elektrik enerjisinin alınıp satılabilen bir şey olması ile bu enerji için arz/talep ilişkisinin teknik anlamda da büyük öneme sahip olması, kendine has bir yapısı olan elektrik piyasasının zorunluluğunu ortaya koyar.

    öncelikle, elektrikteki arz/talep ilişkisini kavramak gerek. bunu anlamak için biraz teknik düşünmek lazım. adım adım gidelim. ilk olarak, elektrik enerjisini depolamak son derece zahmetli ve pahalıdır, bunun bilinmesi gerekli. aslında bakarsanız, teknolojisi de oldukça yetersiz. akıllı telefonları kullanmak için bile elektrik prizlerinin dibinde zaman geçiriyoruz. elektrikli araçlar yapıyoruz, menzillerini arttırmak, onları hızlıca şarj etmek için kılı kırk yarıyoruz. bir de oldukça pahalı, mesela elektrikli araca verdiğimiz paranın büyük bir kısmını aslında bataryasına veriyoruz. şimdi, bir de aklınıza megawatt mertebelerindeki güçlerin söz konusu olduğu elektrik şebekelerini getirin. bu kadar büyük güçler aynı zamanda büyük miktarda enerji de demek (enerji=güç*zaman). daha bir akıllı telefonu uzun süreler dayanacak şekilde şarj edemezken elektrik şebekesinde bu büyük miktardaki enerjiyi bir yerlerde depolamak sizce mümkün müdür? elbette değil. peki biz ne yapıyoruz? ne kadar tüketeceksek dinamik olarak o kadar üretiyoruz. işte bu durum bizi çok uğraştırıyor, ama mecburuz.

    teknik bilgi vermek durumundayım konuyu iyi kavratmak için. yeri geldiğinde de konuya yabancı olmayanlar için bazı ayrıntılar vereceğim. (yine de herkesin anlayacağı şekilde vermeye gayret gösteriyorum.) şimdi, bilindiği üzere "alternatif akım" kullanıyoruz. aslında bu şu demek; elektrik enerjisini alternatif akım şeklinde üretiyor, iletiyor ve dağıtıyoruz. cep telefonumuzun içinde alternatif akım akmıyor elbette. doğru akımı da pekâla kullanıyoruz. aslında kullandığımız şey alternatif akım şebekesi. bunu da cebe attık.

    alternatif akımı doğru akımdan ayıran en önemli karakteristik frekanstır zira alternatif akım demek (ingilizcesiyle alternating current) değişken/alternanslı akım demektir. alternatif akım bir şeye alternatif değildir. ismi son derece yanlış şekilde çevrilmiştir zannımca. neyse, konudan sapmadan devam edelim. ne dedik? frekans. alternatif akım sürekli yönü değişen bir akımdır. bir bakır tel düşünün ve içindeki akımın önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa aktığını ve böyle devam ettiğini hayal edin. alternatif akım böyle bir şeydir. tabi, bu değişimin bir periyodu vardır. dolayısıyla frekansı da. avrupa ülkelerinde ve türkiye'de alternatif akımın frekansı 50 hz değerindedir. (not: amerika'da 60 hz.) yani, alternatif akım 1 saniyede 50 kere yön değiştirir demektir bu.

    peki nereden gelir bu frekans? yani, akımımız niye yön değiştirsin ki durduk yere? cevaplayalım; ac'de frekansı ortaya çıkaran şey aslında elektrik enerjisini üretme yöntemimizle alakalıdır. biz elektrik enerjisini alternatif akım generatörleri (çoğunlukla senkron generatör, rüzgar türbinlerinde yaygın olarak kullanılan bilezikli asenkron generatör**) ile üretiriz. (not: kabataslak %90 böyle zira güneş panelleri ile doğrudan ac üretilemez. güneş santrallerinden elde edilen dc enerji güç elektroniği çeviricileri ile ac'ye dönüştürülür.) üretim yönteminiz ise faraday yasasına dayanır.

    nasıl üretiyoruzu en basit şekilde açıklarsak; uçları açık devre olan bir iletken çerçeve içinde dönen bir mıknatısı düşünün. bu dönme hareketi, faraday yasasına göre iletken çerçeve uçlarında gerilim oluşturur. aslında sözel ifadeyle faraday yasası der ki: "değişken bir manyetik alanın içerisindeki iletkenin uçlarında gerilim oluşur." anlayacağınız, elektriksel potansiyel fark oluşturmak için değişken bir manyetik alana ihtiyaç var. mıknatısı döndürürsek zaten değişken bir manyetik alana sahip oluruz, zira çerçevenin gözüyle mıknatısa bakarsanız size göre sürekli değişen bir manyetik alan görürsünüz. peki elde edilen gerilim neden alternatif olsun? aslında nedeni, tercih ettiğimiz dönme hareketi. iletken çerçeveyi tekrar gözünüzün önüne getirin ve üzerindeki bir noktayı referans alın. çerçeve içinde dönen mıknatısın manyetik alan çizgileri, o referans noktasını belli bir periyotla kesecektir. (örn: dönme sonucu, referans noktası sürekli n, s, n, s, n, ... ile karşılaşacaktır.) böylece sürekli "yönü değişen" bir gerilim (uzaktan kumandanızdaki pilin + ve - kutuplarını sürekli çeviriyorsunuz gibi düşünün.) çerçeve uçlarında oluşacaktır. siz bu çerçevenin uçlarını gidip elektriksel bir yüke bağlarsanız; alternatif akım, o yük üzerinden akacaktır. tabi, bu akımın frekansını belirleyen şey ise mıknatısın döndürülme hızıdır. ne kadar hızlı döndürürseniz mıknatısı, elde edeceğiniz alternatif akımın frekansı o kadar büyük olur. çünkü belirlediğimiz referans noktası, birim zamanda daha fazla sayıda manyetik kutupla karşılaşır ve elde edilen gerilim de birim zamanda daha fazla yön değiştirir.

    alternatif akımın ve üretilmesinin mantığını temel anlamda kavradıktan sonra akla şunun gelmesi lazım: "frekans 50 hz dedik. o zaman mıknatısımı tel çerçeve içinde sürekli sabit hızla döndürmem lazım ki frekans hep 50 hz olarak kalsın." evet aynen öyle. gerçekte, şebekeyi besleyen generatörler 50 hz alternatif akım üretecek şekilde sabit hızla dönerler. peki generatörün ucundaki elektriksel yükün frekansa etkisi var mı? yani, talep ettiğim gücün anlık değişimi frekansı değiştirir mi, etkisi var mı acaba? evet var! zaten bütün kıyamet de buradan kopmaktadır. en başta bahsettiğim elektrikteki üretim-tüketim eşitliğinin gerekliliği buraya dayanır.

    en başta söylediğim gibi, tüketeceğimiz kadar dinamik şekilde üretiyoruz. bu açıdan düşünerek devam edelim. elektriksel yükün, frekansı nasıl etkilediğini de basitçe açıklayalım; generatör nedir sorusunu sormak lazım önce. en basit haliyle nasıl çalıştığını tel çerçeve ve mıknatıs örneğiyle açıkladık aslında. devam edelim; generatör, mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren bir çeviricidir. generatörün milini gider örneğin bir su türbinine bağlarsınız; su, türbini döndürür, dolayısıyla generatörün rotoru döner. yani bizim mıknatıs (ya da elektromıknatıs ki büyük çoğunlukla rotorda dc ile enerjilendirilmiş sargılar, yani elektromıknatıslar bulunur.) döner aslında. dolayısıyla generatörün stator sargılarında elektrik enerjisini elde ederiz. yani bizim tel çerçevede. şimdi, su türbinine bağlı bir adet generatörün* herhangi bir elektriksel yükü beslediğini düşünelim. yani, generatör ile elektriksel yük doğrudan birbirlerine bağlılar. arada bir şebeke yok. türbinden alınan mekanik güç, rotoru öyle bir hızda döndürsün ki elektriksel yük 50 hz frekanslı alternatif gerilim ile beslensin. hayat bu şekilde güzel güzel devam ederken elektriksel yükün arttığını düşünelim. türbinden elde edilen mekanik güç sabit tabi hâla, türbin aynı güçle döndürmeye devam etsin generatörü. elektriksel yükün artmasıyla, yani generatörden talep edilen elektriksel gücün artmasıyla, yine generatörden talep edilen mekanik güç artacaktır, zira enerjinin korunumu kanunu burada da işler. (generatör mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviriyor demiştik.) daha çok talep edilen elektriksel güç, generatörün daha fazla elektromanyetik tork/moment oluşturması demek, bu da türbinden talep edilecek daha çok moment demektir. burada temel bir formül olan p=m*w, yani güç=moment*açısal hız formülünü hatırlamak gerek. türbinden talep edilen moment arttı ve biz türbine aynı mekanik gücü veriyoruz. bu durumda, görüleceği üzere türbinin hızı azalacak, dolayısıyla generatörün hızı azalacak, ve dolayısıyla da elde edilecek alternatif gerilimin frekansı düşecektir. (özetle, generatör, yükün artan talebini karşılamak için ataletinden dolayı kendisinde bulundurduğu dönme kinetik enerjisinden feragat eder ve yavaşlar, dolayısıyla frekans düşer. tıpkı düz yolda giden bir otomobilin aynı güçle yokuş yukarı çıkmaya başladığında yavaşlaması gibi.) ayrıca, elektriksel yükün artması/azalması generatörün elektromanyetik performansını değiştirdiğinden generatörden elde edilen gerilimin değeri, elektriksel yükün cinsine (kapasitif, endüktif ya da ohmik) bağlı olarak da değişecektir. burayı detaylandırmayacağım zira anlamak için iyi bir elektrik/manyetizma bilgisine ihtiyaç var, detaylandırmaya devam edersem iyice elektrik makineleri dersine döner bu iş. velhasıl kelam bu paragraftan çıkarılacak sonuç, generatörün elektriksel yükünün değişmesi demek frekansının ve geriliminin de değişmesi demektir.

    şimdi de yukarıdaki paragrafta verdiğim tek başına bir yükü besleyen generatör örneğini kocaman bir elektrik şebekesine uyarlayalım. şebekemizde sürüsüyle generatör bulunuyor. siz evde o ışığı kapayıp bu ışığı açıyorsunuz, generatörlerden talep ettiğiniz elektriksel gücü değiştiriyorsunuz. (evdeki bir ışığı açmak okyanusa bir kova su atmak gibi bir durum tabi ama olayın komplikeliğini göstermek için güzel bir örnek.) ya da bir sanayi bölgesinde fabrikalar vardiyaya başlıyor (işte bunun etkisi önemli tahmin edileceği üzere.) ve yine talep değişiyor. anlaşılan sistem son derece dinamik. bu duruma ayak uydurmak için santrallerdeki generatörlerin, şebekedeki gerilim ve frekans değişimlerinin önüne geçmesi için düzenleyici sistemlere/ekipmanlara sahip olması gerekir. dolayısıyla, santrallerdeki generatörler speed governor denilen hız regülatörü ve avr* denen gerilim regülatörü sistemlerine sahiptir. bu sistemlerin detayları bu yazının konusu değil fakat basitçe açıklarsak; speed governor ile generatörü tahrik eden türbinlere verilen mekanik güç değiştirilerek generatörlerin sabit hızda dönmesi sağlanır. örneğin bir su santralinde suyun debisi ayarlanır. avr ile de şu, ilk örnekteki mıknatısımızın (yani, generatörün rotorundaki elektromıknatısların) gücü (yani, yarattığı manyetik alan) değiştirilerek generatörlerin uç gerilimleri sabit tutulur.

    santraller içinde düzenleyici sistemlerle frekansı ve gerilimi sabit tuttuk fakat kocaman enterkonnekte bir şebekede de bu dengeyi sağlamak lazım. özünde yine üretim-tüketim dengesini sağlayıp frekansı sabit tutmak için bu sefer yeri geldiğinde kocaman santraller devreye alınır, yeri gelir kocaman bir santral devre dışı bırakılır, öyle bir şey olur ki bir tüketim bölgesini şebekeden ayırmak gerekebilir. işin teknik boyutundan başka para da önemli tabi. hadi gelin, bir de ekonomik olarak en uygun şekilde bunu yapalım, elektrik enerjisini tüketiciye en kaliteli, kesintisiz ve olabildiğince ucuz şekilde verelim. bunun için rekabetçi bir düzen oluşturalım. işte, alın size "elektrik piyasası".

    şimdi gelelim asıl meseleye, yani elektrik piyasasının işleyişine. türkiye'de elektrikteki üretim-tüketim dengesini korumak epiaş'ın ve teiaş'ın görevidir. anlayacağınız; çoğunlukla özelleştirilmiş üreticilerin, iletimden sorumlu ve devlete ait teiaş'ın, devlet kurumu olan tedaş'ın kontrolünde olmak üzere işletimi özel sektöre devredilmiş dağıtım şirketlerinin, elektriği bize satan görevli tedarik şirketlerinin oluşturduğu türkiye elektrik piyasasını epiaş ve teiaş yönetrir ve:
    a) gün öncesi piyasası (göp)
    b) gün içi piyasası (gip)
    c) dengeleme güç piyasası (dgp)
    d) bu üç piyasa içerisindeki uzlaştırma faaliyetleri
    +) ikili anlaşmalar
    elektrik piyasasını oluşturur. dgp, teiaş'ın kontrolündeyken gip, göp ve uzlaştırma faaliyetleri epiaş'ın kontrolündedir.

    a) gün öncesi piyasası (göp)
    göp, adından da anlaşılacağı üzere elektrik enerjisinin tüketiciye ulaştırılmadan önceki güne ait süreçle ilgilenir. asıl amacı, gün öncesinden, sistemin işletmecisi olan teiaş'a dengelenmiş bir sistem sunmaktır. göp'te piyasa takas fiyatı (ptf) belirlenir. ptf saatlik olarak değişen elektrik enerjisi fiyatıdır. basitçe arz ile talebin kesiştiği birim fiyat olarak da ifade edilebilir. burada birim fiyat 1 lot olarak bilinen 0,1 mwh'lik enerji miktarının fiyatıdır. piyasa katılımcıları tekliflerini (saatlik, blok, esnek şeklinde çeşitlenir) lot üzerinden sunarlar. alış (+) ve satış (-) yönünden verilen tüm tekliflerin birleşmesi ile arz ve talep eğrileri her saat dilimi için oluşmuş olur. her saat için oluşan bu iki eğrinin kesiştiği nokta, x miktar enerjinin fiyatı y demektir der bize ki bu da piyasa takas fiyatıdır. bir örnek verelim; saat 12 ile 1 arasında 300 mwh için 100 tl/mwh'lik teklif vermiş olan bir üreticisiniz. verilen tüm teklifler sonucu o saat dilimi için arz ve talebin kesişmesiyle ortaya çıkan ptf 150 tl/mwh çıksın. siz "ben elimdeki enerjiyi 100 tl/mwh'den satarım hacılar" demişken 150 tl/mwh'den satmış oldunuz. yani, (150-100)*300=15000 lira fazladan kazandınız.

    ptf'yi açıkladıktan sonra merit order effect'i göz ardı etmemek lazım. (bkz: merit order effect/@weirdfish)

    --- spoiler ---
    yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik piyasasına olan etkisi.

    bilindiği üzere herhangi bir yenilenebilir enerji santralinin marjinal maliyeti ve işletme maliyeti çok düşüktür. dolayısıyla elektrik enerjisi üretimi oldukça ucuza mâl olmaktadır. bunun sonucu olarak elektrik serbest piyasasına giren yenilenebilir santraller elektrik enerjisi birim fiyatını düşürmeye başlar. bu da doğalgaz, kömür vb. santrallerin boynunun bükük kalmasına sebep olur zira, bunlar yenilebilir enerji santralleri ile rekabet edebilecek elektrik enerjisi satış teklifleri sunamazlar. mecburen enerjiyi daha pahalıya satmak zorundalar çünkü üretimi daha pahalıya mâl ediyorlar. sonuç olarak bu santraller zamanla piyasadan çekilmeye başlarlar/başlayabilirler fakat bu da alternatif akım şebekesinde olması zorunlu olan üretim-tüketim dengesini bozmaya başlar ki bu da şebeke için ciddi tehdittir çünkü yenilenebilir santraller, şebeke için güvenli olmayan, sağı solu belli olmayan santrallerdir.

    tabi, kazın başka ayakları da söz konusu. örneğin, türkiye. yenilenebilir enerji santrallerinin kurulum maliyetleri yüksek ve geri kazanım süreleri uzun olduğundan bu tip santrallerin kurulumu için devlet desteği söz konusu. nitekim enerjide dışa bağımlıyız ve kaynaklarımızı çeşitlendirmek istiyoruz. bunun için de insanlar yenilebilir enerjiye yatırım yapsın diye destekliyoruz. hatta devlet diyor ki, sen yatırım yap, üret, ben sana alış garantisi veriyorum. bunun sonucunda yenilenebilir santraller yüksek fiyattan elektrik enerjisi satıyor. normalde, yenilenebilir kaynakların elektrik enerjisi fiyatlarını düşürmesini beklerken tam tersi etkiyle elektrik fiyatları yükseliyor.

    (bkz: yekdem)
    --- spoiler ---

    b) gün içi piyasası (gip)
    gip aslında bir ara piyasadır. oluşan dengesizliklerin giderilmesiyle, en çok, piyasa işletmecisi olan teiaş'ın işine yarar. piyasa katılımcıları için de ekstra ticaret imkanı sunar. göp ve dgp arasında görev üstlenir. amaç, oluşan dengesizliklerin ortadan kaldırılmasıdır zira şebekede senaryolar çok çeşitlidir. her an üretimde ya da tüketimde bir sapma oluşabilir.

    gip'i göp'ten ayıran en önemli farklardan biri elektrik enerjisinin teslimatının zorunlu olmasıdır. bu piyasada alış ve satış yönünden verilen teklifler (lot cinsinden blok ya da saatlik olmak üzere iki çeşittir.) eşleştikten sonra enerji teslimatı yapılır, ticaretin sürekli olduğu bir piyasadır. teklifler tam eşleşebilir. örneğin, 100 tl/mwh'den 50 lotluk satış teklifi yine 100 tl/mwh'den 50 lotluk bir alış teklifi olduğundan tam eşleşme gerçekleşir. tekliflerin tam eşleşmemesi durumunda uzlaştırma yapılır. örneğin, a firması 150 tl/mwh'den 20 lot, b firması 140 tl/mwh'den 30 lot alış teklif versin. c firması da 140 tl/mwh'den 50 lot satış teklifine sahip olsun. enerjideki dengesizliğin ortadan kaldırılması amacıyla bu üç firmanın teklifleri eşleştirilebilir. bu durumda, c firması normalde (140*50)/10=700 tl ile satış yapmayı beklerken (150*20)/10+(140*30)/10=720 tl ile satış yapacaktır.

    c) dengeleme güç piyasası (dgp)
    teiaş tarafından işletilen önceliğin ticaret yapmaktan ziyade teknik anlamda tam manasıyla üretim=tüketim dengesinin (aslında üretim=tüketim+kayıp ama anladınız tabi siz onu elbette) sağlandığı piyasadır. dediğimiz gibi şebekede senaryolar çok çeşitlidir, bir santralde arıza olabilir, beklenen tüketim aniden değişebilir vs.

    dgp ile milli yük tevzi merkezi'ne (mytm) en geç 15 dakika içerisinde devreye alınabilecek kapasite sağlanır. bu, yine en geç 15 dakikada içerisinde yük alabilen ya da atabilen dengeleme birimlerinin (en az 10 mw) dgp'ye katılmasının zorunlu olması ile sağlanır. piyasa katılımcıları "emre amade kapasitelerini" ve tekliflerini dgp'de sunar ve mytm bunları kullanarak sisteme hızlıca müdahele edebilecek durumda olur. piyasaya verilen teklifler saatlik olarak ve yük alma ya da yük atma şeklindedir. enerji açığı ya da fazlası durumlarına göre sıralanan bu teklifler sonucu sistem marjinal fiyatı (smf) (dgp'nin ptf'si gibi düşünülebilir.) belirlenir.

    d) uzlaştırma faaliyetleri
    göp'e, gip'e ve dgp'ye katılan piyasa katılımcılarının alacak ve borç miktarlarının hesaplanmasının ve ilgili alacak-borç bildirimlerinin hazırlanması işlemlerinin hızlı, güvenilir ve şeffaf bir şekilde gerçekleşmesinin oluşturduğu faaliyetlerdir ve epiaş tarafından yürütülür. epiaş uzlaştırma faaliyetlerinden kâr elde etmez.

    +) ikili anlaşmalar
    elektrik enerjisinin alınıp satılmasına dair, şartlarını tarafların belirlediği ticari anlaşmalardır.

    edit: küçük bir anlam düşüklüğü giderildi.
hesabın var mı? giriş yap