• insan gibi yaşamaktan nefret eder, her türlü sefaleti kendilerine layık görürler.

    kaliteli yaşamayı bilmezler, ölmemeyi yaşamak zannedeler.

    "insanca yaşamak senin hakkın" diye uyandırmaya kalksan, sana hakaret edip, diş bilerler.

    sokaklarda “ekonomik kriz var mı?” sorusuna karşı uzatılan mikrofonlara;

    - sen de et yeme, kaşar peynir yeme, kahve içme, alkol içme, tatile gitme, iphone alma, araba alma, zara giyme diye götte yaprak elde mızrakla gezmeyi önerirler.

    hatta “su içme” diyecek kadar ileri giderler.

    vasat sever, rezilce yaşamaya aşık, sefalet içinde sürünmeyi normalleştirirler.

    iphone'a 30.000 verene salak derler, iphone neden 2000 lira değil demezler.

    mazot 30 lira dersin, arabası olan düşünsün derler. öyle de bencildirler.

    oysa çarşı pazara gelen her ürünün mazotla nakliye olduğunu bilmezler.

    dışarıda çay içmeyi lüks zannedip içenleri eleştirirler, ama çay parasına masayı donatıp ziyafet çeken turistlere hizmet eden türkleri görmezler.

    tatil mi?

    türklere göre onu sadece koç ve sabancının ailesi yapmalıdır. tatil ultra lüks bir şeydir. her türkten gerekirse 24 saat çalışıp, sadece kira ve fatura için yaşamasını beklerler.

    istanbul'un en iyi restoranlarından, en iyi semtlerinden ve en iyi konutlarından turistler istifade ederken, simitle öğünü geçiştirip turistlere köle gibi hizmet etmeye bayılırlar.

    avrupa'da çocuklar bile dünyayı gezerken, bizim türkler parayı denkleştiremeyince bayramda memleketine gidemeyip ailelerini face time ile bayramlamaktan zevk alırlar.

    geçinemiyorum diyene “bak üzerinde tişört bile var, nankörsün” diyip, eğer çıplak değilsen zenginsin demeye getirirler.

    istanbul'da yaşayıp denizi görmezler, götlerinde yırtık don, ayaklarında delik çorapla 1000 odalı sarayda yaşayanları alkışlarlar.

    ey türk;

    gününün yarısı toplu taşıma araçlarında, diğer yarısı da kendi yurdunda üç kuruş bahşiş için, arapların önünde el pençe divan durarak geçiyor.

    bütün bunların karşılığında bir bardak çay içmeyi bile kendine layık görmüyorsun.

    tatil ülkesinde yaşıyorsun ama bırak tatili haftada bir gün izin bile yapamıyorsun.

    üç tarafı denizlerle çevrili bir ülken var ama sofrana balık koyamıyorsun.

    ey türk, ne acıdır ki;

    sen “ölmemeyi yaşamak zannediyorsun.”

    edit: düzeltme ve ekleme.
166 entry daha
hesabın var mı? giriş yap