62 entry daha
  • banu yelkovan'ın dergide editör olarak kaleme aldığı son yazı:

    ilk sayımız çıktıktan sonra, tabii çok da heyecanlıyız, içerik muazzam, kapakta anelka müthiş, türkiye’de daha önce yapılmamış olduğuna inandığımız bir şeyi başarmışız filan, çok sevinçliyiz. yorum olarak “birbirinizi tebrik etmeyi bırakın da ikinci sayıya konsantre olun” dedi mansur.

    o gün bugündür bu lafı şiar edindik kendimize. en iyisini yaptığımız ay bile, dergideki bir imla hatası yüzünden sinirimiz bozuldu, bir resim altını neden daha iyi yazamadık diye hayıflandık. “gelecek ay ne yapacaksınız?” diye her sorulduğunda, ki arada kendi kendimize sorduğumuz da oldu itiraf etmek gerekirse, bu son edito yazım olduğu için birkaç itiraf yapmakta zarar yok, daha iyisini yaptık. çok çalıştık bu dergiyi herkese belletmek için. önceleri kurum içinde bile bizi tanımıyorlardı, kapıdan başını uzatıp “forti for dergisi burası mı?” diye soranı bile duyduk ama yılmadık.

    fourfourtwo’yu bilenler biliyordu da, bilmeyenlere adımız neden ingilizce, içeride neden falancayla filanca yazmıyor, neden bu dergide köşe yazısı yok anlatmak çok zor oldu. ama başardık. bugün fourfourtwo denince “o ne?” diyen yok. bu başarı mı derseniz, evet sadece “bu” bile başarı...

    bugün kulüplere, gazetelere röportaj yasağı varken “fourfourtwo başka” dedirtebilmişsek, başka mecralarda sesini duyurma imkanı bulamayan futbolculara, teknik adamlara sayfalarca yer ayırabilmişsek, bütün baskılara rağmen hatır röportajlarına “hayır” diye dayatabilmişsek, her sayıyı tamamen tercüme yazılara ayırabilecekken, her ay yabancı kapakla çıkabilecekken, içeriği elimizden geldiğince türkleştirebilmişsek, kapağa şartları zorlayarak mümkün olduğunca çok türk yıldızı çıkarabilmişsek, bunu önce dur durak bilmeden, “bu sayı da bitti biraz ense yapalım” demeden gerekirse sabahlara kadar çalışmamız, sonra ozan’ın mükemmeliyetçiliği, yakir’in ayrıntıcılığı, coşkun’un bakış açısı, mert’in bilgisi, onur’un kalemi sayesinde başardık… bu sıfatları kafanıza göre karıştırıp isimlerin sonuna istediğiniz gibi tekrar yapıştırmak da serbest üstelik… sadece yazar kadrosunu söylemekle olmaz, barış’ın her zaman doğru kareyi yakaladığı fotoğrafları, ferit’in enfes tasarımları, erdem’in çalışkanlığı olmasaydı da olmazdı bu dergi.

    bazen mansur’un sözünü kulak arkası edip yaptığımız işten dolayı kendimizi tebrik etmeye başladığımızda “bu” başarımızın sırrını çözmeye çalışıyorduk. herhalde derginin havasından suyundandı! öyle olmasa aramıza stajyer kadrosundan katılan hakan kısacık bir süre sonra kırk yıllık dergi elemanına bürünür müydü?

    her sayının her satırında hepimizin emeği var. teşekkürü bizi takdir ettiğini söyleyen çok sayıda kişiden, sizlerin mektuplarından fazlasıyla aldık, değer veren herkese teşekkürler… bu övgüler ve duvara yan yana astığımız, gelip gidip baktığımız kapaklarımız en büyük gururumuz olarak kalacak...

    en büyük hobisini meslek olarak yaptığının farkında olan ve sizlere alışılmışın dışında birşeyler sunarak bunun hakkını vermeye çalışan bir gruptuk, öyle kalmaya da devam edeceğiz.

    bu benim son edito yazım… fourfourtwo’da görev teslim zamanı geldi… benimle birlikte yukarıda saydığım çekirdek ekibin bir kısmı da size veda ediyor… bayrağı teslim ettiğimiz arkadaşlar işlerinin zor olduğunu biliyorlar, bu bilinçle çalışacaklarına inancımız tam…

    tekrar buluşuncaya dek hoşçakalın, futbolsuz kalmayın…

    banu yelkovan

    http://www.442dergi.com/editor.php?id=6
53 entry daha
hesabın var mı? giriş yap