10 entry daha
  • galatasaray karşısında başarılar dilediğim ve gs yi eleyip şampiyonlar ligine katılmasını temenni ettiğim takım. steaua bükreş sevdiğim bir kulüptür bunun nedeni de 20 yıl öncesine dayanır. ilk 1988 yılında izlemiştim steaua yı. 1987-88 sezonu şampiyon kulüpler kupası çeyrek final maçında glasgow rangersi çok güzel bir oyunla yenip elemişlerdi. o rangers takımında souness ta vardı. aynı sezon izlediğim real madrid- bayern münih maçını da sayarsak izlediğim ilk avrupa kupası maçlarıydı. gerçi o bükreşle bu takım arasında dağlar kadar fark var ama hem biraz nostalji yapıp maç havasına girelim hem de askere gitmeden bir şeyler yazayım. büyük ihtimalle uzun bir süre için seyredeceğim son maç olacak.

    hatırlanacağı gibi 1989 yılının şampiyon kulüpler kupası yarı finalinde bu iki takım birbiriyle oynamıştı. o dönem de steaua avrupanın en iyi 3-4 takımından biriydi ve ismini sık duyduğumuzdan dolayı bilirdik artı güzel oyunu nedeniyle severdik. o zaman ilkokulda ve öğleci idim.2 maç ta akşamüstü oynamış ve okul sebebiyle maçların ilk yarım saatlerini kaçırmıştım.
    ilk maç romanya da idi. eve geldim. galatasaraylı olan babam maçı izliyor. dakika 25-30 falan. kaç kaç diye sordum. babam da “1-0 yeniliyoruz ama güzel oynuyor galatasaray” dedi. önlüğümü çıkarmak için odama yöneldim o esnada hakem düdük çaldı. bir döndüm tv ye penaltı !!! e şimdi penaltı izlemek varken önlük çıkarmak için odaya gitmek olur mu? oturdum tv nin başına. hagi geldi topun arkasına. bir vurdu topa. topu ve simoviçi ayrı köşelere mi gönderdi ??? yooo alakası yok. simoviç donup kalmıştı haginin bu harika penaltısıyla. kıpırdayamamıştı bile. o esnada maçı izleyen mehmet ali erbilin simoviçin bu çaresiz duruşundan çok etkilendiği ve simoyu birkaç yıl sonra ki tv programında oynatmayı o esnada akıl ettiği rivayet edilir. simoviç bu maçta yediği penaltının yüzlerce kopyasını o programda yemişti. tek farkı gol show programında dravdan yiyordu, hagi ise yedirmişti. hagi 2 sezon sonra real madride transfer oldu. arada çavuşesku olayı var ama konumuz değil. 2.yarıda da ezici oyununu sürdüren steaua 2 tane daha atarak 4-0 a ulaştı. belirtmek gerek portekizli hakem tanjunun %100 nizami golünü saymamıştı. ama steaua nın da kaçırdıklarının hesabı yoktu. hele, şimdiki antrenör olan lacatusun altıpastan röveşata ile topu dışarı atması var ki unutulmaz.

    2. maçta gene okuldan eve geliyorum . serviste gs li bira arkadaşla maçtan bahsediyoruz. bu arkadaş benden önce iniyordu servisten ve indiği yerin karşısında bir kıraathane vardı. inerken “servisten inince kahvedekilere skoru sormasını ve bana söylemesini” istedim. öğleci olduğumuzdan maçın başını yine kaçırmıştık. arkadaş “tamam” dedi. servis durdu. eleman daha bacağını yere atmadan bana dönüp “2-0 yeniyor galatasaray” diye bağırdı. suratında da sahte bir gülümseme. ben de sağ elimin başparmağını orta ve işaret parmağımın arasından geçirip, sağ kolumu bilekten kırarak ritmik bir şekilde 3-4 defa aşağı yukarı salladım ve al sana 2-0 dedim.

    -------şu an kalabalık bir yerdeyseniz bu hareketi denemeyin. millet tuhaf şeyler düşünebilir.---------

    daha küçüktüm ama uyanık bir çocuktum. öyle her şeye inanmazdım. aslında çocuğun yaptığı inanılır değildi zaten. ulan daha bacağını servisten dışarı atmamışsın ne zaman döndün,ne zaman sordun kahvedekilere,ne zaman 2-0 gs galip dediler sana. küvözdeki prematüre bebek inanmaz buna. yoksa telepati yeteneğin mi var?

    eve vardığımda bir gol sesi geldi civardan. içeri girdiğimde babam maçı izliyordu. beni görünce “ koş koş gol oldu” dedi. ben de sordum kaç kaç? 1-0 öndeyiz cüneyt attı şimdi dedi. ben de “1-0 yetmiyor tur için değil mi” dedim

    cevap bir yerlerden tanıdıktı. “ şu an 1-0 ama iyi oynuyor galatasaray.” ben de birkaç saniye ekranı süzüp önlüğümü değiştirmek için odama dönerken hakem düdük çaldı . aynen ilk maç gibi. tek farkı steaua penaltı değil korner kazanmıştı. “korner yarım gol demek şu korneri seyredeyim sonra soyunurum” deyip oturdum aynı ilk maç gibi. bir orta kaleye . simoviçten komik bir ıska. dumitrescu ve gol. simoviç çok kolay bir topu alamamış ve golü yemişti. bu dumitrescu denen adam 1994 dünya kupasında romen milli takımında hagi ve sırp asıllı belodedici ile beraber çeyrek final oynayacaktı. simoviçin iyi günleriydi bunlar. bu maçtan tam 2 hafta sonra hasan vezir-rıdvan dilmen ikilisi simoya hayatının kabusunu yaşatacaktı.*

    senaryo aynıydı. okuldan geliyorum. dakika 30 civarı. babam maç seyrediyor. skoru soruyorum “ 1-0 ama galatasaray iyi oynuyor” diyor. tam odama gideceğim. düdük ve steaua gol atıyor. maç 1-1 bitti steaua finale kaldı. bir ay sonra milan-steaua final maçını izlemek için oturduk ekrana. gs maçının olduğu akşam ayrıca real madrid- milan maçı vardı. ve trt toplam 4 yarı final maçını da naklen yayınlamıştı. önce galatasarayınkileri gece de real-milanı. hugo sanchez hayranı olarak real madridi tutuyordum. ama milan öyle bir oynadı ki!!!! 5-0. ne real madrid kaldı ortada ne hugo sanchez kaldı.

    finalde ise avrupada tuttuğum takım olan real madridi eleyen milanın yerine, gs yi eleyen steaua yı tutmak kendi açımdan gayet normaldi. sabah gazetede finalle ilgili haberlere bakarken steaua nın bu kupayı en son 3 yıl önce yani 1986 da, milanın ise 20 yıl önce yani 1969 da kazandığını okumuştum. 1986 da kazanan steaua 1969 da kazanan milanı yener gibisinden düz mantıkla oturdum tv karşısına. gerçi milan takımında euro 88 de seyredip tabiri caizse aşık olduğumuz hollanda takımının en iyi 3 adamı vardı. gullit van basten ve rijkaard. ama real madrid sevgim ağır bastığından romenlerin milandan intikam alması beklentisiyle steaua yı tuttum.

    ama milan, süper hollandalıları ile reale yaptığının aynısını bunlara da yaptı. 4-0.
    memlekette ki milanlıların önemli kısmı özellikle 25-30 yaş arasındakiler işte bu iki maç yüzünden milanlıdır. daha sonra 1992 de van bastenin 4 gol attığı göteborg maçı ve 1994 teki 4-0 lık milan-barcelona finali milan sempatizanlarının sayısını katlamıştır. öyle şahane bir takımdı yani. yarı finalde 5 finalde 4 atıyordu. o dönemin schusterli, hugo sanchezli, quinta del buitreli real madridi ve hagi-lacatus ikilisinin sırtladığı steaua bükreşi de süper takımlardı ama milan bunları ezmişti. sebebi rakiplerin zayıflığı değil milanın gücüydü.

    yazıya son verirken steaua bükreşe bir kez daha başarılar diliyorum. şartlar artık değişse de ve galatasaray tura yakın olan taraf olsa da futbol bu. her şey olabilir. steaua eski gücünde olmasa da hala önemli bir takımdır.
34 entry daha
hesabın var mı? giriş yap