280 entry daha
  • seksenlerde ve öncesinde çocuk-genç olanların hata aramadığı dizi. ben de bu gruba dahilim, her filmde, her dizide mantık hatası arayıp, eleştiri yapmak için ekran ya da perde karşısına geçenlerdenim normalde. ama bazı büyülü filmler vardır herkes için, hatırla sevgili film olmasa da büyülü bir şey benim için. ana karakterlerin gençliği benim annemin bebekliğine de denk gelse, biz seksenlerde çocukken bu duyguları bir nebze de olsa yaşıyorduk. mahallenin kızları ve delikanlıları arasında böyle aşklar oluyordu. birileri birbirine aşıksa, oturup finansal planlama veya strateji belirlemiyordu örneğin. böyle arayanı bil servisleri olmasa da sevgilimizden ayrıldığımızda gelen sessiz telefonun ondan geldiğini biliyorduk, kapatır kapatmaz arayıp sevgilimizin sesini biz dinliyorduk. boşver ya demiyorduk eskiden, hayatı biraz daha ciddiye alıyorduk. şimdilerin yeni gençlerinin "gereksiz" bulduğu alınganlıklar, bizim için insan ilişkileriydi o zamanlar. çok sevebiliyorduk, çok uzun sevebiliyorduk ve hep ailenin büyüklerinden gizli yaşamak zorunda kalıyorduk aşklarımızı. iyi ve kötü yönleri vardı o zamanların, insanlar sanki daha insaniydi, bu kadar bireysel düşünmüyorlardı, bu da daha iyi ilişkileri beraberinde getiriyordu. insanlar daha çok toplumun etkisine maruzdu, bu yüzden de, bazen istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kalıyorlardı, büyük şehirde bile "konu komşu, eş dost ne der" mantığı yıllarca hayatımızı yönetti. bir elbiseyi sekiz sene giyebiliyorduk, bolluk yoktu bu kadar ama eksikliğini de duymuyorduk, herkes bizim gibiydi zira. doksanlarla beraber marka, imaj, hızlı tüketim devrine girdik, aşk da bundan nasibini aldı. daha hızlı bitmeye başladı her şey. "ömrümün sonuna kadar seni bekleyeceğim, ne olursa olsun, sen benim tek aşkım olarak kalacaksın" aşkları, "kızım ben buyum, beğenmiyorsan sen bilirsin" aşklarına döndü biraz. ilk örneğe türk filmi aşkı denildi, gülündü. şimdi dalga geçilerek ya da en iyi ihtimalle gülümsenerek izlenen türk filmlerini biz elimizde mendiller zırlaya zırlaya izliyorduk o günlerde, bugün hatırla sevgili'yi izlediğimiz gibi. doksanlı yıllarda defterinin içinde deniz gezmiş resmi bulunduğu için soruşturma geçiren bir lise öğrencisiyken, bugün bir dizide izlemek garip gelse de, çoğu olay az figüranla çekilip zamanının büyüklüğüne ulaşamamış olsa da, kavuşamayan aşıklar birbirlerine uzun, aygın ve baygın baksalar da, zamanlama, konumlama, biçimlendirme hataları, eksikleri olsa da, türkiye solu elit bir kesimin elinde görünse de... biz o günleri, o aşkları, o aileleri yaşadık. oğlum bana çevirmeli telefonun gerçek hayatta var olup olmadığını sorarken, ühü ühü dizisi diye dalga geçerken, üç yaşındaki kızım bunlar aşık olmuş söyleyemiyorlar diye yorum yaparken, ben bu diziyi izliyorum ve ağlıyorum. bazen duygusal bir sahnede, bazen doksan öncesinin unuttuğum bir detayını gördüğümde, bazen sadece öylesine ağlıyorum.

    biz o günleri yaşadık, bazılarımız genç, bazılarımız çocuk, bazılarımız vitamin olarak... bazılarımızı o dönemin çocukları büyüttü, o günlerin etkisini bünyesinde barındıran belki son çocuklarız. o günlerin etkisi bir şekilde üzerimizde, öyle kahverengi ve öyle güzeldi ki.
1047 entry daha
hesabın var mı? giriş yap