kalitesizlik

• bir anlayış, bir yöntem, bir yutturmaca, bir rezillik...
  
  hayatın her alanında artık giderek daha fazla hissettiğim bir kokuşmuşluk. dile getirilmeden uygulanan moda bir anlayış. ben yaptım olduculuk, ucuzculuk, görmezden gelmelik ortaklığı bir üçkağıtçılık. bir adilik.
  
  "kalitesizlik" hakkında verebileceğim bir örnek tabii ki var. yaşadığımız yerler, havamız, içtiğimiz su, ekmeğimiz, televizyon kanallarımız, siyasetçilerimiz her şey ama her şey kalitesizleşmekte. gazetelerde kalitesizlik yüzünden meydana gelmiş bir felaket haberi görmeden gün geçmiyor artık. ortaya bırakılan elektrik kabloları yüzünde ölen insanlar, durduk yerde devrilen market rafının altında kalarak ölen çocuklar, daracık bir ara sokakta bok varmış gibi hız yapan bir şerefsiz yüzünden mahalle bakkalına sakız almaya giderken ezilip ölen 4 yaşındaki çocuklar, bir müteahhit tarafından orta şiddette bir depremde yıkılacak derecede çürük yapıldığı için çöken yatakhanenin enkazında can veren çocuklar... ve az önce okuduğum, beni bunları yazmaya iten, antalya'daki sözde fırtınada çöken alışveriş merkezi çatısı altında kalıp ölen 3 yaşındaki kız çocuğu... en çok da çocukları, savunmasız, biricik, habersiz, günahsız çocukları öldürüp duran kalitesizlik örnekleri. bitmiyor, azalacağına her geçen gün artıyor.
  
  çocukların uyuyacağı bir bina 6.1 şiddetinde bir depremde yıkılır mı? bir market rafı durduk yerde devrilir mi? çocukların oynadığı bir sokakta saatte 90 km/h hızla gidilir mi? 70 km/h hızla esen bir rüzgar (fırtına felan diyemeyeceğim buna) bir alışveriş merkezinin çatısını çökertir mi?
  
  kalitesiz insanların yaptıkları kalitesiz işler yüzünden ve onları denetleyen kalitesiz insanların kalitesizlikleri yüzünden meydana gelen, yaşamın kalitesizleşmesi yüzünden doğal sayılan, ama asla doğal olmayan felaketler bunlar.
  
  doğal felan değil, sadece yaşamımız kalitesizleştikçe alışıyoruz bunlara, doğal karşılıyoruz. ama ben alışamadım, alışamıyorum. yaptığı kalitesiz işler yüzünden çocuklar ölürken o denyoların sanki iyi bir şey yapmışlar gibi övünmelerine, zenginleşmesine, umarsızlıklarına ve en çok da kalitelilermiş gibi saygı görmelerine dayanamıyorum.
  
  (bkz: allah belanızı versin)