41 entry daha
  • 1960'ların ortasında yugoslavya gibi bir ülkede paralel bir gerçeklikte hayatta kalma mücadelesi verdiğimiz oyun. hayatta kalma mücadelesi dedim, çünkü oyun gerçekten karakterimizi hayatta tutma oyunu. oyunda behzat ç'nin yetmiş bin kat zihni ve hayatı gitmiş, yıkık, bilincinin her köşesiyle mücadele halinde, tam anlamıyla ölmüş bir polisi canlandırıyoruz. behzat ç'nin o kendi dramı bu adamın dramı karşısında yaz esintisi gibi samimi kalıyor. buz gibi bir hayatla karşı karşıyayız.

    --- spoiler ---

    ‘33 yılında bir spor salonu antrenörü olan 26 yaşındaki herrier du bois polis teşkilatına katılır. herry yüksek empati yeteneği ve devrimden sonra gelişen yer altı disco camiasında yıllarını harcadığı için polis teşkilatına geçmesi başkent revachol şehrinin genelinde yankılanır.

    ’45 yılına kadar herry müthiş davalar çözerek insan açıcı lakabını kazanır. şehrin genelinde baya da korku ile anılır. bu yıl içerisinde nişanlısı dora, herry’nin başarısı ile dönüştüğü adama dayanamaz. dora, komünist rejimi desteklemektedir. herry’nin genel başarısı nedeniyle, revahcol milis güçlerinin sahip olduğu güçte kaçmak için revachol’ü ve herry’i terk eder. komünist rejimin yönettiği graad ülkesindeki mirova kentine yerleşerek, bir felaketin tohumunu ortaya atar. bu tarihten sonra herrier du bois var olan tüm unvanının ve başarısının anlamını yittirir. savunduğu politik ve felsefi görüşlerin arkasında durmanın bir insanı elinde tutamadığı müddetçe mantıksız olduğunu kabul eder. ve kendini yok etmeye başlar. yeraltı disco camiası ve polisin unvanı sayesinde alkol, şiddet ve uyuşturucu jeodezisinde dik açılarla hareket ederek hem zihnini hem de bedenini deforme etmeye başlar. bu süreç nedeniyle üç defa hafıza kaybı yaşar.

    '50 yılının sonunda, bilgi sızdırmaktan ve şantajdan dolayı aranan bir kadın*, martinaise banliyösüne gelir. pasaportunu ve diğer eşyalarını bir poşete koyup balıkçı köyündeki iskelenin ayağına bağlar. şehrin tepesindeki whirling-in-rags otelinin en üst katına yerleşir. kadın bir süre sonra bölgedeki limanda çalışan ve kendi doğduğu oranje kentinden de tanıdığı bir askerle* tanışır. askeri sever ve yavaşça ona aşık olur. kadın bu esnada, güzelliği ve vahşiliği nedeniyle martinaise'deki partilerinde odağıdır. bu partilerde sendika işçilerinden oluşan ekipteki elemanlardan bazıları ile ara ara birlikte olur.

    '51 yılında bir gün kadın ve eski asker seviştikleri esnada bir cam kırılma sesi gelir. asker kafasından bir kurşun yiyerek kadının üzerine yığılır. kadın, adamı üzerinden atar. kendisine kurşun sıkılması için bekler. ancak kurşun gelmez. kadın sürünerek odasındaki merdivenlerden aşağı doğru iner. kaldığı otelde kendisiyle ilgilenen ancak daha önceleri yüz vermediği çete liderini* bulur ve yardım ister. kadın, liderden bu cinayeti bir linç gibi göstermesini ister. lider, tayfayı organize ederek, yukarı çıkarır. kadın askerin zırhını tekrar askere giydirir. çete ölü askeri aşağı indirir ve otelin arkasındaki ağaca asarak olayları kapatır. bu olayı bir linç girişimi olarak lanse eder.

    ölünün ağaçta asılı kaldığı ilk gün, uyuşturucu bağımlısı bir çocuk ölü askerin ağaçtaki bedenini taşlamaya başlar. linç olayını duyan martinaise'liler olay yerini ziyaret ederken, askeri de yağmalamaya başlarlar. askerin öldüğü üçüncü gün kadın ölüden gelen taş seslerine ve camında gördüğü çürüme görüntüsüne dayanamaz ve polise haber verir.

    daha doğrusu polise böyle anlatır. gerçekte ise kadın kurşunun geldiği yeri ve kimin ateş ettiğini tahmin eder. izlendiğinin ve takip edildiğinin ancak bunların geçmişi ile bir ilgisi olmadığının da farkındadır. bu nedenle, sapığının harekete geçmeden polisin onun için harekete geçmesini sağlar.

    martinaise bölgesi en pis bölge olduğu için büro, teşkilatı bir emeklilik yuvası tadında kendine ölmek için fırsat kollayan 44 yaşındaki alkolik ve bitmiş bir polisi olan harrier du bois'i olay yerine gönderir. herry, martinaise'de ölebileceği anı daha çabuk bulabileceğini düşünerek olay yerine koşa koşa intikal eder. cesedin olduğu otele yerleşir ancak incelemelere başlamaz. ilk gün hunharca aldığı alkolden ve uyuşturucudan odasını paramparça eder. yüksek müzik ile gece üçte bütün oteli ayağı kaldırır. ikinci gün temizlikçi kadını azarlar. ikinci günün gecesinde barda silahını insanlara doğrultarak onu öldürmelerini ya da sevmelerini ister. gece rozetini insanların kafasına atar. herry üçüncü gün parası kalmadığı için silahın satar. kalan parasıyla içki ve uyuşturucu tüketirken barda olay çıkarır. askeri öldüren çeteye sataşır ve çete tarafından paketlenir. buna sinirlenip arabasına binip gece boyu martinaise sokaklarında terör estirir. polis arabası ile sahile yuvarlanır. araban çıkıp otele geri gelir. darbelerin ve uyuşturucunun etkisiyle kendini alkol komasında bulur. koma esnasında sürüngen beyni devreye girerek hafızasını silerek herry'nin azabını alır ve herry'i ölmekten kurtarır.

    işte tam bu esnada biz, herry'nin yeni egosu olarak devreye gireriz.

    oyunun genel hatları bundan sonra enkaz kaldırma. lan aynaya bakıcam, mantığım oradan çıkıp abi tavsiye etmem diyor. bakıyorum pişman oluyorum. işi hatırlıycam, yüreğim kenardan atlayıp abi siktir et diyor. nası bir pislikmişiz amk. teşkilatın yüz karası bir polisiz. nerden tutsam başka yerden mallaşıyorum. oyun da burada ders veriyor zaten. karakteri adam edecek kararlar verip devam etmeye çalışınca başka yerden saçmalıyoruz. oyun bize kendi sikindirik kararlarımızın da işe yaramayacağını çünkü herry'nin zaten bizim karar opsiyonlarımızın hepsini elediğini zamanla fark ettiriyor. eh bir süre sonra bize ideal erkek polislikten çıkıp önce behzat ç'ye çekmeye ardından da dilenci selik'e geri gönderiyor.

    oyunun güzel yanı da bu zaten. oyun tıpkı günlük hayattaki gibi iç monologla yer yer baş etmeye çalıştığımız, yer yer el sıkıştığımız yer yer karakter devrelerimizi ele almasına izin verdiğimiz bir mücadele süreci. bu süreci yönetirken birde martinaise sokaklarında cinayete dair ip uçları arıyor, farklı olaylara el atmaya çalışıyoruz. oyun bu açıdan keskin bir rol yapma oyunu.

    oyunun diğer bir güzel yanı ise bir polisiye hikayesi için gereken her türlü detayın çok iyi kurgulanmış olması. yani karakterimizin özel olduğu yalnızca hikaye ile belirtilmiyor. oyunun oynanışı tamamen herry karakterine özel olarak tasarlanmış. visual calculus, esprit de corps, volution, logic, rhetoric gibi bir çok beceri yalnızca bir polisin zihnindeki zamanla oluşabilecek mesleğin getirdiği bakış açıları. bunlar, karakterimizin kendi geçmişi ve hikayesinin getirdiği bağımlıklar ve becerilerle birleşince ortaya çok farklı bakış açılarına sahip olabildiğiniz bir oyun örgüsü çıkıyor. ancak bu bakış açılarının hiç biri de sırıtmıyor. oyun boyunca bu tip mesleki bir bakış açısı ile günlük hayata el atmak ve yönlendirmek de yine yalnızca böyle bir polise ait olacak şekilde sunuluyor. bu nedenle, bu oyunda yarattığımız karakter, beceri puanlarını nereye verirsek verelim geçmişi dağılmış bir herry'den ibaret. oyunda gerçekten deneyimli bir polisi canlandırıyoruz.

    bu durum oyunun bir diğer özelliği ile destekleniyor. herry'nin temeli aynı olduğu için skill puanları yalnızca sonuca gitme şeklini değiştiriyor. oyun sonuna gitmek için çok büyük çabalar ile hiç çaba sarf etmemek arasındaki tek fark cinayetin asıl detaylarını oyunun sonunda öğrenebiliyor olmaktan ibaret. bu da oyunu kafamıza göre oyabileceğimiz versiyonlara sokabiliyor. ikinci oynayışımda inland empire'a yüklendim. utanmasam joyce'la konuşurken sürekli hayal görecektim. öyle bir herry oldum. ama oyun cuk diye bitti yine.

    ha buradan asıl can sıkıcı noktaya gelelim. oyunun ana hikaye hattı mükemmel başlayıp sonu çok tuhaf ve dandik bitiyor. benim gibi bir polisiye hastasına hikayenin bağlanış tarzı acayip ucuz göründü. hikayenin hiçbir yerinde adı geçmeyen bir sapık, eskilerin solcusu ve hayalperest lavuğun bir anda sürpriz bir şekilde hikayenin sonunda belirmesi ve yaşanan olayların hiç biri ile bir ilişkisinin olmadan tüm suçlarını itiraf etmesi ya bu mudur diye söylendirdi. martinaise'de götümüzü yırtıyoruz olay çözülsün diye onlarca karakteri sorguluyoruz. ancak cinayeti işleyen kişinin hiç bir karakterle alakası yok. adam yalnızca adadan karıyı kesiyor. yav sürpriz misiniz amk. o zaman sal beni oyun içinde. ben mermilerin geliş yönlerini ilk çıkardığım anda zaten belli nereden geldikler. hiç bir saçma diyaloğa takılmadan da normal bir yaşam döngüsü içerisinde üç yere de gidebilirim. gidip bakayım üçüne, zaten elektrik şirketinin altına girince mermiler buradan da gelemez diye direk adaya bakmak zorunda olduğumu biliyorum. kalkıp gideyim adaya.

    ama yok, beni ilk iki gün yaptığım bir olayla şehrin bir yerine hapset, ben orada hikayenin iç yüzüne dair yüzlerce diyalog yapayım. olayın gizli taraflarını öğreneyim, sen bu kompleks yapıya beni ikna et. sonrada gökten inme bir çözüm sun. eh hassiktir derler adama. bu kadar olay yaşanmışken, bu kadar opsiyon varken ve belki de çok daha iyi farklı sonlar hazırlayabilecekken niye gökten inme ve alakasız bir son yapılır akıl alır gibi değil. oyun bitince baya üzüldüm yani. ikincisinde de plasmid ilişkisi, oyunun doğa üstü alt yapısını kafamda hayal etmek istemediğim için yalnızca bir geyik gibi geldi bana. ancak olabilir. joyce'dan öğrendiğimiz the pale muhabbeti, yazılımcı hatunun boşluk ve hata muhabbeti bir de üstüne kriptozolojistlerin plasmid korkusu eklenince gerçek olabilir gibi duruyor. ancak ben henüz bu hikaye yapısının hayalini kurmadım bilemiyorum.

    bu ölümcül hatadan sonra ikinci kötü kısım oyunun çok kısa olması. elimizde müthiş bir lore var. altyapısıı müthiş hazırlanmış bir hikaye ve hikayenin gayet ayaklarını basabileceği bir arkaplan var. ben cidden oyunun ilerleyen kısımlarında martinaise'den çıkıp jamrock bölgesindeki diğer alanlarda da araştırma yapabileceğimizi düşündüm. ancak olmadı. bu cinayet ucuz bir mahalle cinayetiydi. daha uzun yazacaktım ama şevkim kırıldı oyunun sonunu hatırlayınca. bu kadar geyik yeter gibi.

    unutmadan oyunun yüklenme ekranı katilin atış yaptığı nişancı yuvasından şehrin görünüşü. aslında hikaye boyunca katilin gözünde oyuna giriyoruz. bu detay çok hoşuma gitti.
    --- spoiler ---

    kısacası piyasada adam akıllı rpg 5-10 yılda bir geliyor. bu oyunda 5-10 yıllık bekleyişin sonunda hak ettiğimiz bir oyun gibi ortaya çıkıyor.

    ingilizceye hakimseniz 8.5/10
    polisiye seven titiz biriyseniz oyunun %75'i 9/10, son %25'i 6/10.

    mutlaka oynayın.
418 entry daha
hesabın var mı? giriş yap