62 entry daha
  • bir karantina sabahında, syd barrett, ve amy winehouse sonrası aklıma düşen merhume.

    sen kalk allahın malatyasindan, cerrahpaşa tıbbi kazan 17 yaşında. zehir gibi zeka ister.
    benden 11 yaş büyüktü. ben 16 yaşında almıştım kitabını, sigara bile içmiyordum o esnada (17 yaşında başladım bok varmış gibi)

    kaç kere okudum o eroin güncesini bilmiyorum, ama çok okudum. dili, dolu dizgin yaşadıklarını sansürsüz anlatışı çok hoşuma gitmişti.

    benim o en deli fişek ergenlik gunlerimde, kıçımı güvende tutmama müthiş faydası olmuştur yazdığı kitabın (ki yazma amacını böyle ifade eder zaten)

    hayatım boyunca sentetik uyuşturuculara hiç bulaşmadım. halbuki müthiş gözü kara bir ergendim ben. bela arar gibi yaşayan bir ergen... ama kanat kitabında bana esas noktaları çok iyi belletmişti.
    bu işlerin bok gibi yollar olduğunu, insanı bir uçurumun kenarına daha ne olduğunu anlayamadan sürükleyeceğini, bi kere içine "düştükten" ve kaptırdıktan sonra kurtulmanın kolay kolay kimsenin harcı olmadığını filan.

    tamam, benim de bir aileyi cezalandirma, bir kendimi bitirme temayülüm ve bir değersizlik şemam vardı ergenlikte. ve uyuşturucuya "düşen" herkesin hikayesinde benzer bir motif cok net seciliyordu kanat'in kitabına göre.
    işte o benzerlikten müthiş korktum. "bi gün kendimi bitirmeye karar verirsem de, efendi gibi intihar ederim; böyle sürünmem" gibi düşündüğümü hatırlıyorum.
    asla dramatize etmemişti, ama müthiş bir dramdı hayatı anladigim kadarıyla.

    çok farklı bi ruhu vardi bence. çöküşünde bile son bi parlayarak gitti. sessiz sedasız kaybolmuş o kadar tutunamayan içinde, benim gibi kim bilir kaç gencin ufkunu açtı dünya ve hayatla ilgili.
    bize ne yapmamız gerektiğini söylemedi; bunu o da bilmiyordu. ama neyi neden yapmamamiz gerektiğiyle ilgili paha biçilemez bilgiler verdi kendi hayatıyla ve yazdığı kitapla."bakin ben burdan gittim, yolun sonu bok gibi bi yere çıktı. na bak ahmet mehmet de böyleyken böyle. bizi böyle gör, hala istiyorsan gel amk" dedi.
    ve çizdiği tablonun istenecek hicbir yani yoktu.

    ailesine, sevgisiz büyümesine yorardı hatalarını. haklıydı da.
    ama bu şekilde kendini bitirmenin, onları cezalandirmanin bir yolu olmadığını da nepnet vermişti kitapta.
    ve insanın kendini/bireyligini arama yolculuğu olan gençlikte, uyuşturucunun ve o ortamların kesinlikle bu arayışa hizmet etmedigini; bilhakis o yolu alakasız yerlere sürerek kendini bulmayı imkansizlastirdigini anlatmıştı.

    esas mesajını hep böyle algıladım ben onun. umarım doğru yorumlayabilmişimdir.
36 entry daha
hesabın var mı? giriş yap