aynı isimde "harry potter (dizi)" başlığı da var
1670 entry daha
  • beni zaten sevdiğim bir eylem olan okumaya aşık etmiş olan kitap serisi. edindiğim ilk kitabı, orta okulda bir yılbaşı çekilişinde türkçe hocamızın bana çıkmasıyla hediye ettiği
    sırlar odası'ydı. birkaç hafta öncesinde felsefe taşı filmini vcd'den seyretmemle merakımı da cezbetmişti , güzel denk geldi deyip hevesle başladım kitaba. sömestr girdi araya ve klasik esnaf çocuğu gibi tatilimi işyerinde geçirmeye başladım. boşluk bulduğum her anda iplik çuvallarının üstüne oturur heyecanla okuyordum. bu ahvalim ilkokul terk kalfamızın dikkatini çekmiş olmalı ki kitap boştayken ne varmış bunda bu kadar okuyacak deyip kurcalıyordu, bir süre sonra baktım ki elinden düşürmüyor, hatta istediğimde bana vermiyordu. arada da mevzuyu tam kavramak için '' bu hermiyon herinin sevgilisi mi ?'' gibi sorular soruyordu.

    o zamanlar oturduğumuz semt kütüphanesinde roman pek yok, hele güncel romanları bulmak imkansızdı. devam kitabı için elinde bulunduran birinden ödünç almam lazım. sırlar odası'nı zevkle bitirdikten sonra sınıftan bir arkadaştan azkaban tutsağı'nı ödünç aldım. her kitaba başladığımda bir sonrakini nasıl edineceğimi de planlıyorum. serideki gibi her iki kitabı okumam arasında da bir yıl var, azkaban tutsağı'na da başladığımda yaşım tıpkı harry'nin yaşı gibi 13'dü. bu da kendimi harry-ron-hermione üçlüsünün dördüncüsü gibi görmemi ve hikayeye iyice girmemi sağlıyordu. hatta öyle ki üçüncü kitaptan sonra ciddi ciddi , eve o meşhur hogwarts çağrı mektubu geleceği sanrısına kapılmaya başlamıştım. dahası beni okula harry ve ron uçan sihirli arabaları ford anglia ile almaya geleceklerdi, hey allah'ım kafaya bak. üçüncü kitap bittiğinde liseye geçmiştim, dershanemde bir kızda ateş kadehi olduğunu öğrenince hemen istedim ve bir çırpıda bitirdim. aynı zamanda serinin önceki bölümlerinin filmleri de vcd'ye çıkmaya başlamıştı, bir yandan da filmleri izliyor ,kitabı okurken kafamda kurduğum dünyayı daha da net betimleyebiliyordum. kurgu anlamında büyük hataları ve eksikleri olsa da bu fantastik dünyayı görsele taşıdıkları için filmlerin de haliyle yeri ayrıdır bende. ateş kadehini bitirdiğim sıralarda dayım kuzenime iş seyahati dönüşü yeni baskı zümrüdüanka yoldaşlığı kitabını getirmişti. henüz dördüncü kitabı okurken kuzenimi aramış , rezerve etmiştim. yine o sıralar evimize sıfır bir bilgisayar alınmış ve ilk internetimiz de bağlanmıştı. ben bir oyun delisi olarak başından kalkmamam gerekirken kendimi okumaya gömmüştüm. kendim de bu halime şaşırıyordum, zira oyun oynamak bana kitap okumaktan çok daha eğlenceli geliyordu ama bu sefer öyle olmamıştı. ateş kadehini bitirir bitirmez arayı soğutmadan beşinci kitaba başlamış ve bin küsür sayfalık romanı günde saatler boyunca durmadan okuyarak birkaç güne bitirmiş ve hala kıramadığım bir rekor kırmıştım. öyle ki bir okul saati sonrası babam beni dükkana çağırmış, dolmuşa bindiğimde okumaya başlamış, indiğim durakta da heyecanlı bir yerinde olduğumdan itfaiye binasının duvarına oturup yine bir saate yakın okumaya dalmıştım. tabi dükkana gittiğimde babamdan bir ton azar işitmiştim. dükkanda da paketleme yaparken kitabı masada açık bırakıp elim iş tutarken gözüm de satırlardaydı. hatta o zamanki kalfamız da '' sen iyi bir yer kazanacan sınavda eminim, iş yaparken bile ders çalışıyon baksana '' diye tespit kasmıştı, garibim o kalınlıkta roman görmediği için ders kitabı sanmıştı beşinci kitabı.

    seri ilerledikçe heyecan dozu artıyor ama bir yandan da bitecek olmasından dolayı içimi bir hüzün kaplıyordu. zaten her kitap bir öncekinden daha kasvetli bir hal almaya başlamıştı, bir de sonlanıyor olması beni daha da sıkıntıya sokuyordu. lise üçe geçtiğimde melez prensi bir yerlerde bulamadım. evde internet olduğundan e-kitap arşivi taradım ve oradan bulup indirdim. bilgisayardan okumaya başladım ama bir taraftan da kendime soruyordum, bitince ne olacak diye. ve altıncı kitabın ilk elli sayfasından sonra bir anda okumayı bıraktım. bitirmek istemedim. beni baştan aşağı büyüleyen bu büyülü dünya öylece bitip kalsın istemedim. ve on yıldan fazla oldu seriyi öylece bırakalı. sonraları ankara'ya geldiğimde olgunlardaki kitapçılarda baktım tüm seri var, hem de beş lira gibi bir fiyata. hemen tüm seriyi alıp kardeşime doğum günü hediyesi verdim, her anlamda aynı kafaya sahip olduğumuz kardeşimin de bu dünyaya dalmasını istedim. ben de sayesinde kazandığım bu okuma ateşini farklı tarzda ve içerikte onlarca kitapta harlı tutmaya çalıştım. ve şimdi bir oğlum oldu, inşallah büyüyüp 12 yaşına geldiğinde ona da tüm seriyi alacağım. baba oğul sohbet ederken harry potter evreninden bahsetmek eminim ki çok keyifli olacak.
716 entry daha
hesabın var mı? giriş yap