15 entry daha
  • şikayetiniz durumunda birden çok doktora gitmenizi ve doktorunuzun vereceği tedaviyi uygulamanızı öneririm. bu önerileri uygularken biraz sabırlı (birkaç hafta kadar) olup neyin iyi geldiğini göreceksiniz.

    şehir hayatından kaçıp sıkıcı denilebilecek asgari toksik (minimum sigara, sıfır alkol, sağlıklı beslenme, dağ ve deniz havasının buluştuğu şehirleşmemiş bir yer) bir hayata geçince bir günde ortadan kalktığını gözlemledim; sadece yaz aylarında.

    -----

    orijinal entry aşağıdaki gibi ama okumaya üşenenler için belirtmeliyim ki; kafa derim için yeni kullanmaya başladığım şampuan sebirox ve banyo sonrası kabuklanma için momecon losyon. yüzümdeki dermatit için elidel'in yanında belogent verdi doktorum yaklaşık 4 gün önce ancak her gün kullanmama gerek kalmadan cildim muazzam derecede iyileşti, diyebilirim. göğsümdeki dermatitler için ise nerisona kullanıyorum duşlardan sonra; çok etkili olmasa da en azından kaşıntısını azaltabiliyor.

    -----

    bunun yanında, yüz derimde kılcal damar çatlamaları da mevcut olduğundan ciddi bir cilt bakımına ihtiyaç duyuyorum. alkolü kesinlikle tüketmemeniz gerekiyor ancak zamana yayarak, yavaş ve uzun aralıklarla tüketmeyi de deneyebilirsiniz. neredeyse her gün düzenli olarak içen birisi olarak 10 gün kadar alkol kullanımını bırakınca yüzümdeki kızarıklıkların yarı yarıya azaldığını gözlemledim.

    bunlarla kalmadım, bir de alerji testi yaptırdım. alerjenlerin bu hastalığı coşturabileceğini düşündüm. toz akarlarına alerjim olduğu için ve her gece yüzümü yastığa, yorgana sürdüğümden mayt alerjisine karşı yüz temizleyici kullanmaya başladım. sanıyorum seboreik için pek iyi gelmiyor çünkü ne zaman yüzümü bununla temizlesem yanma hissediyorum.

    -----

    yüzdeki ve kafa derisindeki döküntü ve kaşıntıyı önlemek için bugüne kadar bir çok ilaç ve şampuan kullanmama neden olmuş metabolizma rahatsızlığıdır, ki buna hastalık demek pek doğru değil ve kesinlikle bulaşıcı da değil. diğer yandan herhangi bir organa da bağlı değil. yani karaciğer, mide vs rahatsızlığı değil. bir perhizi de söz konusu değil. kafein ve alkol kullanımına bağlı olmadığı söyleniyor ama alkolün zaten her şekilde zararlı olduğu bilindiğinden ne kadar az o kadar iyi. sadece acının çok tüketilmemesi gerekiyor çünkü acı besinler kılcal damarların çatlamasına neden olabiliyor. rahatsızlığın gidişatı ve geleceği hakkında da bir yorumda bulunmak imkansız gibi. yani, bir sene içinde tamamen geçebilir, ilaç kullanımını bırakabilirsiniz ama bundan bir iki sene sonra tekrar ortaya çıkmayacağının garantisi yok. bilinen tek nedeninin de psikolojik olduğu söyleniyor. dermatolojinin, dermatit sahibi bu kadar insan olmasına rağmen neden hala kesin bir çözüm bulmadığı, bulamadığı da ilginç bir durum ve inanın gittiğim 10'a yakın doktorun çok azının yaklaşımı ilgileniyormuş gibi. size krem, şampuan bilmem ne yazıp hemen gönderen doktorlara çok bel bağlamayın derim; araştırın, doktora gittiğinizde sorabildiğinizde çok soru sorun, yorun doktoru, yoksa bugüne kadar kimsede uzun süreli işe yaramamış dandik pomad ve şampuanlarla dolar eviniz. 18 senedir bu dermatiti taşıyorum, bazen eser olmuyor, bazense yüz derimi yüzesim geliyor.

    ----- şampuanlar -----

    zetion: kullanılmaya başlandığı ilk zamanlarda (ilk 1-1,5 ay) etki gösteren ancak daha sonraları pek işe yaramayan şampuandır. uzun süreli ve sık kullanımda saç döküntüsüne neden olduğu gibi bir duyum almıştım, sonrasında işe de yaramayınca bıraktım. eczanelerde bulunması kolay.
    sensun: aynı dertten muzdarip başka bir arkadaşımın kullandığı ve bir yıkamada kullandığım şampuandır. arkadaşım, aşırı faydasını görmediğini ama biraz da olsa rahatlatıcı olduğunu söylüyor.
    seba med anti-dandruff: seboreik dermatit'e karşı etkisiz şampuan, en azından benim için.
    head n shoulders: reklamlarına aldanılmaması gereken şampuan. normal bir deriye sahip kafada işe yarayabilir belki ama seboreik dermatit için değil.
    clear ice cool: duş sonrası kafa derimdeki gerginliği tamamen ortadan kaldıran tek şampuan ancak kepeğe pek fayda etmiyor.
    ketoral: ancak zetion'da olduğu gibi sonradan işe yaramadığı zamanlar olabiliyor ama zetion'a oranla daha faydalı olduğunu deneyim ettim. eczanelerde bulunması da kolay.
    pirdolin: gittiğim üçüncü cilt doktoru olan kolsuz agop'un önerdiği şampuandır. sadece 1 haftadır kullanıyorum ve etkisini görüyorum ama kepek, kaşıntı ve döküntüyü tamamen engellemiş durumda değil henüz. eczacının da dediğine göre düzenli kullanım sonucunda daha etkili olabiliyormuş. tabi daha önceki şampuanlar için de aynı şeyler denmişti.
    sedolin ve kadolin: pirdolin'in kutusunda dönüşümlü kullanılabileceği yazılı olan şampuanlardır. pirdolin bittikten sonra bu ikisini alıp 3 su olarak aynı yıkama içerisinde dönüşümlü kullandım, ilk zamanlarda "ah be, nerdesin pirdolin" dedirttiler bana. ancak daha sonra pirdolin'in performansını yakaladılar. kadolin'in seboreik etkilere karşı deriyi güçlendirdiği, sedolin'in ise antiseboreik etkileri artırdığı bir nebze de olsa doğru.
    selenyumlu head'n shoulders: 2 haftalık düzenli kullanım sonucunda çok büyük bir rahatlama hissettirdi. tavsiye ederim. bu rahatlamanın ne kadar süreceğini bilmiyorum ama denenmesinden zarar gelmeyecektir.

    bunların yanısıra ısırganotu suyu ile de saçlarımı yıkadım. ısırganotunun hem tazesini hem de kurusunu birer kere denedim henüz. sedolin ve kadolin ile normal bir yıkamadan sonra ısırganotu suyu ile saçlarımı yıkadım. 20 dakika kadar kafamı kurulamadım. sonrasında temiz su ile saçlarımı duruladım. işin kötü yanı, her iki şekilde de yaklaşık 10 saat kadar sonra (gece yıkayıp ertesi sabah uyandığımda) kafamı kaşıdığımda kafa derimin normalden daha hızlı bir şekilde kepek yaptığını gördüm. bu ısırganotu tavsiyesini de ibrahim saraçoğlu'ndan duymuştum.

    bir ara zeytinyağlı sabun ile saçlarımı yıkamaya başlamıştım ve 1 ay kadar devam ettim. sülfatlı herhangi bir sampuan kullanmadım ama zeytinyaglı sabunun içinde de hatrı sayılır kostik bulunduğundan çok beter hale getirdi saçlarımı da kafa derimi de.

    doa kozmetik'ten tedarik ettiğim bir şampuan* var, buradaki tavsiye üzerine kullandım, ayrıca saç bakım yağını da kullandım. şampuanın pek faydasını gördüğümü söyleyemem, üstelik çok da büyük beklentiler ile almıştım ama olmadı. köpürmediği için bol kullanmak zorunda kaldım. "3. yıkamadan sonra etkisini göreceksiniz" yazıyor üzerinde ama şişenin yarısını bitirmeme rağmen herhangi bir etki görmedim. saç bakım yağı ise faydalı mı bilmiyorum, 3 defa uyguladım. sadece, ardından sülfürsüz şampuanı kullandığım için yağı tam olarak kafadan atamıyormuşum gibi oluyor. ertesi gün saç derim bir parça rahatlıyor yağı kullandıktan sonra. 2 gün sonra yine kepeklenme başlıyor.

    sebamed children shampoo: "bebek şampuanı iyi geldi bana" diyenleri gördüğüm için 30 küsür lira verip aldığım şampuandır kendisi. inanın bana eksi veya artı bir etkisini görmedim. nadiren kullanıyorum.

    ----- sabunlar -----

    öncelikle, hiçbir normal sabunu seboreik dermatitli alana sürmemeniz gerekiyor, yoksa cildinizi elinize alırsınız. traş köpüğü, kolonya gibi mentol ve alkol içeren şeyleri de kullanmamanız daha iyi olacaktır; en azından bende öyle. traş için makina kullanılabilir, ama düzeltici tarafını kullanmak daha uygun. bu durumda sakalları tamamen kesemiyorsunuz; sakalları gür olan biriyseniz ufaktan sakallarınız belli olacaktır ama cildinizi bir parça korumuş olursunuz. bugüne kadar kükürtlü sabun gibi bir sürü sabun kullandım yüzümde, hiçbirisinin faydasını görmedim, aksine kötüleştirenler de oldu aralarında. ille de yüzümü yıkayacağım diyorsanız, sadece su ile yıkayın, veya seboreik için kullanılan şampuanları kullanabilirsiniz.

    ----- yüz için pomadlar -----

    bepanthene: bu rahatsızlık için önerildiğini duymadım ama deneme amaçlı kullanımım sonucu hiç faydasını görmedim.
    ketoral: bugüne kadar kullandığım ikinci en etkili pomaddır. ancak tabi ki işe yaramadığı kullanımların sayısı da azımsanamaz.
    sebclair: kolsuz agop'un önerdiği pomaddır. yaklaşık bir haftadır düzensiz (ihtiyaç duyduğumda) kullanıyorum ve etkisini görüyorum. ilk sürüldüğü zaman uygulandığı bölgelerde parlaklık (bepanthene sürüldüğü zamanlardaki gibi) oluyor ama kısa bir sürede deriye işliyor. bu pomadı bulmak biraz zor.
    bunların dışında seboreik dermatit'in çok azdığı dönemlerde birkaç gün kullanılıp bırakılacak bir karışım da mevcut. kullandım, faydasını görmedim.

    la'roc ds: kremini kullandığıma bin pişman oldum, kesinlikle tavsiye etmiyorum, insanın yüzünü daha kötü bir hale getiriyor.
    la'roc ds şampuan: pek işe yaramıyor, aslında değişen bir şey olmuyor.

    bioderma sensibio ds+: sebclair'e göre cilde yedirilmesi daha kolay ve kalıntı bırakmıyor. sebclair daha etkili, ama uygulama kolaylığı açısından sensibio bir adım önde.

    doa kozmetik'ten tedarik ettiğim shea butter* bugüne kadar kullandığım tüm kremler arasında iyi olanlardan. kızarıklığı kısa sürede geçirdiğini söylemem yanlış olur, ancak deneyimlerime göre, uygulandıktan sonra 10 saat kadar kalıyor ve oldukça rahatlatıyor. özellikle bu soğuk havaların bitmediği haftalarda ilaç gibi geldi. dermatit'li cilde nemlendirici sürmeniz hiç iyi olmayacağından nemlendirici yerine bu kremi kullanabilirsiniz, iyi bir nemlendirici. abartırsanız cildiniz bir yerden sonra kusmaya başlıyor, ufak tefek sivilce ve yağ noktaları çıkabiliyor; bunlara da dokunmazsanız ve krem sürmeyi keserseniz kısa zamanda (1 gün) geçip gidiyor.

    sebamed güneş kremi: direkt güneş temasının dermatite iyi gelmediğini söyledi bugüne kadar gittiğim doktorlar. ama nedense yaz mevsiminde suratım hep kış mevsimindekine göre iyi durumda oluyor. güneş altında yüzümü kızartıp yakınca dermatit de bastırılıyor. sadece güneş yanığı kızarıklığı oluyor, o da tüm suratta olduğundan görsel bir sıkıntı yaratmıyor.

    advantan: daha önce seboreik dermatit'im dışında birkaç kere kullandığım pomad. dermatit dışı kullanımlarda işe yaradığını deneyim ettim. kortizon içeriyor sanırım, ama haricen alınan kortizon sıkıntı yaratmadığı için doktor bunu da reçeteme ekledi. dermatit nöbetimin 3. gününde kullanmaya başladım, işe yaradı, bir ölçek atarax da içtiğim için bir sonraki nöbeti beklemek durumundayım tam etkisini görebilmek için.

    dermovate: pomad'ı da var ve oldukça etkili. anladığım kadarı ile iyileştirmiyor, süreci hızlandırarak daha çabuk iyileşmesini sağlıyor. ilginç bir özelliği var; kremi sürdüğünüz yerlerde cildinizin rengi beyaza dönüyor, silince gerçek cildin rengine ulaşıyorsunuz. bu nedenle şekilli sürmenizi öneririm yoksa yüzünde beyaz bölgeler olan bir insan gibi olursunuz. ancak doktor "ciltte düzeltilemez hasarlar bırakabiliyor" dediği için bıraktım.
    diğer yandan; saç losyonu var, bir rahatlama veriyor, inanılmaz etkili değil. yüzünüzde de kullanabilirsiniz. içmeyin yeter. içinde alkol olan kuvvetli bir losyon. 2016 itibari ile ithalatçısında sıkıntı olduğu için bulmak çok zor. bunun yerine daha hafif olan mfuro kullanmaya başladım doktor tavsiyesi ile. yakmıyor ve işe de yarıyor gibi. göğsünüzdeki dermatit'te de kullanabileceğiniz bir losyon. hem de ucuz.

    travocort: ya cildimin kremlere karşı tepkisinin zamanla değişmesinden ya da cidden krem iyi olduğu için bir zamanlar tek geçtiğim kremdi. ancak daha sonra doktordan öğrendiğime göre bu iş için değilmiş bu krem, "kesinlikle kullanma" dedi, bıraktım ben de.

    bioderma photoderm ar spf 50+: güneşten korunmak için yüzünüze sürebileceğiniz başarılı bir güneş kremi. fondoten gibi biraz renkli ama kolayca emiyor cilt. muhtemelen 50 faktör güneş kremi ile aynı görevi görüyordur. ben bunu kullandım deniz kenarında, memnun kaldım.

    excipial hydro: iş arkadaşımın çocuğunun, yeni başlayan seboreik dermatit rahatsızlığı için kullandığı ve fayda gördüğünü söylediği solüsyon. tam nöbet anında bu bilgiyi edindiğim için eczaneden satın aldım. açık konuşmak gerekirse sadece his olarak rahatlatıyor biraz. onun dışında kullanımı rahatsız etmiyor. ama etkili değil. excipial liposu da var, yağ tabanlı. onu henüz denemedim ve denemeyi de düşünmüyorum; yüzümü bedavadan yağa boğmak istemiyorum.

    protopic ve coresatin: protopic raporlu bir ilaç. ikisini karıştırıp uyguluyorum doktor önerisi ile. 3 ayı aşkın süredir kullanıyorum ve bir kere kızarıklık yaşadım yüzümde, o da normal nöbetlerdeki gibi olmadı, yüz derimin rengi kızardı biraz. prospektüsünden anladığım kadarı ile protopic'in etken maddesi takrolimus organ nakillerinde vücut organı reddetmesin diye kullanılıyor. ciltte corestain ile birlikte kullanımı da belki coresatini cilt emsin diye olabilir, bilemiyorum, tamamen mantık yürütme. bir de cildin, takrolimus'u gerektiği kadar aldığı, fazlasını almadığı yazıyor. prospektüsün yalancısıyım.
    kremi 2 sene kadar kullandıktan sonra, rapor süresi bittiği için tekrar doktora gittim. 2 senenin uzun bir süre olduğunu ve çok kullandığımı söyledi, kremi bırakmamı söyledi, bunun yerine yalnızca pirdolin ile yüzümü yıkamam ve günde 2 3 kere güneş kremi (solante) kullanmam gerektiğini söyledi.

    solante: tele-rubor camouflage olanını aldım doktor tavsiyesi üzerine. yüzü temizledikten sonra sürülmesi gerektiğini ve 3 4 saatte bir yinelemem gerektiğini söyledi. artık hayatımın geri kalanını güneş kremi ile geçireceğimi netleştirmiş oldum.

    elidel: tüm kullandıklarım arasında en iyi geleni bu oldu. sanıyorum yalnızca doktor raporu ile alınabiliyor.

    ----- diğer -----

    atarax: 3 gündür geçmeyen inanılmaz bir nöbetin ardından doktorun yazdığı şurup. doktorun yaptığı kortizonlu iğneye de yanıt vermedi yüzümdeki kızarıklık. sadece bir kerelik bir ölçek atarax içtim yatmadan önce, 2 gün sabahları uyanmakta güçlük çektim. sadece ağır nöbetlerde kullanmak iyi olur düşüncesindeyim, bu kafayı yaşarken iş falan yapamıyor insan. ama çok büyük bir etkisini beklemeseniz iyi olur.

    psorcutan: kafa derisi için kepek önleyici solüsyon. dermovate gibi yakıyor, hatta daha fazla yakıyor diyebilirim. öyle aman aman bir faydasını görmedim.

    ----- sonuç -----

    * duşlarda şampuan olarak; ilk yıkama head n shoulders limon ferahlığı; ikinci yıkama haftada 2 kere sebirox, diğer günlerde head n shoulders selenyumlu şanpuan. duş sonrası saç derisindeki kabuklanma için momecon losyon.
    * yüzde dermatit olduğunda; elidel ve belogent. belogent'i kullanmaya yeni başladım diyebilirim, etkisini çabuk gördüm.

    ben bunları yazdım ama tabi ki iyi bir dermatoloğa görünmek daha mantıklı, sadece bugüne kadar bu konuda yaşadıklarımı paylaşmak istedim çünkü ilk doktorlarımın verdiği ilaçların pek faydasını görmediğimde internet üzerinden araştırma yapma yoluna girmiştim ve şu an kullandığım ilaçlara kesinlikle rastlamadım.

    yaklaşık 18 yıllık deneyimime dayanarak söyleyebilirim ki, hiçbir şey tam anlamıyla etkili olmuyor. ayrıca çok zor durumlarda (ilaca ulaşamıyorsanız) zeytinyağı veya özellikle fındık yağı kullanabilirsiniz. bir pamuğa biraz döküp yanan bölgelere sürerseniz acısını alıyor, kızarıklık konusunda çok bir şey beklemeyin. şampuan konusunda ise %100 etkili bir tavsiyede bulunamıyorum. ellerinizi kafanızdan uzak tutun.

    bir de, yüzünüze sabun ve kolonya vb sürmemeniz gerekebilir. doktorlar genelde bunu söylediler. jilet yerine makina ile traş olmamı önerdiler. jileti vurunca yüzüm panayır gibi oluyor.

    suratınızda önüne geçemediğiniz bir kızarıklık varsa ve sürekli insanlar "yüzüne ne oldu geçmiş olsun" demeye başlamışlarsa, en azından psikolojik olarak toparlanmak için bir parça fondoten kullanabilirsiniz, sadece aşırı kızarıklığı azaltmak için. cilde iyi gelmeyeceği kesin, ama artık insanlarla yüz yüze rahatça konuşabildiğiniz için rahatlama yaşıyorsunuz. eğer evde takılıyorsanız fondoten kullanmanıza gerek yok zaten.

    bugüne kadar bana en iyi gelen şeylerden biri de yer değiştirmek oldu. bulunduğunuz yerden uzaklaşın, tatile çıkın, yurtdışına çıkın. bir gün içerisinde etkisini göreceksiniz ama tekrar kürkçü dükkanına döndüğünüzde çok fazla dayanamayacaksınız. eğer ki yaşadığınız yer, şehir, ülke vs sizi ruhsal açıdan rahat bırakmıyorsa kalkın gidin, cesur olun, yoksa uğraşıp durursunuz ara ara gelen nöbetlerle. mali durumunuz elveriyorsa ve iş yoğunluğunuzu ayarlayabilir durumdaysanız, aralıkla şehrinizden hatta ülkenizden uzaklaşın.

    bir kez daha: tüm bunları kendi cildimdeki etkilerine göre değerlendirip yazdım. bir doktora görünün, ona sorun, başka bir doktora görünün, ona da sorun. bana iyi gelen yöntemler size zararlı gelebilir.

    (düzeltmeler; deneyime bağlı olarak güncellemeler ile gelmekte.)
2265 entry daha
hesabın var mı? giriş yap