235 entry daha
  • çok bilinmese de voyager sonsuz bir aşk'a da ev sahipliği yapar.
    1977'de uzaya gönderilen voyager'ın akıllı bir yaşam formu tarafından bulunması umuduyla bir nevi insanlığın künyesini barındıran karışık plak hazırlanır.
    bu plağı hazırlayan ekipte bulunan ann druyan'ın aklına bir fikir gelir:

    plağın içine insan beyninin düşünürken yaydığı dalgaların ses kayıtlarını koymak ister.
    buraya kadar herşey normal ve olağan bir proje çalışması ancak ekipte çalışan carl sagan ve ann druyan projenin ortasında aşık olur ve evlenmeye karar verirler...

    aşklarını ilan ettikten sonra ann hastaneye gider ve sagan'a olan aşkını düşünürken kayıt aldırır.

    ve uzaylıların bulması için hazırlanmış plağın içine, sagan'a aşkını düşünürken kaydedilmiş beyin dalgalarının sesi de konulur.

    voyager bu aşktan bir parça kayıtla beraber uzayın sonsuzluğunda ilerlemeye devam ediyor ve edecekte. sonsuz aşkın dünyada bir örneği.

    ve tam 14 şubat 1990'da 4 milyar mil uzaklıktan sevgili voyager bize dünyamızın bir fotoğrafını gönderdi.

    bu fotoğraftan esinlenerek carl sagan o meşhur pale blue dot(soluk mavi nokta) kitabını kaleme alır. ben bu yazısının bir kısmını belli aralıklarda tekrar tekrar okuyorum. ne olduğumuzu, evrendeki yerimizi, kim olduğumuzu unutmayayım diye. okumayanlar, tekrar okumak isteyenler için aynen bırakıyorum:

    "şu noktaya tekrar bakın. orası evimiz. o biziz. sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor. tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her 'yüce önder', her aziz ve günahkâr onun üzerinde - bir günışığı huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.

    evrenin sonsuzluğu karşısında dünya çok küçük bir sahne. bütün o generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir anlık efendisi oldular. o zerrenin bir köşesinde oturanların başka bir köşesinden gelen ve kendilerine benzeyen başkaları tarafından uğradığı bitmez tükenmez eziyetleri düşünün, ne çok yanılgıya düştüler, birbirlerini öldürmek için ne kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.

    böbürlenmelerimiz, kendimize atfettiğimiz önem, evrende ayrıcalıklı bir konumumuz olduğu hakkındaki hezeyanımız, hepsi bu soluk ışık noktası tarafından yıkılıyor. gezegenimiz, onu saran uzayın karanlığı içinde yalnız bir toz zerresi. bu muazzam boşluk içindeki kaybolmuşluğumuzda, bizi bizden kurtarmak için yardım etmeye gelecek kimse yok.
    dünya, üzerinde hayat barındırdığını bildiğimiz tek gezegen. en azından yakın gelecekte, gidebileceğimiz başka yer yok. ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz. beğenin veya beğenmeyin, şu anda dünya sığınabileceğimiz tek yer.

    gökbilimin mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. belki de insanın kibrinin ne kadar aptalca olduğunu bundan daha iyi gösteren bir fotoğraf yoktur. bence, birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor, ve bu mavi noktaya, biricik yuvamıza."

    sonsuz aşk'ın kaynakçası
123 entry daha
hesabın var mı? giriş yap