1 entry daha
  • bu açıklamanın ardından şemdinli'den amcaoğlu aradı beni. nerdesin ne yapıyorsun diye sordum, sınırdaki mayın tarlası üzerinde oturup muzlu milk shake içerek keyifle sohbet ettiklerini söyledi. oradan nereye gideceksiniz diye sorma gafletinde bulundum sormaz olaydım, gözaltına uğrayacaklarmış. ne zamandır şöyle ağız tadıyla birinin gözünün altına alınmadık, gider güzel bir fellini filmi izleriz abilerle birlikte, sonra sabaha kadar sodome'u tartışırız dedi apışıp kaldım.

    türkiye çok değişti be mirim...eskiden şemdinli'ye perşembenin gazetesi çarşamba günü gelirdi de öğrenci yakınlarının adına verdikleri kayıp ilanını gecikmeli görürlerdi sütunlarda. telefon, elektrik, su kimi zaman vardı kimi yoktu. tutuklu aktarmaları esnasında bürokratik yazışma beklenirdi, elektriksiz askılarda jeneratörün dolmasını beklemek uzun zaman alırdı, eskiden tuzlu suda yürümek ne mümkündü? direkt susuzluktan tuzun üstünde yürütürlerdi tabanlar şişmesin diye. şimdi öyle değil ama...

    şişli'de ne varsa şemdinli'de de "teknik olarak" var aynısı artık. her yerde aynı gözyaşı, aynı geçmişin kanlı izleri...
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap