16 entry daha
  • felsefe tarihinde pragmatizmin ilk onculeri sofistlerdir.
    en cok bilinen sofistler gorgias ve protagoras’tır.
    protagoras’ gore “insan her seyin ölcüsüdür”. protagoras bu yargı ile herkes icin gecerli bir bilginin olmadıgını belirtmek ister. hakikatın ve deger yargılarının toplumlara, hatta tek tek insanlara gore degisebildigini ifade eder. “herkes icin gecerli bir dogru bilgi olmadıgına gore, hakikatı degil, kisiye yararlı olanı aramalıdır” der. “üsüyen icin ruzgar soguk , üşümeyen icin soguk degildir” diyerek insanı her seyin ölcüsü olarak ele alır.
    bu tarz düsünceleriyle protagoras; relativizmin (gorecelilik), septisizm(kuskuculuk) ve pragmatizmin öncüsü sayılabilir.

    pragmatizmin sistemli bir bilgi ogretisi haline gelmesi ise 19. yy da gerceklesmistir.
    pragmatizm (pragmacılık) amerika birlesik devletleri ile ingiltere’de yaygınlasmıs bir felsefe akımıdır. teoriden cok pratige onem verir, adını da buradan alır.
    yunanca da pragma: is,eylem anlamına gelir.
    pragmatizmin onde gelen temsilcileri:
    amerika’da c.s. peirce (1839-1914) , william james,john dewey,
    ingiltere’de f.c.s schiller dir*.

    peirce, pragmatizm sozcugunu ilk kullanan kisi olması ve “bir dusuncenin degeri , o dusuncenin pratik amaclarına baglıdır” gorusunu ileri surmesi nedeniyle bazı dusunurlerce pragmatizmin kurucusu sayılmıstır.
    ancak pragmatizmin gelismesini ve bir ogreti durumuna gelmesini saglayan düşünür w.james tir.

    w.james (1842-1910) harward universitesinde biyoloji, fizyoloji, psikoloji ve felsefe dersleri vermis bir filozoftur. “psikolojinin ilkeleri”, “dinsel deneyin cesitleri”, “pragmatizm” isimli eserleri vardır*.

    william james’e gore insanın temel amacı, “kendi varlıgını korumak ve savunmaktır.
    bu da, ancak tavır takınmak, bir eylemde bulunmakla saglanabilir. o halde dusunce eyleme baglıdır ve dusunceyi eylemden ayırmak yanlıstır”*.

    james’e gore klasik bilgi kuramları dusunceyi (aklı), realiteden ayrı bir veri olarak ele almıslar, eylemle ilgisini kesmisler ve dusuncenin dogrulugunu realiteye uygunlugu ile olcmuslerdir. boylece buyuk bir yanılgıya dusmuslerdir. cunku bir dusuncenin dogrulugu, kendisini dogrulayan bir “is” yada “eylem”le anlasılır.

    “yarar saglayan bilgi dogru bilgidir” diyen amerika’lı filozof;
    bilgi icin gecerli olan kuralın sosyal kurumlar (ornegin ,din,ahlak) icin de gecerli oldugu gorusundedir.
    soyleki: eger din , bir kisinin yasaminda bir ise yariyorsa, onu yasama baglıyor, saglıklı ve mutlu ediyorsa , o kisi icin din hakikatdır. yine din (dini bilgi) bir toplumun gelismesine , cagdaslamasına katkıda bulunuyorsa hakikatdır ancak tersi sonuc veriyorsa dini bilgi yanlıstır*.

    goruluyor ki: bir pragmatist icin hakikat : yararlı olan, basarıya ulastıran “pratik bir sonuc”tur.
    yani hakikatin ölcütü “yarar”dır, sonuctaki basarıdır. klasik bilgi kuramlarının benimsedikleri gibi: “dogru bilgi nesnel gerceklikle (realite) uygunluk” degildir pragmatist icin.

    pragmatizm, metafizik sorunlarla ilgilenmez. inceleme alanını olgularla sınırlar. bu bakımdan kant’ın baslattıgı ve pozitivizmin devam ettirdigi felsefi cizgi icindedir**.

    bilgi ve hakikatı yasam icin bir arac olarak goren pragmatizm, bilgi kuramı acısından savunulamaz bir ogretidir.
    cunku bize yarar saglamayan ama hakikat olan bilgi de oldugu gibi, yarar saglayan ama hakikat olmayan bilgi de vardır.
    ornekse; gundelik hayatta “yalan” bazen yararlı olabilir; ama yararlı olması onun dogru bilgi veya hakikat oldugunu gostermez.

    *,** alıntılar kaynak: prof.dr. ahmet arslan ders notları
107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap