17812 entry daha
  • gazi mustafa kemal atatürk hayranı bir türk yurttaşı olarak söylüyorum ki bugün debe'ye giren binbaşı salter hikayesi (bkz: #107582992) baştan aşağıya uydurmadır.

    1984 yılında darbeci kenan evren'in himayesinde, atatürkçülüğü yozlaştıran masallar üreten türk silahlı kuvvetleri dergisi yöneticilerince ortaya sürülen mabaddan sallama bir at yalanıdır.

    bu zırvaya göre, ingiliz istihbaratçı binbaşı salter, mustafa kemal paşa ile göz göze gelince ne diyeceğini unutmuş ve "ben ve taburum emrinizdeyim" demiş, sonra silahlarını bırakarak ingiliz askerleri ile birlikte teslim olmuş.

    osur osur ipe diz mandal tak uçmasın.

    1919 yılı mayıs ayında samsun'daki ingiliz işgal taburunun başındaki komutanın adı yüzbaşı l. h. hurst'tır, salter da binbaşı değil yüzbaşıdır ve hurst'ın yardımcısıdır. hurst samsun bölgesi kontrol ve haberalma subayı olmasının yanında mustafa kemal paşanın samsun bölgesindeki faaliyetlerini ingiliz yüksek komiserliğine rapor eden en yetkili kişidir.

    mustafa kemal, hurst ile görüşmesi hakkında 22 mayıs’ta samsun’dan sadarete gönderdiği raporda:

    "bugün erkânı harbiyemden birkaç zatı, sureti mahsusada samsun ingiliz siyasî mümessili yüzbaşı hurst, askerî kontrol memuru yzb. salter ve siyasî kontrol memuru yüzbaşı miles ile temas ve mülâkat ettirdim "

    demekte ve bu mülâkat neticesinde arza şayan gördüğü hususları şöyle sıralamaktadır:

    "samsun sancağındaki eşkıyalığın nedenlerinin tümüyle 21 mayıs 1919 tarihli ve 53 sayılı şifre ile arzettiğim kanaat dahilinde olmak üzere bizzat ingilizler tarafından itiraf edilmiştir, izmir'in işgali sırasında meydana gelen üzüntü verici olaylardan söz edilerek ingiliz subayları, osmanlı hükümeti'nin türkiye'yi kendi başına yönetemeyeceği, birkaç yıllığına olsun yabancıların işe karışmasına ve korumacılığına muhtaç olduğu görüşü ileri sürülmüştür. kendilerine verilen cevapta, samsun livasındaki eşkıyalığı savaş sırasında rumların başlattığı, rumların bunu takviye ettikleri ve yönettikleri, bu yüzden o tarihte önemli birliklerin bu çevrede görevlendirildiği, hatta ordunun başvurusu üzerine hükümetin bafra tehcirini yapmak zorunda kaldığı, bugün için rumlar türkleri kışkırtmaktan ve onları etkilemekten vazgeçerlerse eşkıyalığın hemen durabileceği, bu sayede islam çetelerinin ortadan kaldırılmasının mümkün hale geleceği, gerektiğinde askeri birliklerle bunların sindirilmesi yoluna gidileceği bildirilmiştir.

    osmanlı hükümeti’nin idare tarzı hakkındaki görüşlerine karşılık olarak da, özel ve kişisel kanaat olarak, türklüğün yabancı idaresine tahammülü olmadığı, ingilizler gibi, en medeni milletlerden uzman kişilerin danışman olarak iyi karşılanacağı, yunanlıların osmanlı memleketlerinin hiçbir yerinde hakimiyet haklarının olamayacağı kendilerine anlatılmıştır, izmir hakkındaki suallerine de vakanın tamamıyla millî ve hayati bir mesele olduğu ve en basit bir köylü tarafından da böyle değerlendirildiği ve izmir'in türklerce istanbul kadar mühim bulunduğu, hiçbir yabancı, bilhassa yunanistan gibi hayalperver bir hükümetin işgaline razı olunamayacağı, kuvvetle yapılan bu işgalin geçici bulunacağı, milletin yekvücut olup hakimiyet esasını, türklük duygusu aynı derecede güçlü olmak üzere işbaşındaki hükümete ruhuyla ve olanca varlığıyla bağlı bulunduğu bu sırayla açıklanarak ve görüş alışverişi içinde, duyulara dayalı bir ortam içinde görüşme tamamlanmıştır."

    atamıza bakın hele. türk direnişini ezmek için samsun'a gönderilmişsin ama sen ingilizlerle taşşak geçiyorsun ahah :)

    neyse devam ediyorum:

    mustafa kemal ve arkadaşlarını bandırma vapuruna sandal ile giderek karşılayan kişi yüzbaşı salter değil, kurmay binbaşı mahmut ekrem bey'dir.

    güvertede bulunan mustafa kemal'in yanına giden mahmut ekrem bey selam verir ve “hoş geldiniz paşam” diyerek mustafa kemal'i samsun'da ilk karşılayan kişi olur. kurtuluş mücadelesi'ni başlatacak olan mustafa kemal'i karaya ise karakaş mustafa lakaplı kayıkçı çıkarır.

    dahası salter adlı esir bir ingiliz subayının, dört yıl, 1919 yılından 1923 yılına kadar, müslüman bir kadının gözetiminde harem fantazisi benzeri bir esaret yaşadığını ancak türk ve müslüman kültüründen habersiz biri iddia edebilir.

    ki türk - ingiliz esir değişim anlaşması 1921 yılında yapılmış ve malta’daki türk esirleri ile kemalistlerin elindeki ingiliz esirleri 1921 yılında zaten değiş tokuş edilmişti.

    salter gerçekten esir olsaydı 1921 tarihli esir değişim anlaşması ile muhakkak ki özgürlüğüne kavuşmuş olurdu. 2 yıl daha güya esir hayatı yaşamazdı.

    ingiliz işgal subayının osmanlı generaline teslim olması gibi çok önemli bir konu ne ingiliz belgelerinde, ne nutuk'da, ne de asker ve sivillerin anılarında yer almaktadır.

    kurmay binbaşı hüsrev gerede de anılarında, ingiliz istihbarat subayı salter'den bakın nasıl bahsediyor:

    "samsun ingiliz temsilcisi levanten, edepsiz, rezil yüzbaşı salter, sinop hükümet konağına bayrak çekmiş olan rumlara - kötülük yapıldığı gerekçesiyle, mustafa kemal paşaya kaba bir dille telgraf çekmiş. bu utanmaz adam da sivas'a geliyormuş. mutasarrıf deli hamit, yüzbaşı salter'e iyi davranılmasını öneriyor. ancak heyet-i temsiliye kendisini kabul etmemeyi ve ilişki kurmamayı kararlaştırdı. salter’in niçin kabul edilmediği de kendisine anlatılacak."

    velhasıl bizim tarihimiz kahramanlık öyküleri ile doludur. tarihi okumak yeterlidir. insan aklını yoksayan uyduruk masallara ihtiyacımız yoktur.

    muhtaç olduğumuz kudret tarihimizde ve damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
11757 entry daha
hesabın var mı? giriş yap